Canan Karatay: Ramazan pidesi ikiye ayrılıp yarısına sürülecek
Abone olProf. Dr. Canan Karatay, Ramazan pidesinin tüketilmesiyle ilgili öneride bulundu. "Tüketmeyin desem de tüketilecek. İnce bir Ramazan pidesi ikiye ayrılıp yarısına bol tereyağ sürülecek. Tereyağsız olmaz" dedi.
Prof. Dr. Canan Karatay Ramazan pidesi, ekmek, meyve ve tuz
hakkında önemli açıklamalarda bulundu.Toprakların tarım zehirleri
ile dolu olduğunu belirten Prof. Dr. Canan Karatay, “Topraktaki
canlılar öldüğü için toprakta mineral kalmadı. Onun için meyvelerin
hepsi maalesef şeker dolu. Ben meyve yemeyin demiyorum. Sağlıklı 3
türlü meyve var. Biri kurtlu elmadır. Dağdan toplayıp kurtlu elma
yiyebilirsiniz” dedi.
“RAMAZAN PİDESİ TEREYAĞSIZ OLMAZ"
Ramazanın çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Canan Karatay, “
Ramazan geldi hoşgeldi, ramazan tepsisi boş geldi’ demeyeceğiz. Ama
pide Ramazan'ın bulunmaz objelerinden biri. Yapılırken ince ve yaş
maya ile yapılması lazım. Ben istediğim kadar tüketmeyin deyim,
tabii ki tüketilecek. İftarda ve sahurda ince bir Ramazan pidesi,
ikiye ayrılacak. Bunun yarısına bol tereyağı sürülecek ve o şekilde
tüketilecek. Tereyağsız olmaz” şeklinde konuştu.
"TUZSUZ İNSAN OLMAZ"
Sağlık için sofra tuzunun çok tehlikeli olduğunu vurgulayan Prof.
Dr. Karatay, “Sofra tuzu endüstriyel ve rafine olduğu için aynı
zamanda işlem gördüğü için yüzde 90-99 sodyum klorürdür. Yani
endüstrinin kullanımı için yapılmıştır. Endüstride yağ, deterjan ve
makinelerin yapımında kullanılıyor. Tuz asırlardan beri çok önemli.
Ama sofra tuzunu saflaştırıp kullanıyorlar. Fakat kaya tuzu saf
değildir. Onda da sodyum klorür vardır. Ama kaya tuzunun sodyum
klorürü yüzde 30’dur. Sofra tuzunun ise yüzde 90’dır. Bir de kaya
tuzu rafine edilmemiş olduğu için içerisinde bir çok mikro
elementler vardır. Burada 84 mikro element var. 84 olan bu mikro
element potasyum, magnezyum, silisyum, selenyum, krom insan
vücudunun en önemli beyninden ayak ucuna kadar her hücremizin
ihtiyacı olan elementleri içerir. Onun için onun o kadar tehlikesi
yoktur, tüketilebilir diyorum. İnsan vücudunda yüzde 60 su vardır.
Bu su saf su değildir. Şişedeki su gibi değildir. İçi element
doludur. En önemli element de sodyum klorür ve potasyumdur. Hücre
içi elementleri mineralleri bunlar dengeli olarak insan vücudunda
bulunursa gözümüz, beynimiz, kalbimiz, dizlerimiz çalışır. Onu
anlatmaya çalışıyorum. Tuzsuz insan olmaz” diye ifade etti.
EN SAĞLILI ÜÇ MEYVE
Sağlıklı meyve konusuna değinen Karatay, “İbn-i Sina’ya soruyorlar.
‘Hiç mi meyve yemeyeceğiz’ diyorlar. İbn-i Sina da ‘ Eğer bir meyve
yerseniz 5 kilometre koşmanız lazım ki, meyvenin zehirli etkisini
vücudunuzdan atasınız’ diyor. Bu onun zamanındaki meyve. Yani
petrol, uçak, egzoz ve fabrika yok. O meyveyi söylüyor. Şimdiki
meyveye geldiğimiz zaman, topraklar tarım zehirleri ile dolu.
Topraktaki canlılar öldüğü için toprakta mineral kalmadı. Onun için
meyvelerin hepsi maalesef şeker dolu. Bu yüzden de yapılan
araştırmalar hastalıkların arttığını gösteriyor. Ben meyve yemeyin
demiyorum. Sağlıklı 3 türlü meyve var. Biri kurtlu elmadır. Dağdan
toplayıp kurtlu elma yiyebilirsiniz. Ama dikkat edin ısırdığınız
kadar kurdun yarısı orada kalmasın. İkincisi Anamur muzu ve
üçüncüsü zeytindir. En sağlıklı meyvelerdir. İlaçlanmadığı zaman en
sağlıklı meyvelerdir. İstediğiniz kadar tüketin”diye aktardı.
"TAM BUĞDAY EKMEK BİLE TEHLİKELİ"
Türkiye’de dünya sağlık organizasyonun 2006 raporuna göre, kişi
başına 200 kilo ekmek tüketildiğine dikkat çeken Karatay, “Ekmek
tüketimi çok fazla. Azıcık yemenin bir şeyi yok. Ben bunu şimdi
yiyorum. 1 ay sonra yine bu kadar bir şey yiyeceğim. Bu her gün
oturup 2 somun ekmek veya tam buğday ekmek yemek değil. Tam buğday
bile tehlikeli. Ona da inanmayın. Çünkü modern buğday ve cüce
buğday tehlikeli. Cüce buğdayda da yüzde 80 oranında gluten var.
Cüce buğdaydan yapılan ekmekler iştahı açıyor. İştahı kamçılıyor.
Onun için yemeyin diyorum” ifadelerini kullandı.