Çapulcu demiştik Taksim'deki "iyi
niyetli" eylemcilere.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "çapulcu"
yaftasını sevmiştik daha doğrusu.
Orda çapulcu da vardı "soytarı" da...
Soytarıları Taksim'deki açtıkları paçavralarla tanıdık sonra.
Sıvışıp gittiler aradan. Yok olup gittiklerini sanmıştık ya da
inlerine çekildiklerini düşünmüştük. Bir şöleni cehenneme
çevireceklerini hiç hesaba katmamıştık.
80 bin kişilik şölen...
Muhteşem bir atmosfer.
Kardeşlik türküleri, spor sevgisi ve centilmence süren bir
müsabaka.
Beşiktaş'ın 1-0 galip olduğu sırada şölen devam ediyordu. O
şölen devam edecek miydi bilmiyorum. Kimilerinin dediği gibi bir
plan mı yapılmıştı onu da bilmiyorum.
Bildiğim o ki; maçın uzatma dakikalarında Melo denilen
bir şeytanın da iteklemesiyle soytarıların devreye
girmesiydi.
Korktum!
Büyük bir facia yaşanacak diye yüreğimi ağzımda hissettim.
O esnada her ne olduysa facianın eşiğinden dönüldü.
Azgınlaşan soytarı sürüsünü gizli bir el geri itti
sanki.
Polis kimseyi gazlamadan, kimsenin kafasını gözünü kırmadan
atlattı bu tehlikeyi.
Gezi eylemleri sırasında bir yanım çapulcu bir yanım yüzde 50
demiştim hatırlarsanız.
Çapulcular iyi niyetli olduğu için demokratik eylemlerini yaptılar
ve köşelerine çekildiler.
Anlatmak istedik; Dolmabahçe'yi ele geçirmek isteyenler
çapulcu değildi Olimpiyat'ı cehenneme çevirmek isteyen soytarılardı
Başbakan'ın kapısına dayanan.
O soytarılar ki stadları kan gölüne çevirmeye çalıştı.
Bir kişi bile ölse polisin copu, darbesi ya da herhangi bir
nedenle bu soytarıların ekmeğine yağ sürülecek. Onlar kazanacak
yani. O yüzden aman dikkat!
Aman sağduyu!
Aman hoşgörü!