Çapkın her polisi tek tek izliyor
Abone olHüseyin Çapkın geldiği günden itibaren yaptığı değişiklikleri anlattı. En önemli ise her polis aracını GPS ile izliyor olması...
Geldiğinden beri basın açıklamaları dışında "tek kelime"
etmeyen, hele kişisel sorulara bırakın yanıtı, yüz bile vermeyen
İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın Savaş Ay'a konuştu. Çapkın
sokak polisliğine çok önem veriyor, her yeri sivil polislerle
doldurdu! " Tek tek mülakat yapıp 500 tane aslan parçasını
kaydırdık o gruplara. Ocak'tan sonra bin 500'e çıkacak sayı.
Sultanahmet, Eminönü, Kapalıçarşı gibi yoğun yerlere odaklıyoruz."
dedi. Polis araçlarına da GPS sistemi taktırmış.
İşte Ay'ın Çapkın röportajı:
Yorar bu kent insanı, uykusuz bırakır.
- Sorma,
İstanbul'a geldim geleli her gece en erken 03.30'da yatıp
sabah 07.00'de kalkıyorum. Daha dün gece Bağcılar'a gittim
mesela. Sabah 3.30'a kadar polis merkezinde oturdum. Bazen
5 saat uyuyabiliyorum; " Oh ne ala çok uyudum"
diyorum.
Şehr-i İstanbul fena da kilo da yaptırır insana, var mı rejim,
diyet, organik beslenme şu bu?
- Olmaz mı? Bak şimdi, her
sabah ille sıkı bir kahvaltı yapıyorum. Öğlen ve akşam da
ot çöp yiyorum. Ama her gün 1 saat sporumu aksatmam. Hani
o fitness bisikleti dedikleri var ya, ona biniyorum.
Hane halkı da sizle beraber tekmil göçtü mü İzmir'den?
- Eşimle geldik. Küçük kız zaten burada halkla ilişkiler okuyordu.
Büyük kız ana mesleğini seçti, bankacı oldu. Annesi de İller
Bankası'ndan emekli ya. Tek o kaldı İzmir'de ama kısmetse
yılbaşında buraya alacağız.
İzmir de öyledir ya, ailece gece gezmeleri, sosyal aktiviteler
için bol seçenek var şehrimizde.
- İnanır mısın, burada
göreve başladığımızdan beri ne bir tiyatro, ne bir sinemaya siftah
yok. Bazı bazı önemli geceler, etkinlikler, düğünler
katılmışlığımız var sadece.
Maçlara merakınızı biliyorum.
- O da tavsadı.
Fenerbahçe-Galatarasay, Beşiktaş- Wolfsburg bir de Fener-Dinamo
Bükreş maçlarına gidebildim sadece.
Fi tarihinde siz Adana müdürüyken görüşmüştük de, bütün
gazeteleri tepe tırnak okumanız hoşuma gitmişti.
-
Yoğunluktan İstanbul'da gazete okuma yöntemim bile değişti Savaş.
Gazeteler geliyor, manşetlerde ilgi çeken şeyler varsa hızlıca
okuyorum. Sonra 10-15 köşe yazarını bir de çok önemli bir şeyler
olmuşsa iç sayfalar filan. Yardımcılarımın kesip getirdiği bizle
alakalı haber kuponları ayrı tabii. En fazla yarım saatte bitmeli
bu gazete okuma faslı. Ama sen şimdi beni duman ettin.
Geldiğimden beri herkes röportaj yapmak istiyor ama ilk sana
konuştum bak.
'Polise puan sistemi' diye bir şey çıktı, bazıları neredeyse
efsaneleşti - Herkesin icraatına göre puan verip alıyoruz da o
yüzden. Periyod sonunda en yüksek puan alan on beş-yirmi kişiyi
çağırıyorum, "Aferin sana. Söyle bakalım hangi şubeyi istersen
oraya verelim seni" diyorum.
Ya puanlar düşükse?
- (gülüyor) Onlar da doğruca geri
hizmete.
Akçeli bir karşılığı da var mı puanların?
- Olmaz mı?
Bakanlığa bildirince prim hakları doğuyor. Bazen hemen
değerlendirme yapıyoruz. Geçenlerde örgütü çökerttik, valimiz işi
becerenlere 1'er milyar verdi sağ olsun.
Vaaay, demek o yüzden arı gibi çalışıyor artık bizim
çocuklar.
- Tabii ya! Ama önce durum neydi? Bir kavga
çıkar, biri ölür biri kaçar, hadi bakalım cinayet masası gel sen
bul yakala katili. Kardeşim vuran, vurulan belli. İşi şubeye
postala gitsin olur mu? Bölge senin, git bul. Hani maktulün yüzü
tanınmaz halde, yakılmış, ezilmiş, parmak izi yok, şahit yok, delil
yok filan olur da o zaman şube dedektifleri girer devreye.
İşleri artacak.
- Sadece haber merkezinin
anonslarıyla, git dersek gidiyorlardı. Sadece emirle yapılan işten
hayır mı gelir? Anons bekle, git biraz bak, sonra dön gel, oh ne
ala. Yani anons alıp gittikleri işler toplasan günde 1 saatlerini
alır, 11 saat boş. Bak bu puan sistemi bir başladı, hepsi dört
dönüyor iş diye. Günde 20-25 olan narkotik icraatı on misli arttı.
Niye, ilçe ekibi kendi semtinde işe asılıyor artık da o yüzden.
Ekipler artık kendiliğinden karakollara gidip "Yahu arkadaşlar suç
işlemeye meyilli birileri var mı, adres verin bir bakalım" diye
soruyor.
Hâlâ misafirimiz sayılırsınız. İstanbullulardan
beklentiniz?
- Başları ağrısa bize söylesinler. Suç ve
suçluyu haber etsinler.
Herkes muhbir vatandaş mı olsun yani?
- O manâda değil.
Muhbirlik başka, yurttaş duyarlılığı başkadır. Bak yine söylüyorum,
ilk sana konuştum diye sitem edecekler bekleyenler.
Ben 36 yıl bekledim az mı? Biliyorsunuz ki devrelerim emekli
emniyet müdürü.
- (gülüyor) 'O kadar da olsun' diyorsun
yani.
Alışabildiniz mi İstanbul'a?
- Doğrusu pek bir
zorluk çekmedim. Vali Bey'in büyük yardımı oldu çünkü. 4 yıl
Gaziantep'te çalışmıştık, şimdi de uyumumuz mükemmel.
Teşkilat içinde size "sokak polisliğini en iyi
bilen başmüdürlerdendir" derler.
- Ee tabii polisin sokağı
tırmalaması çok önemlidir. Çünkü sokağa hâkim olan güvenliğe hâkim
olur. Bu sebepten asayiş ekipleri omurgamızdır. Okul önü timleri
çok mühim, acilen 54 araç aldım onlara.
OMURGAMIZ ASAYİŞ
İzmir' de de okul timleri kurmuştunuz, araştırdım son 3 yıldır
ölümlü vaka olmamış.
- Sen her şeyi öğrenip gelmişsin
Savaş. O zaman yaz da veliler, öğretmenler rahat olsun. Okul
önlerinde kâfi sayıda sivillerimiz var.
Müdür bey sokak timlerini çoğalttınız, önümüz yanımız çakma
simitçi, boyacı, piyangocu doldu valla.
- (kahkaha atıyor)
Canım hepsi de kılık değiştirip dolaşmıyor ki. Bak bir geldik
şaşırdık, koca İstanbul ama sokak timleri 15-20 kişi. İnan ki tek
tek mülakat yapıp 500 tane aslan parçasını kaydırdık o gruplara.
Ocak'tan sonra bin 500'e çıkacak sayı. Sultanahmet, Eminönü,
Kapalıçarşı gibi yoğun yerlere odaklıyoruz. Omurgamız asayiş
ekipleri. Suçüstü ve tevkif oranı mühimdir bizim işte. Yoksa yakala
yakala mahkeme bıraksın olmaz ki.
Acil tarafından GPS (Global Positioning System) kurdunuz.
"Yerinizi bildirin" anonsu alan ekipler artık kıtır atamıyor
"şurdayız burdayız" diye.
- (Gülüyor) Nasıl da biliyorsun
bak. Artık arka kahvede oturup okey oynarken "Seyir halindeyiz
merkez. Olay yerine intikal ediyoruz" diyemiyor. Ekrandan hepsini
bir bir görüyorum.