Çankayanın ilk sahibi Ermeniydi
Abone olTürkiye Çankaya Köşkü için seçim sürecine girdi. Peki o Köşk'ün ilk sahibinin bir Ermeni olduğunu biliyor muydunuz?
Türkiye Çankaya Köşkü için seçim sürecine girdi. Siyasette şimdi
sadece şu soru konuşuluyor: Çankaya köşkü'ne kim çıkacak? Kim çıkar
bilinmez ancak Hürriyet yazarı Soner Yalçın tarihin tozlu
yapraklarından günümüze çok önemli bir iddiayı ortaya attı. Aslında
"".
TARİH 13 Mayıs 1921. Mustafa Kemal gün doğarken
uyandı. Halbuki yatalı bir iki saat ancak olmuştu; dışarıdaki
gürültüye uyanmıştı.
Pencereyi açtı; gürültü çıkaranları seyretmeye başladı. Ankara Garı
bitişiğindeki iki katlı istasyon şefi lojmanını hem ev hem de
çalışma ofisi olarak kullanıyordu.
Tren istasyonu, son dönemlerde olduğu gibi, o gün de asker ve
cephane nakillerinden birine tanıklık ediyordu.
Kuzeni Fikriye, ayak sesinden Mustafa Kemal’in uyandığını anlayıp,
her sabah kendi eliyle pişirdiği orta şekerli kahveyi odasına
götürdü. Sivas’tan beri Mustafa Kemal’in hizmetinde olan Ali Çavuş
da gazetesini getirdi.
Bugün, Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nden konukları gelecekti. İnönü
zaferi ve Türk Ordusu’nun son durumu hakkında röportaj
yapacaklardı.
Birkaç saat sonra, başta Ruşen Eşref (Ünaydın) olmak üzere
gazeteciler geldi. Kahveler içildi; röportaj yapıldı.
Ancak Ruşen Eşref’in dikkatini Mustafa Kemal’in yorgunluğu
çekti.
Mesele anlaşıldı; Mustafa Kemal sabaha kadar çalışıyor; uykuya
daldığı sırada tren garının gürültüsüyle uyanmak zorunda
kalıyordu.
Ruşen Eşref’e göre, ulusal kurtuluş savaşını organize eden
"beyin"in dinlenmesi gerekiyordu.
Ama o günlerin Ankara’sında ev bulmak kolay değildi.
Mustafa Kemal, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldiğinde, savaş
karargáhına dönüştürülen Ziraat Mektebi’nin küçücük bir odasında
kalmıştı.
Ulusal mücadeleye destek için, başta İstanbul olmak üzere birçok
şehirden Ankara’ya gelenlerin en büyük sorunu, barınacakları ev
bulmaktı.
20 bin kişilik Ankara ihtiyaca cevap veremiyordu...
Röportajdan üç gün sonra...
Ruşen Eşref, Mustafa Kemal’i Ankara’nın yazlık bağevlerinin
bulunduğu Çankaya sırtlarında atla dolaşmaya ikna etti.
İşte bu at gezintisi, Çankaya Köşkü’nün doğmasına neden
olacaktı...
KASAPYAN BAĞEVİ
Kente hákim yeşil bir tepe üzerindeki Çankaya’da,
büyük bağlar ve meyve bahçeleri vardı.
Bağ ve bahçelerin içine tek katlı gösterişsiz evler yapılmıştı.
Ruşen Eşref, en azından yaz ayını bu evlerden birinde
geçirebileceğini teklif etti.
Mustafa Kemal kabul etti. Beğendiği bağevini gösterdi: İki katlı,
moloz taşlı, döşemeleri ve çatısı ahşap binanın üzeri kiremitle
örtülü bir evdi burası.
Zemin katındaki taşlığın her iki yanında, birisi daha küçük iki oda
vardı.
Küçük odanın arkasındaki merdivenden üst kata çıkılıyordu. Üst kat,
zemin kat planının aynısıydı. Ayrıca çıkma iki balkonu vardı.
Evin tuvaleti dışarıdaydı.
Ankara’ya hákim bir tepede yeşillikler içinde bulunan bu bağevinin
beğenilmesinin en önemli nedeni, arazi içinde üç evin olmasıydı.
Dolayısıyla bunlar da korumalar, yaverler ve yardımcılar için
kullanılabilecekti.
Beğenilen ev, bölgede "Kasapyan Bağevi" olarak biliniyordu;
Ankaralı bir Ermeni tüccar tarafından yaptırılmıştı.
Zengin kuyumcu ev sahibi, savaş sırasında kenti terk ederken,
bağevini de eşyalarıyla birlikte Ankara’nın tanınmış ailelerinden
Bulgurluzadeler’e satmıştı.
Mustafa Kemal’in bağevini beğendiğini öğrenen Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti Başkanı, Ankara Müftüsü Rıfat (Börekçi) Efendi,
hemşerilerinden topladığı paralarla evi, Bulgurluzade Tevfik
Efendi’den 4 bin 500 liraya satın aldı ve Mustafa Kemal’e hediye
etti.
O da evi tek şartla kabul etti; bağevini Türk Silahlı Kuvvetleri’ne
bağışlayacaktı. Aynı yıl tescil işlemi Milli Savunma Bakanlığı
adına yapıldı.
Kasapyan Bağevi’nin sahibi Mehmetçik’ti. Adı "Ordu Evi" oldu,
kiracısı ise Mustafa Kemal’di...
Küçük bir onarımdan sonra, Mustafa Kemal haziran ayında, Fikriye ve
diğer yardımcılarıyla bu bağevine taşındı...
Köşk, Fikriye Hanım’ın zevklerine göre döşenmişti.
Çankaya Köşkü’nün ilk "first lady"si Fikriye Hanım’dı...