Canlı yayında Başbuğ kapışması
Abone olCanlı yayında İlker Başbuğ'un açıklamaları konuşuldu. Mehmet Altan askere çıkıştı, Tufan Türenç çok sinirlendi.
İlker Başbuğ'un konuşmasını değerlendiren Mehmet Altan ve Tufan
Türenç canlı yayında atıştı.. Türenç Altan'a seslenirken 'yahu
kardeşim' dedi, sunucuya da "siz herhalde dinci basını
okumuyorsunuz" diye söylendi.
Altan "Türkiye’deki yazara çizere aydınlara kurumlara
nerede nasıl yapılması gerektiğinin talimatını veren generallerle
de bu işler yürümüyor" dedi.
Türenç ise TSK aleyhine iddiaları dillendiren Altan'a "Yahu
kardeşim lütfen Mehmet Altan da biraz okusun. Şimdi orada
konuşuyor. Böyle şöyle diye.." şeklinde konuştu.
Türenç ayrıca dinci gazetecilerin rezilane ve alçakca yayınlarla
TSK'yı karaladığını iddia etti.
Genelkurmay Başkanı'nın açıklamaları sonrasında CNN Türk’te Deniz
Bayramoğlu'nun hazırlayıp sunduğu Parametre programına konuk olan
Star Gazetesi yazarı Mehmet Altan, Başbuğ’un açıklamalarına sert
tepki gösterdi.
Genelkurmay Başkanı'nın canlı yayında siyasi konular üzeirine
açıklama yapmasının yasalara aykırı olduğunu söyleyen Altan'ın
yorumlarına ise CNNTürk yayınına telefonla bağlanan Hürriyet
Gazetesi yazarı Tufan Türenç karşı çıktı. İşte sabah saatlerinde
canlı yayında yaşanan o gerilim:
Deniz Bayramoğlu: İktisadı bir kenara bırakıp bu
konuyu (Başbuğ’un konuşması) değerlendirmek gerekecek.
İçim açıldı aydınlandım
Mehmet Altan: Çok içim açıldı, aydınlandım. Nasıl
bir yol izlememiz gerektiği, nere3de durmamız gerektiğini sabah
sabah öğrendik. Genelkurmay Başkanı hukuktan ve demokrasiden yana
olduğunu söyledi. Fakat 27 Nisan için hiçbir açıklama yapmadı. O
zaman bir önemli makamdaydı. 27 Nisan muhtırasını yazan general
bunu ben yazdım dedi. Bu polemiklerle hiçbir yere gidemiyoruz. Bu
anlayışla da gidemiyoruz. İktisat konuşacağız ama bu tür
generallerin sabah bilmem nerede konuşmalarının canlı yayınlandığı
ülkelerde yeryüzüyle küreselleşmeyle entegrasyon da olmuyor.
Türkiye’deki yazara çizere aydınlara kurumlara nerede nasıl
yapılması gerektiğinin talimatını veren generallerle de bu işler
yürümüyor.
Yürüse bugüne kadar yürürdü. Bu mantıkları değiştirip insanlara bir şekilde akıl vermek nasihat etmek yerine gerçek yeryüzü standartlarında ordu olmak lazım. Pusuda öldürülen 2 aylık çocukları oralara göndermemek lazım. Yani bu siyasi üsluplardan vazgeçip teknik yeryüzü standartlarında güvenebileceğimiz bir Türkiye, askeriye, kurum, ordu istiyoruz. Bu da fevkalade olması gereken eleştirilerdir. Eleştiri olmadan kurum çürür.
Dinci basın dediğimiz kesimde
Tufan Türenç: Belli ki bir rahatsızlık içinde
Komutan.. Herhalde bu da onun çevresinden ve alt kademelerden gelen
büyük bir rahatsızlık, huzursuzluk var. Ona karşı bir açıklama
ihtiyacı duydu. Çok sürpriz bir açıklama bence. Biraz ani gerçekten
çok erken bir saat seçilmiş. Niye böyle bir saat seçildi, niye
böyle sürpriz bir açıklama yapıldı bilemiyorum. Önümüzdeki
saatlerde ortaya çıkar. Ama şu bir gerçek ki özellikle dinci basın
dediğimiz kesimde TSK’ya karşı gerçekten sistematik bir saldırı
düzeyinde yayınlar var. Bu yayınları ben çok normal bulmuyorum.
Tabiî ki TSK içinde bir çeteleşme varsa ki olması bana göre çok
zordur. O hiyerarşik düzen içinde.. Varsa onlar tabiî ki
ayıklanmalıdır. Onların üzerine gidilmelidir. Ama bunları TSK’yı
rahatsız etmeden yapmakta fayda var çünkü TSK bu moral bozukluğu
içinde terörle mücadelesinde de bir takım zaaflar içinde kalır.
DB: Örneğin pimi çekilmiş el bombası haberi, ya da
terörle mücadelede deneyimsiz askerlerin kullanılmaya devam
edilmesi meselesi.. Bu noktadan baktığımızda yöneltilen
eleştirilerin hiçbirinin haklılık payı yok mu?
Siz herhalde dinci basını okumuyorsunuz
Vardır tabi.. O noktaların da çok büyük rahatsızlık yaratacağını
zannetmiyorum. Yani burada komutanın değindiği sistematik olarak
değindiği başka bir şey… Siz herhalde dinci basını okumuyorsunuz..
Orada o kadar hakaretani, kabul edilemez isyan edilebilir
saldırılar var ki askeri rahatsız edenler onlar. Bir takım yanlış
yapılmış şeylerin eleştirisini herkesin yapması lazım zaten. İftira
düzeyine gelmiş yalan yanlış birçoğu da yalan çıktı biliyorsunuz.
Zaten o iddianamelerden alınan çok garip aslı astarı olmayan bir
takım saçma sapan iddialar. Bir orduyu bu kadar aşağılayarak hiçbir
yere varamazsınız. Ordunun içinde bir takım yanlışlar varsa tabi
onların üstüne gidilir ve gidiliyor da gidilmiyor değil. Bir sürü
insanın sorgulaması oluyor, tutuklanıyor… Bu kurum bize lazım.
İleride başımız derde girdiği zaman bu ülkeyi savunacak olan bu
kurum. Bu kurumu siz darmaduman edersiniz. İftirayla yıpratır
morallerini sıfır ederseniz. ondan sonra bu kurumun sizi savunması
mümkün değil ki.
DB: Özellikle basının bir kesiminde özel
hayatlar..
Yahu kardeşim lütfen Mehmet Altan da biraz
okusun
TT: Yahu kardeşim lütfen Mehmet Altan da biraz
okusun. Şimdi orada konuşuyor. Böyle şöyle diye.. Dediklerinin
büyük bir bölümüne ben de katılıyorum. Haklıdır ama bu kadar da
rezilane eleştiriler rezilane iftiralar yapılıyor ki bunu da kabul
etmeye imkan yok. Komutanın da isyanı büyük oranda bana göre
bundan. Kimsenin hakkı yok TSK’yı ya da bir başka devlet kurumunu
bu şekilde aşağılamaya hakkı yok ki!
DB: TSK’nın bu konuda yapabileceği bir şey var
mıdır?
Ben Ahmet’e de tavsiye ediyorum
TT: Karalama kampanyalarına karşı ne yapsın adam.
O kadar aşağılık yapılıyor ki bu iş, hangi birine yetişsinler.
Okumuyorsunuz herhalde siz. Ben Ahmet’e de tavsiye ediyorum şu
dinci gazeteleri bir okusun.
27 Nisan’da nerdeydiniz, Şemdinli’de
neredeydiniz?
MA: Çok keyifli bir konuşma yapmak için buraya
geldim. Bir kez daha Türkiye’deki medya anlayışının demokrasi
anlayışının ne düzeyde olduğunu gördüm anladım. Bir takım TSK
gazetecileri var. Parlamento yıprandığı zaman ortaya çıkmıyorlar
TSK konusu olunca hemen ortaya çıkıyorlar. Genelkurmay kendi
kendisini yıpratıyor. Genelkurmay iktidarını bırakmak istemiyor.
Hukuktan yanayız demokrasiden yanayı diyenler 27 Nisan’da
nerdeydiniz, Şemdinli’de neredeydiniz?