Çanakkale'de uykusuz her gece

Nazım ALPMAN nazimalpman@internethaber.com

Çanakkale bugünlerde olağanüstü günler yaşıyor...

Çünkü ülke tarihinde ilk kez bir "Roman Festivali" yapılıyor.

Oraganizasyonu Çanakkale Belediyesi, Çanakkale Bilim Sanat ve Kültür Derneği ile Romanların topluca oturdukları Fevzipaşa Mahallesi'nin muhtarlığı ortaklaşa yapıyor.

Romanlar bu festivalde "garnitür olarak" değil etkinliğin tam göbeğinde yer alıyorlar. Roman dans ve müzik grupları yarışıyorlar, festival meydanının güvenliği ve düzenini Romanlar sağlıyorlar, sahne sunumunu bile Romanlara bırakılmış durumda...

En iyisi sizlere festivalin ilk günü olan 4 Mayıs akşamından bir kaç fotoğraf aktarayım...

***
İskele Meydanı kıpır kıpır... Sazlarınıda nota kontrolü yapan müzik grupları, alıştırma göbeği atan danscı kızlar, at arabalarını sıraya sokmaya çalışan Roman delikanlılar, arabalararın üstünde görünür bir yer kapmak için itişen çocuklar, uslu durmları için onları pataklayan kadınlar ve bu devinim içinde herkesi sükunete davet eden organizasyon görevlileri...

Arabalı vapurdan inenler şaşkınlık içinde neşeli kaosun göbeğine düşüyorlar:

-Ne oluyor burada?

Soru sahibi kadın yanıtını beklemeden meydanın ritmine kendisini kaptırıp ufaktan oynamaya başlıyor... Bu arada aydınlatıcı bilgi de geliyor:

-Çanakkale 1. Roman Festivali başlıyor da... Bunlar geçit töreni yapacaklar.

-Niçin yürümüyorlar?

-Vali gelecek onu bekliyorlar!

Birazdan Çanakkale'nin "Bir Numarası" Vali Süleyman Kamçı, Festival Komitesi üyeleri Çanakkale Belediyesi Başkan Vekili İsmet Güneşhan, ÇABİSAK Başkanı Saim Yavuz ve Romanların temsilcisi halk dansları hocası Emrullah Katırcıoğlu ile birlikte Roman kortejini denetliyor.

Romanlar da Vali Kamçı'yı saygıyla bağırlarına basıyor:

-Abe bizim valimiz aslandır!

Vali Süleyman Kamçı "tarih yazan" bir yönetici olarak Türkiye'nin ilk Roman Festivali'nin en önünde çiçek arabasının yanında yürüyor. AB'nin ilerleme raporlarında sürekli olarak "ayrımcılık yapıldığı" iddialarıyla yer alan Romanlara karşı Vali'nin (devletin) bu "yakınlığı" mutlaka insan hakları kayıtlarına geçecektir.

En önde kocaman Türk Bayrağı, arkasında kırmzılı pembeli giysiyeleriyle cıvıl cıvıl Fevzipaşa Roman Halk Dansları ekibi, arkalarında at arabaları, onlaran arasına düzensiz biçimde karışmış Çanakkaleliler Demircioğlu Caddesi'nde ilerliyorlar.

Kortej o kadar hızlı yürüyor ki, sanki arkalarına belediye zabıtası düşmüş işportacı telaşı yürüyüş koluna sarmalıyor. Bu durum kendi içlrinde de farkediliyor:

-Yavaş ulan peşimizden koşturan yok be!..

Yaklışık 200 metre sonra İnönü Caddesi'ne dönülüyor. Burada tempo biraz daha insani hale geliyor. 16 yaşındaki bayraktar Feyyaz Katırcıoğlu fotomuhbirleri tarafından uyarılıyor:

-Sen biraz geride kal da dans ekibiyle birlikte görüntüleyelim.

-Olmaz abi, ben Türk Bayrağıyım en önde yürümem lazım!

***

Roman mahallesinde son derece hesaplı bir akşam yemeği, yarım ekmek içi köfte, bol soğan, domatez, biber, ayran eşittir 2 YTL. Köfteler miğdelerle buluşurken misafir sanatçılar da sahneye davet ediliyor:

-Tekirdağ Saray Roman Dans Grubuuuu....

Arkasından mahallenin öz evlatları sahneye çıkıyor:

-Fevzipaşa Roman Çocuk Dans, Ritm ve Show Grubu, geliyoooooor...

-Alkışlayın be bizim kızanları!

Bu talimatlı anons çok etkili oluyor, meydan yıkılıyor.

Gecenin finalini yine bu mahallenden yetişen genç bir sanatçı alıyor: Sinan Zorbey!

Sinan artık kaseti falan çıkmış "ünlüler" kervanına ön kayıt yaptırmış bir Roman delikanlısı... Yani kendince kefeni aralamış, yırtacak! Belki de bu yüzden Roman parçaları yerine "arabeske terfi" makamından girizgah yapıyor. İkinci, üçüncü parçaları da yine aynı telden... Hayatının bir bölmünü Romanlara adamış asabi bir gazeteci tepkisini dile getiriyor:

-Ünlü olacak ya, Roman kimliğinden kurtulması gerektiğini düşünüyor kerata!!!

-Yok be abicim, Sinan öyle çocuk değildir, birazdan Roman havalarına geçecek bak görürsün...

Sinan birazdan aslına dönüyor, mahalleli de kendilerine geliyor. O dakikaya kadar Sinan Zorbey'i "siyasi nutuk atan politikacı" gibi anlamsız yüz ifadesiyle dinleyen Romanlar kendi müzikleri kolonlara yansıyınca göbekleri koyveriyorlar. Bir anda "meydan of the dance" vaziyeti hasıl oluyor. Yüzlerce kişi aynı ritimle kıvrak figürlere imza atıyorlar. Sanki bir kaç yüzyıldır bu dansı çalışıyorlar. Belki ki öyle, kimbilir?

Çanakkale 1. Roman Festivali pazar akşamı yapılacak ödül töreniyle sone erecek.