Cari açığı azaltacak proje
Abone olÇevreyi tahrip ettiği iddiasıyla eleştirilen HES'ler hakkında, Çevre ve Orman Bakanlığı yazılı açıklama yaptı.
Çevre ve Orman Bakanlığı, hidroelektrik santrallerin
çevreyi tahrip etmesinin söz konusu olmadığını belirterek, HES
projeleriyle boşa akan ve yıllık ekonomik değeri yaklaşık 15 milyar
dolar olan suyun ülke ekonomisine kazandırılmasının hedeflendiği
açıkladı.
Çevre ve Orman Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre,
Türkiye'nin milyarlarca doları, her yıl enerji ithalatı nedeniyle
yurt dışına aktarılıyor.
Yerli kaynaklarla üretilebilecek enerjinin dışardan satın alınması
nedeniyle cari açığın arttığını, dolayısıyla Türkiye'nin ihtiyacı
olan yatırımların hayata geçirilme süresinin uzadığını ifade eden
yetkililer, enerji ithalatı için yapılan dış ödemenin toplumun
sosyal yapısı üzerindeki yansımasının ise aile başına aylık
yaklaşık 284 TL mertebesinde olduğunu belirtti.
Yetkililer, bu durumun, yerli ve temiz enerji kaynaklarının devreye
alınması konusunu mecburiyet haline getirdiğini, halihazırda yerli
kaynakların en ekonomik, en temiz, yenilenebilir ve teknik açıdan
en uygulanabilir olanının hidrolik kaynaklar olduğunu kaydetti.
Buradan yola çıkılarak hidroelektrik enerjide kamu yatırımlarının
yanında özel sektör yatırımlarının da devreye alındığını ve kısa
vadede enerjide dışa bağımlılığı azaltacak projeler üzerinde
çalışılmaya başlandığını ifade eden yetkililer, uzun vadede ise
Türkiye'nin yerli kaynaklarıyla enerji çeşitliliği ve arz
güvenliğini sağlayacak bir ülke haline gelmesinin hedeflendiğini
bildirdi.
Yetkililer, bu kapsamda milat olarak değerlendirilebilecek 2003
yılı ortasında ''Su Kullanım Hakkı Anlaşması Yönetmeliği''nin
yürürlüğe konulduğunu ve kısa sürede bu uygulamadan beklenen
faydanın elde edilmeye başladığını belirtti.
HES PROJELERİNİN ÇEVRESEL BOYUTU
Yetkililer, ''hidroelektrik santrallerin doğaya zarar verdiği''
yönündeki ifadenin gerçeği yansıtmadığını da belirterek, HES'lerin
karbon salımına neden olmadığına dikkati çekti. Yetkililer,
hidroelektriğin en temiz enerji üretim yollarından biri olduğunu
vurguladı.
HES projelerinin, ''Bulundukları yörede yaşayan vatandaşları mağdur
ettiği'' iddialarının da doğru olmadığını bildiren yetkililer,
şunları kaydetti:
''Kamulaştırma işlemleri kanuni düzenlemeler çerçevesinde
yapılıyor. Vatandaşların mağdur edilmesi bir yana bu projeler
bulundukları yöreye birçok fayda sağlıyor. Yöre insanının inşaat ve
işletme döneminde istihdam edilmesi, projeleri gerçekleştiren
firmaların sağlık ocağı, misafirhane, okul, öğrenci yurdu gibi
sosyal projelere katkıda bulunması, yolu olmayan ya da bozuk olan
köy ve yayla yollarının yapılması faydaları arasında
sayılabilir.
Ayrıca HES'ler ülkemiz için elzem olan arz güvenliği ve enerji
çeşitliliğinin sağlanmasında en önemli unsurdur. HES'ler
bulundukları bölgenin enerjisini doğrudan ve en ucuz şekilde
üretmenin yanı sıra tabiat açısından olumlu faydalar sağlıyor. Atık
oluşturmadıkları için havası ve çevresiyle temiz bir ortam
oluşturuyor, sel ve taşkınların önüne geçiyor, akarsularla oluşan
erozyonu önlüyor. Öte yandan, HES'lerle enerji kaynakları ithali
için her yıl yurt dışına çıkan 25 milyar doların büyük kısmı
ekonomiye kazandırılacak.''
''HES'LER SU TÜKETMEZ''
HES projeleri gerçekleştirilirken temel politikanın çevrenin
korunması ve koruma-kullanma dengesinin sağlanması olduğunu ifade
eden yetkililer, bu konuda gerekli hassasiyetin gösterildiğini
bildirdi.
Bazı çevrelerin HES projeleriyle derelerin kurutulduğu iddialarının
da doğru olmadığını belirten yetkililer, HES'lerin suyun gücünden
faydalanarak elektrik üreten yapılar olduğuna, su tüketmediklerine
dikkati çekti.
İDAMESİ İÇİN DERE YATAĞINA SU BIRAKILIYOR
HES projelerinde yöredeki bütün içme, kullanma,
sulama gibi kadim su hakları ile sudaki canlı hayatın idamesi için
gerekli su miktarının dere yatağına bırakıldığını vurgulayan
yetkililer, bu projeler devreye konulurken doğal hayatın devamını
sağlayacak miktarda suyun bilimsel esaslara göre tespit edildiğini,
hatta ihtiyaç olduğunda suyun tamamının nehir yatağına
bırakıldığını bildirdi.
HES projelerinin yapım aşamasında binlerce ağacın kesildiği
iddiasının da sıkça gündeme getirildiğini ifade eden yetkililer,
Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki HES projelerinin büyük kısmının
tünelli olduğunu, sadece tünel giriş-çıkış ağızları ve tesis
yerlerinde (santral ve regülatör) sınırlı sayıda ağaç kesildiğini
belirtti.
Yetkililer, Doğu Karadeniz'in Türkiye'nin en fazla yağış alan
bölgesinde olduğunu, burada kesilen ağaçların yerine yenilerinin
hızlı şekilde yetiştiğini, ayrıca şirketlerin tahrip edilen
kısımların inşaat sonrası yeniden ağaçlandırılması konusunda
uyarıldıklarını kaydetti.
CARİ AÇIĞIN EN BÜYÜK NEDENİ ENERJİ
İTHALATI
Yetkililer, enerji projelerine karşı çıkan kesimlerin, Türkiye'nin
artan enerji ihtiyacının nasıl karşılanması gerektiği boyutuna hiç
bakmadığını, çözüme katkı sağlamadığını, bazı kişilerin cari açığın
en büyük nedeni olan enerji ithalatının daha da artmasının, halkın
refah seviyesi etkilediğini ve Türkiye'nin daha büyük büyüme
hedeflerini yakalayamamasının en büyük nedeni olduğunu
göremediklerini ifade etti.
Su kullanım hakkı anlaşmalarıyla özel sektör-devlet işbirliğiyle
tesis edilen HES projeleriyle, boşa akan ve yıllık ekonomik değeri
yaklaşık 15 milyar dolar olan suyun, (yöredeki tüm içme, kullanma,
sulama gibi su hakları ile dere yatağındaki canlı hayatın idamesi
için gerekli olan su hakları bırakıldıktan sonra) ülke ekonomisine
kazandırılmasının hedeflendiği bildirdi.
HES'lerin enerji arz güvenliğinin sigortası olduğu belirten
yetkililer, HES'lerin küresel ısınmayla mücadelede en önemli unsur
ve temiz, ucuz, yenilenebilir enerji kaynağı olduğunu, çevreyi
tahrip etmesinin söz konusu olmadığı ve bu konuda sıkı denetimler
yapıldığını kaydetti.