Önce önünüzde saygıyla eğiliyorum…
Yazdığınız kahramanlık
destanını hâlâ okuyoruz…
Okudukça gururlanıyor,
sayenizde kendimize geliyoruz…
Ama…
Hala uyuyanlarımız
var…
Sizin, karda
kışta, yalınayak, çıplak, düşmana siper ettiğiniz göğsünüzü
benim söyleyeceklerim kabartmayacaktır…
Üzgünüm…
Siz en yüksek mertebeye
ulaştınız, bize eşsiz bir miras bıraktınız ama hala uyuyanlar
var…
Sanırım hiç
uyanmayacaklar…
O kadar çok değişti ki her
şey…
Kurtuluş mücadelesinin
kahramanı Atatürk’ün adını anmak bile suç gibi
algılanmaya başladı…
Atatürk’ü sevmek, onun
devrimlerine sahip çıkmak “çete üyesi” gibi
algılanmaya sebebiyet veriyor…
Sizlerin yaptıklarınız da
görmezden geliniyor artık…
***
Sonra…
Ekonomimiz sizin
zamanınızdan bile kötü neredeyse…
O kadar çok işsiz insan
var ki memlekette…
Ama gelen yardım paketleri
yüzünden karınları doyup sırtları da pek olunca hissetmiyorlar
acıyı…
Çünkü daha bıçak kemiğe dayanmadı…
Yoksulluk sınırının
altında yaşayanlar her geçen gün kalabalıklaşıyor, ha bu arada
parası çok olanlar paralarına para katıyor…
Nasıl oluyor diye
sormayın, utanırım yüzünüze bakmaya…
Sizi üzmek istemem,
yerinizde rahat uyuyun, dualarımızla huzur bulun isterim
ama…
Yalan da
söyleyemem…
Ne desem
ki?
En iyisi şimdiki
başbakanın seçim öncesi miting meydanlarında söylediği bir türkünün
dizeleriyle çekileyim huzurunuzdan…
“Yiğit
muhtaç olmuş kuru soğana, bilmem söylesem mi, söylemesem
mi?”
nsrnylmz@gmail.com