Çandar 3 maddede Barzani'yi anlattı
Abone olRadikal yazarı Cengiz Çandar, Barzani'ye yaslanan devletin kendisini ve kamuoyunu aldattığını yazdı.
Terör örgütü PKK'nın Suriye kolu olarak bilinen PYD'nin Kürt
nüfusunun yoğun olduğu birçok kentte 'Kontrolü ele geçirmesi
kamuoyuna şok etkisi yarattı.
"İkinci bir özerk Kürdistan"a giden yolda atılan temel Ankara için kötü bir sürpriz oldu. Hükümetin Barzani üzerinden Suriyeli Kürtleri kontrol etme planı çöktü. Peki iktidar hatalı mı ya da neyi yanlış yaptı? Köşe yazarları Suriye depremini yazdı.
TÜRK TARAFI HANGİ GEZEGENDE?
Radikal yazarı Cengiz Çandar, hükümeti öngörüsüzlükle suçlayanlar arasındaydı. Yazar, bugünkü köşesinde olayları 'beklenmedik' gelişme olarak gören yetkililere, "Niçin ‘beklenmedik gelişme’ imiş? O ‘Türk tarafı’ hangi gezegende yaşıyordu? Kürt sorununa ilişkin biraz ilgisi olan herhangi bir kimse, Suriye Kürtlerinin en önemli bölümünün PKK’ya eğilimli olduğunu, dolayısıyla PKK’nın Suriye kolu olan PYD’nin diğer Kürt örgütlerinin tümüne oranla Suriye Kürtleri arasında ağır bastığını bilirdi" diyerek tepki gösterdi.
BARZANİ-PKK MODELİ OLURSA
Devletin üst düzey yetkilisinin 'bölgede PKK kontrolünde bir bölgesel yönetime göz yummayacakları' iddiasına kızan Çandar, ardından o kritik soruyu soruyor:
"Peki, ya ikisi de olmazsa ve bir üçüncü şekil, yani bugünkü gibi Barzani-PKK zımni uzlaşmasına dayalı bir Suriye Kürt yönetim modeli olursa, ne yaparsınız? "
BARZANİ KORUCU AŞİRETİ DEĞİL
Çandar, ayrıca Barzani'nin neden Türkiye’nin kendisinden
istediğini, beklediklerini yapamayacağını böyle sıraladı:
1- Mesut Barzani, Türkiye’nin ‘korucu aşireti’ değildir;
2- Arzulasa bile, Türkiye’nin ‘Kürt siyasi hareketi’ni alt edecek
kadar güçlü değildir.
3- Suriye Kürtleri, kendisinin başında bulunduğu Irak Kürdistan
özerkliğini ya da Irak federalizmini emsal alırsa, bir ‘ulusal’
Kürt lideri olan Mesut Barzani onlara ne diyecektir?
“Suriye’de, bizim Irak’ta elde etmiş olduğumuz hakların çok
altına razı olun” mu, diyecektir? Niçin desin. Zaten dememiş ve PKK
ile zımni bir uzlaşma zemini suretiyle Suriye Kürtleri üzerindeki
nüfuzunu sürdürmeyi ya da korumayı düşünmektedir.
Türkiye, bir zamanlar ‘Federal Irak’ fikrinden ‘Kürt özerkliği’ni
ve bağımsızlık ihtimalini ifade ettiği için dehşete kapılırdı. O
dönemlerde Mesut Barzani, ‘postal yalayan aşiret reisi’ydi. Ya da
‘peşmerge reisi’. Peşmerge sözcüğü hakaretamiz bir vurguyla
kullanılırdı. Mesut Barzani’nin yakalanıp İmralı’ya getirilmesini
önerecek kadar kendinden geçen gerçekçi gazete yöneticileri vardı.
Çok değil, birkaç yıl önce...
Nereden nereye gelindi. Hayatın gerçekleri, tarihin dinamikleri dayatınca hiç hesaplamadığınız noktalara doğru yol alıp, gerçeklerle barışmak zorunda kalıyorsunuz. ‘Federal Irak’ olur da ‘Federal Suriye’ niye olmaz? Suriye Kürtleri, niçin Irak Kürtlerinden daha altta bir ‘statü’ye razı olsunlar? Bunun ‘ahlaki’ gerekçesi nedir?
ERDOĞAN'IN DANIŞMANI SURİYE VE PKK MESELESİNİ YAZDI. SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
AKDOĞAN: SURİYE KÜRTLERİNİN PKK SORUNU
Başbakan Erdoğan'ın siyasi danışmanı AK Parti milletvekili Yalçın Akdoğan, Yenişafak'taki köşesinde PYD'nin diğer Kürt gruplarla olan ihtilafına dikkat çekiyor.
(...)SUK ile SKUK arasındaki yakınlaşmada ana tema Suriye'nin ulusal birliği ve bütünlüğü iken, SKUK ile PYD arasındaki ilişkide ortak tema, Kürtlerin en yüksek faydayı elde edebilecekleri ortak bir senaryoda buluşmaktır. Mesut Barzani'nin Erbil'de yaptığı Kürtleri buluşturma toplantısının ardından Suriye Kürtlerinin daha organize ve eşgüdüm halinde hareket ettiği, iç çekişmeleri sonraya tehir ederek belli bölgelerde alan hakimiyeti kurmaya yöneldikleri görülmektedir.
Barzani'nin etkisi altındaki SKUK Esad'ın acilen gitmesi tezini savunurken, PKK'nın etkisi altındaki PYD daha oportünist ve pragmatik bir politika izliyor, Esad'la flört halinde elini güçlendirmeye çalışıyor. PYD, Suriye'ye bir dış müdahalenin veya Türkiye'nin artan etkisinin kendi oyun planlarını bozacağını ve nüfuzunu azaltacağını düşünüyor.
Barzani'nin inisiyatifiyle yapılan Erbil toplantısında kurulmasına karar verilen Yüksek Kürt Konseyi şuan için PYD ile SKUK'u ortak amaçta buluşturmuş görünüyor. Silahlı unsurlarıyla bölgede denetim kurmaya çalışan PYD'nin taktik amaçlı olan bu işbirliğiyle cephe daralttığı ve zaman kazandığı anlaşılıyor. Barzani'nin ise bu arada etkisi altındaki Kürt grupların askeri kabiliyetini arttırmaya çalıştığı görülüyor.
Dün yapılan KCK açıklaması, bu 'geçici uzlaşma'yı ve menfaat birlikteliğini desteklediklerini gösteriyor. 'Bundan böyle yaşanacak tüm gelişmelerin bütün Kürt kesimlerini temsil eden yüksek heyetin inisiyatifinde yürütülmesi ve sürecin yönlendirilmesi çözümleyici olacaktır' denilen açıklama PKK'nın açıkça süreçte aktif rol oynayacağını ve hedeflerde bir mutabakata varıldığını ortaya koyuyor.
Türkiye doğal olarak öncelikle kendi güvenliğini ve bölgesel konumunu ilgilendiren bu gelişmeleri çok yakından takip etmek durumundadır."
SERDAR AKİNAN '4 SORU 4 CEVAP'TA SURİYE'Yİ ELE ALDI. KÜRTLER ÖZERKLİK İLAN EDER Mİ? SORUSUNA YAZAR BÖYLE CEVAP VERDİ. AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
AKİNAN: 4 SORU, 4 CEVAP
Akşam gazetesi yazarı Serdar Akinan, köşesinde
özerkliğin temel talep olduğunu ancak bölgede çok fazla oyuncu
olduğuna dikkat çekiyor. İşte Akinan'ın önemli
tespitleri.
1. Türkiye'nin güney sınırını
Kürtler mi kontrol ediyor?
Son 24 saattir Türkiye
Suriye ve Irak Suriye sınırındayım. Amacım Kürtlerin kontrol ettiği
bölgelere girmekti. Ancak son birkaç gündür medyaya yansıyan
fotoğrafın gerçeği tam olarak yansıtmadığını söylemem gerek. PYD
Lideri Salih Müslüm ile birkaç kez telefonda görüştüm. Öncelikle
PYD liderliğindeki Kürt grupların sadece belli ilçe merkezlerini
kontrol ettiklerini ancak bu yerleşim yerleri arasında kontrolün
tamamen Suriye güvenlik güçlerinde olduğunu belirteyim. Sınır
boyunda sadece Kürt yerleşim yerleri yok. Arap ve Ermeni köyleri de
var.
2. Önümüzdeki günlerde bu dengede nasıl bir gelişme
bekleniyor?
Kamışlı bölgenin en kritik noktalarından
biri. Kürt nüfus burada ağırlıkta. Yapılan pazarlıklara göre Suriye
güçleri ve hükümet yetkilileri, 72 saat sonra Kamışlı'yı PYD'ye
devredecekti. Ancak pazarlıklar sürüyor. Kamışlı'nın kuzeyindeki
yani Türkiye'deki insanlar da son gelişmelerden heyecan duydular.
Bundan sonra her ne olursa olsun Suriye'nin kuzeyi artık
literatürlerine Batı Kürdistan olarak girecek. 90'larda Kuzey
Irak'ta ne nasıl yaşandıysa Suriye'de benzeş bir geçiş olacağı
kanaati hakim.
3. PKK'nın etkisi ne oranda
hissediliyor?
Yönetimi ele geçirilen kasaba ve
köyler büyük ölçüde PKK sempatizanı. Sanılanın aksine Barzani'nin
etkisi PKK kadar yüksek değil. Bunun iki nedeni var. Yıllardır Baas
rejiminin kültür ve eğitim politikalarıyla şekillenen Suriye
Kürtleri, Barzani'yi daha feodal buluyor. PKK'nın Kandil ve
Türkiye'deki kadrolarında Suriye'nin bu bölgelerinden çok sayıda
militan var. Ancak PYD doğrudan PKK kontrolünde bir örgüt demek
doğru olmaz. Ancak bugün devrede olan halk savunma güçlerindeki
birçok silahlı unsur örgüte bağlı.
4. KÜRTLER ÖZERKLİK İLAN EDERLER Mİ?
Kürtler Suriye nüfusunun yüzde 15'ini oluşturuyor. Başkent
Şam'da 500 bin, 600 bin kadarı Halep'te olmak üzere 3,5 milyon
civarında Kürt nüfusu var Suriye'nin ve kuzey bölgeler de kalan
nüfusu barındırıyor.
Özerklik temel talep... Ancak bölge enerji havzaları açısından o
denli kritik bir kuşakta ki çok fazla oyuncunun hesabı var. Özgür
Suriye Ordusu, El Kaide, Selefiler, Nusayriler, diğer azınlıklar,
Barzani, Kandil ve diğer Kürt gruplar... Esad hala sanılandan daha
güçlü.
Kürtler adına söz söyleyen PYD de zaten son derece dengeli bir dil
kullanıyor.
Yani Türkiye'nin okumaları şu aşamada oldukça yanlış...
Genel olarak Suriye'deki bu kaotik geçiş sürecinde Ankara'nın
ateşli açıklamaları dışında somut ve etkili bir tavır görmek pek
mümkün değil.
BARLAS'TAN FARKLI BİR SURİYELİ KÜRTLER ÖNERİSİ.. AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas, ise köşesinde
gelişmelerden endişe edilmemesi gerektiğini savunuyor. Kürtlerin de
Ortadoğu'nun gerçeği olduğunu yazan Barlas, çözümün
demokratikleşmede yattığını belirtiyor.
(...)Onlar da var
Suriye'de
Şimdi sıra "Suriye
Gerçeği"nin görülmesine geldi bu coğrafyada.
Esad ailesine endeksli Baas yönetimi Abdullah Öcalan'ı konuk etti
ama aynı anda Suriyeli Kürtleri yok saymadı mı?
Şimdi Esad'ın çöküş ve yok oluş sürecinde Suriyeli Kürtlerin
"Biz de varız" demeleri neden bizi endişelendirsin
ki?
Kuzey Irak Kürt yönetiminin varlığı, Saddam yönetiminin varlığından
daha hayırlı değil mi bizim için?
Tıpkı Araplar gibi, tıpkı İsrailliler gibi, tıpkı Filistinliler
gibi, Kürtler de Ortadoğu gerçeğinin öğeleridir.
Ama Ortadoğu'da İran İsraillileri, İsrail Filistinlileri, Saddam
veya Esad gibi birileri de Kürtleri yok sayarlar.
Bedel hep istikrarsızlıkla ve hep kan dökülerek ödenir.
Çözüm demokrasidir
Türkiye "Suriye
Kürtleri özerklik kazanırsa biz ne yaparız" diye
endişeleneceğine "Biz uzun yıllar sonunda Türkiyeli
Kürtleri demokratikleşme sürecine kattık" dese daha doğru
olmaz mı?
Yazının başında sözünü ettiğim filmin hayalperest kahramanı sonunda
bir psikologa gider.
Psikolog onu hayal dünyasından çıkartmak için sorularla geçmişini
deşmeye çalışır.
Bizimki psikologun bu çabasına şöyle tepki gösterir:
- Ben tam 35 yıldır gerçeklerle güreşiyorum. Tam onları
yenmek üzereyken siz beni hükmen yenik ilan etmek
istiyorsunuz!
ORTAOĞU'DA OLUŞAN YENİ DENKLEMİ SEDAT ERGİN YAZDI.. SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
SEDAT ERGİN: GÜNEY SINIRIMIZDA YENİ REALİTE
Hürriyet yazarı Sedat Ergin, köşesinde güneyde ortaya çıkan yen realiteye işaret ettiği yazısında PKK'nın yeni denklemde etkin oyuncu olarak sahne aldığını belirtiyor.
(...)Bu noktada Türkiye açısından rahatsız
edici bir gerçek var. O da, Kuzey Suriye’nin bir bölümünün Mesud
Barzani’ye yakın örgütlerin ama önemli bir bölümünün PKK’ya paralel
çizgideki Demokratik Birlik Partisi’ne (PYD) bağlı grupların
kontrolünde olmasıdır. Buralarda devlet dairelerine giren Kürt
gruplarının Öcalan ve PKK bayraklarını asmaları bize çok şey
anlatıyor.
Bütün bunlar ne anlama geliyor? Hem PKK, hem de Barzani’nin yeni
Suriye denkleminde başat oyuncular olarak şimdiden yerlerini
aldıklarını anlıyoruz. Barzani, PKK üzerindeki etkisiyle hem
Suriye’de söz sahibi oluyor, aynı zamanda bu konumunu Türkiye ile
ilişkilerinde de değerlendirebilme kartını eline geçiriyor.
Ancak şekillenen fotoğraf içinde Kandil’deki Murat Karayılan
faktörünün de büyük Suriye denklemine dahil olduğunu objektif bir
saptama olarak belirtmeliyiz. Kandil, böylelikle Türkiye-Suriye
sınırı boyunca çok geniş bir hareket serbestisi kazanmıştır. Ama
bir bu kadar önemlisi, Kandil’in Suriye üzerinden
Ortadoğu’nun büyük fotoğrafı içindeki aktörlerden biri olarak
kendisini tescil ettirecek olmasıdır.
Ortadoğu’da böylesine kritik bir türbülansa kendi içinde Kürt
sorununu henüz çözüme kavuşturamamış bir ülke olarak girmesi,
Türkiye açısından ne yazık ki bir zafiyet noktası
yaratıyor.