Canlı bombalar önceden yakalanabilir mi devlet ne yapıyor?
Abone olCanlı bombalar önceden yakalanabilir mi? Devlet ve istihbarat canlı bombaları eylemlerden önce yakalamak için ne yapıyor? Milliyet yazarı Serpil Çevikcan soruların yanıtlarını bugünkü köşesinden verdi.
Milliyet gazetesi yazarı Serpil Çevikcan, canlı bomba
saldırıları sonrası devletin aldığı güvenlik önlemlerini ve
sonuçlarına ilişkin detayları bugünkü köşesinden yazdı.
"Devlet ne yaptı, ne yapıyor?" başlıklı bugünkü yazasında Serpil Çevikcan, canlı bombaların gizlenmesi için terör örgütlerinin yeni yöntemler geliştirdiğini aktardı. Çevikcan'ın konuştuğu kaynaklara göre, canlı bombaların önceden yakalanmasının tek yolu ise onları yönlendiren tepe isme ulaşılması. Ancak çoğu yurt dışında olan bu isimleri bulmak kolay değil.
İşte Çevikcan'ın bugünkü köşesinden aktardıkları...
"Türkiye, geçtiğimiz yıllarda da canlı bomba eylemleri yaşadı. PKK, 1990'ların ikinci yarısından itibaren bu tarz eylemler yaptı. Keza DHKP-C'nin İstanbul ve Ankara'da pek çok canlı bomba eylemini bir çırpıda sıralayabiliriz. Ancak bütün örgütlerin topyekün saldırıya geçtiği bir Türkiye manzarasıyla karşı karşıyayken canlı bomba eylemlerinin bir sağdan bir soldan peş peşe vurması hem toplumsal gerginliği tırmandırıyor, hem de sağduyulu değerlendirmeleri engelliyor.
SALDIRILAR BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ DEĞİL
Farklı örgütlerin kısa aralıklarla gerçekleştirdikleri etkisi büyük saldırılar, birbirleriyle bağlantısız değil.
Türkiye'nin özellikle Suriye konusunda oyun dışına çıkartılmaya
çalışıldığı, içine kapanması için PKK'sıyla, IŞID'iyle ve yeniden
diriltilen taşeron örgütlerle topyekün bir saldırı konseptine hedef
olduğu kesin.
Ancak bu ana gerekçe, Ankara'da art arda yaşanan ve son olarak
Beyoğlu'nda gerçekleşen canlı bomba saldırısının ardından sokaktaki
vatandaşın "Bunlar neden önlenemiyor, MİT ne yapıyor,
devlet nerede?" sorularını sormasını engellemiyor.
Peki neler yapıldı, neler yapılıyor?
Dün güvenlik ve istihbarat kaynaklarıyla yaptığım görüşmelerin ardından edindiğim bazı bilgiler ışığında şunları sıralayabilirim:
SINIRDAKİ ÖNLEMLER
- Türkiye, uzun bir süredir sınır güvenliğini sağlam ve eksiksiz
hale getirmek için yoğun önlemler alıyor. Ancak kaynaklar, Irak
sınırını kontrol edememenin 35 yıllık PKK sorununun temel
nedenlerinden biri olduğuna işaret ediyor. Türkiye'nin, Suriye ve
Irak'la yaklaşık 1200 km.
sınırı bulunuyor. Kaynakların verdiği bilgiye göre, sınırlardan
giriş çıkışlar geçtiğimiz aylara göre çok daha zorlaştı. Kaçakçılık
yolları kapatıldı, kaçakçılar artık hızlı biçimde yakalanıyor.
Sınırın bir bölümüne duvar örüldü, bir bölümüne güçlü aydınlatma
yapıldı, tespit edilen tüneller dolduruldu, bir kısmı patlatılarak
ortadan kaldırıldı. İllegal geçişler kapatıldı. Sınır boyunca
binlerce kamera sistemi kuruldu. Sınır önceki yıllara göre çok daha
güvenli.
4 YPG'Lİ CANLI BOMBA
- Alınan bu önlemler sayesinde 4 gün önce, canlı bomba olduğu değerlendirilen 4 YPG'li, Türkiye'ye giriş yaparken Suriye sınırında öldürüldü. Bu YPG'lilerin Kamışlı'da canlı bomba eğitimi aldığı ortaya çıkarıldı. Şubat ayında da sınırda canlı bomba yelekleri ele geçirilmişti. Çok sayıda saldırı planı, bu şekilde etkisizleştirildi.
- IŞİD'in Türkiye içindeki bilinen bütün "network"ü dağıtılmış durumda. Bu ağ içerisinde lojistiği sağlayanlar, sınırdan geçişi temin edenler ve dışarıdan irtibat kurulan elemanlar tespit edildi. Halihazırda IŞİD'e katılımların yarıdan fazlası Ürdün üzerinden sağlanıyor. Kaynaklar, buna karşılık, uluslararası basında Ürdün'ün IŞİD'in geçiş yolu olduğuna dair herhangi bir haber ya da eleştiri yer almadığına dikkati çekiyor.
SON EYLEMLER SURİYE'DEN YÖNLENDİRİLDİ
- Canlı bomba olarak seçilen kişilerin daha zor yakalanmasının sebebi hiyerarşi içerisinde yer almamaları. Örgütler, canlı bomba eyleminde kullanılacak kişileri örgüt içindeki hiyerarşiye sokmayarak gizliyor. Bu kişilerin örgütle ilişkisi kesiliyor, telefon irtibatı kullanmıyor, kaldığı yer bulunamıyor. Çoğunlukla Türk vatandaşı olanlardan seçiliyor. Elinde sahte kimlik oluyor ya da kimlik ibrazı yapmasını gerektirmeyecek yerlere geçiyor. Buralarda hayatlarını sürdürüp, kendilerini kaybettiriyorlar. Kaynaklara göre bunu çözmenin tek yolu, intihar timini yöneten adamı yakalayıp konuşturmak. Ancak bu kişilerin de çoğunlukla yurtdışından yönetildiği saptanmış durumda. Ankara'daki son PKK ve Beyoğlu'ndaki son IŞİD saldırısında da bu yöntemin uygulandığına dikkat çekiliyor. Hem PKK'nın hem IŞİD'in son saldırıları Suriye'den yönetildi.
PKK YÖNTEM DEĞİŞTİRDİ
- Türkiye içinde çok sayıda IŞİD hücresi olduğu yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtiliyor. IŞİD'in Türkiye içindeki netvvork'ü tamamen çökertilse bile buradan bazı isimlerin yurtdışına kaçtığı, bunların yakalanmaya çalışıldığı ifade ediliyor. Ancak bu kişilerin ailesi ile bile irtibat kurmadığı, telefon kullanmadığı, adresinin olmadığına da dikkat çekiliyor.
- IŞİD'teki saldırı sistemi merkezi. Bütün intihar saldırıları tek bir yerden, tek bir kişi üzerinden yönetiliyor. Ancak saldırıyı önceden gizlenen bir intihar timi yapıyor.
- PKK'nın da yöntem değiştirdiği belirtiliyor.
Kızılay'daki saldırıda PKK'nın kullandığı canlı bomba Seher Demir'in Türkiye dışından geldiği, örgütle bağlantı kurmadan, uyuşturucudan sabıkalı bir isimle bağlantı kurduğuna işaret ediliyor.
Canlı bombanın klasik PKK kaynaklarını kullansa yakalanacağını
bildiği için ayrı bir sistemde hareket ettiği belirtiliyor. Emniyet
ve istihbaratın artık tamamen bu yeni sistem üzerinde çalıştığı
vurgulanıyor.
İstihbarat yeniden yapılanıyor
- Emniyet ve istihbarat, "yeni bir tehdit türü"
olarak değerlendirilen bu eylemlere karşı takip ve izleme yöntemini
bütünüyle değiştirdi.
"Konvansiyonel bir tehdit değil. Geliştireceğin tedbirin sonuç
alması zaman işi" değerlendirmesi yapılıyor. Bu çerçevede hem PKK
hem IŞİD için ayrı yapılanmaya gidildi.
Bütün çalışma tarzı değiştirildi; analiz, teknik takip ve izleme artık farklı bir konsepte gerçekleşiyor. Bu sayede hem IŞİD'in bağlantılarının çözülebildiğine hem de PKK'nın saldırılarında şehit sayısının düştüğünü belirtiyor. Asker ve polisin artık PKK'nın pusu atması sonucu şehit düşmediğine, şehitlerin çatışmalarda verildiğine dikkat çekiliyor.
GAZİANTEP GRUBU
- Suruç'ta Kobani'ye giden 34 gencin ölümü ile sonuçlanan saldırı, Adıyaman'daki Dokumacılar grubu tarafından gerçekleştirilmişti. Bu eylemi yapan kişinin ağabeyi ise Ankara Garı'ndaki canlı bomba saldırısını yapan iki canlı bombadan biriydi. Ancak bu eylemi IŞİD'in Gaziantep grubu yaptı.
Dokumacılar grubunun büyük bölümü yakalandı. Tel Abyad'da PKK'ya karşı savaşan bu grubun bir bölümü canlı bomba olarak seçildi. Bunların da büyük bir bölümü ele geçirildi. Ancak bu yakalamalardan sonra henüz ele geçirilemeyen ve bu gruplardan olan kimse artık ailesi ile bile görüşmüyor. Beyoğlu'ndaki son olayda eylemi yapan canlı bomba Mehmet Öztürk'ün Gaziantepli olmasına rağmen Dokumacılar grubu ile ilişkili olabileceği üzerinde duruluyor.
Yakın zamanda Suriye sınırından geçmediği, eylem öncesinde Türkiye içinde bulunma ihtimalinin daha yüksek olduğu belirtiliyor. Bağlantılı olduğu bazı isimlerle ilgili arama çalışmaları sürüyor.