Çanakkale Savaşı'ndan bu 4 mektubu okuyun
Abone olÇanakkale Savaşı dünya tarihinin en kanlı savaşlarından biriydi. Çanakkaleyi en iyi anlatan savaşa katılan Türk ve yabancı askerlerin Gelibolu mektupları.
ÇANAKKALE Savaşı dünya tarihine geçen en kanlı
çarpışmalardan biriydi. 9 ay süren kara harekatı kısmında
yüzbinlerce Osmanlı, İngiliz, Fransız, Hint ile Avustralya ve Yeni
Zelanda askeri (Anzaklar) hayatını kaybetti.
Çanakkale Savaşı Türk askerinin zaferiyle biterken Osmanlı
55 bin şehit, 100 bin yaralı, 10 bin kayıp, 21 bin
hastalıktan ölüm ile kayıp verdi. Çanakkale'nin bilançosu
İngilizler ve müttefikleri için ise kat be kat fazlaydı.
İngiliz güçler için savaşın insani bilançosu, 43 bin
ölü, 72 bin yaralı, 90 bin hasta olmak üzere 205 bin;
Fransızların ise, hayatını kaybeden, hast
Dünya tarihine geçen Çanakkale Savaşının ruh halini en iyi cepheden
yazılan mektuplar aktarıyor. Çanakkale cephesinden yazılan Türk ve
yabancı askerlerden dört mektubu dikkatinize sunacağız. İlk mektup
Çanakkale'de işgalci güçlerin saflarında savaşan Lance isimli bir
askerin annesine Gelibolu'dan yazdığı mektup.
"Sevgili Anneciğim;
Bana göre, yarımadada pek çok şey yaşanmasına rağmen, bugüne
kadar üç çok önemli olay oldu.
Birincisi, tarihin uzun yıllar unutamayacağı
çıkarma harekatı. İnsanın bunun değerini, muhteşemliğini ve
mucizeviliğini anlayabilmek için çıkarmanın gerçekleştirildiği
noktayı mutlaka görmesi gerekir. Elbette bu harekat çok iyi
düşünülmüştü.
İkincisi ise, geçtiğimiz 11 Mayıs'ta binlerce Türk'ün bizim hatlarımıza yaptığı karşı taarruzdu. Karşılaştırdığımızda bizim kayıplarımız çok azdı, tüm hat boyunca yaklaşık 500 kişi. Çıkarma harekatından bu yana üzerimize böylesine çok sayıda geldikleri ilk ve tek andı.
Üçüncüsü ise 6. Takviye kuvvetimizin
planladığı ve çok ağır kayıplar verdiği Tekçam taarruzuydu. Belki
de bu harekata katılmadığım için çok şanslıyım. Tekçam'da hemen
hemen en şiddetli muharebe yaşandı. Tanıdığım o kadar çok dostumu
kaybettim ki… (12 Kasım 1915, Gelibolu, Lance)
AVUSTRALYALI ASKERİN MEKTUBU
Genelkurmay Yayınları arasından çıkan "Çanakkale Muharebelerinin
Esirleri/İfadeler ve Mektuplar" isimli eserde "B. Jamie" isimli
asker, 13 Ekim 1915'te Anzak koyunda "Sevgili Eric" diye başladığı
mektubunda savaşı şöyle anlatıyordu:
"Senin sık sık savaşta olmanın daha doğrusu muharebede
bulunmanın nasıl bir şey olduğunu merak ettiğini düşünüyorum.
Gerçeği söylemek gerekirse Avustralya'da evde olmaya hiç
benzemiyor. Pat pat pat diye her yerde makineliler çalışıyor, büyük
top mermileri havayı acı, ince ve korkunç bir çığlık atarak
yarıyor, büyük bir gürültü ile yere iniyor, toprağı parçalayıp
kocaman çukurlar açıyor.
TÜRKLER BİZE BİZ TÜRKLERE BAKIYORUZ
Siperdeki Türklerle aramızdaki mesafe bazı yerlerde 18 metre kadar.
Onlar da bizimle aynı şeyleri yapıyorlar. Bütün gün biz onlara
onlar da bize bakıyor. Bazı özel günlerde onlar bizim vadideki
siperlerimize her çapta top mermileri atarak hatları bozmayı ve
mümkün olduğunca çok zarar vermeyi amaçlıyorlar. 'Jack Johnson'
adını verdiğimiz büyük toplar 8-10 inç gibi çeşitli çaplarda.
Mermilerinin havada gidişlerini duyabiliyor, bir sığınağa veya bir
tünele girip patladıktan ve şarapnel parçaları yarımada üzerinde
uçuşup dağıldıktan ve düşmesinden sonra tekrar açığa çıkıyor ve
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Bir de '15'lik' adını verdiğimiz küçük kardeşleri var,
bunların çapı ise 75 milimetre. Bunlar hemen hemen tüfek mermileri
gibi peş peşe geliyorlar, bunlar yağmaya başlar başlamaz yoldan bir
an önce çekilmelisin."
TÜRK ASKERİNİN ÇANAKKALE MEKTUBU
Savaşın en başında her iki tarafın askerleri de kendilerinin
kazanacağı yönündeki inançlarını koruyor ve mektuplarında bu
hislerini ayrıntılı anlatıyorlardı. Bugüne ulaşan
Milli Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan "Cepheden
Mektuplar" isimli kitapta, 24 Temmuz 1915'te bir bölük komutanın 4
askeriyle ilgili yazdığı mektupta bu net olarak görülüyor:
Osmanlı askerinin mektubu (Kaynak: Milli Savunma Bakanlığı'nın
yayımladığı 'Cepheden Mektuplar' kitabı.)
"Sabah güneşin doğmasıyla birlikte yüzlerce topun soğuk namlusundan müthiş seslerle çıkan mermilere asabiyetle yumruklarını sıkan askerin, düşman üzerine atılmak ve onları toprağa sermek için dört gözle bekletilen ileri hareketin emrini aldı. Gaziler'i takviyeye gidiyorduk.
İlderesi, düşmanın yüzlerce mermisinin düştüğü yer olup buradan geçmek biraz tehlikeli ise de düşmandan intikam için bütün bedenleri titreyen askerim, din kardeşlerine yetişmeye mani olan her şeye bir alaka bakışla fırlayarak ileri atıldılar.
YANAN SANDIĞIN ÜSTÜNE ATLAYAN ASKERLER
Yol üzerinde her nasılsa düşman mermisinden ateş alan bir sandık
cephane, yolu bütün bütün kapamış, dini, vatanı, milleti için
yoldan geçmeye çırpınan bu Türk kalpleri, civardan tedarik ettiği
kum torbalarını omuzlayarak yanan sandık üzerine hemen dördü birden
atıldı. İki saniye sonra sandık, torbalar altında kalmış ve
yolumuza mani olacak müşkülat ortadan kaldırılmıştı.
Bu dört askerin cesareti ve fedakarlığı sayesinde İlderesi yolu açıldı. Tam zamanında Gaziler'de bulunan silah arkadaşlarına yetişmek mümkün oldu ise de Ethem Onbaşı ismindeki nefer bu vazifeyi yerine getirirken sol kalçasından şarapnel misketiyle yaralanarak şu sözleri söyledi.
'Bir senedir kullandığım silahımla hunhar düşmana bir kurşun atmadan hastaneye gidiyorum. Bari benim intikamımı siz alın' diye ellerime kapandı ve sulu gözlerinden yaşlar akıtarak ayrıldı."
Müttefik kuvvetleri, aylar geçmesine rağmen
Çanakkale'de çıkarma yapılan bölgelerden çok fazla ilerleyemeyince
çekilme gündeme geldi. 7 Aralık 1915'te Suvla ve Anzak bölgelerinin
tahliyesi kararlaştırıldı. 4. Müfreze 6. Bölük'ten mektubun sonuna
adını yazmayan bir asker, 15 Kasım 1915 tarihli mektubunda şöyle
diyor:
"Sevgili Babacığım
Bir süreden beri Limni'deki hastanedeydim. Ateş hattına yeni döndüm. Dizanteri yüzünden çok zor günler geçirdim. Şimdi daha iyiyim.Savaşın bitmesini istiyorum. Artık canıma yetti. 1. Tugayın Tekçam mevkiine yaptığı taarruzu okumuşsundur. Ben de o taarruzda yer aldım. Daha fazlasını görmek istemiyorum. Türk siperlerine ulaştığımızda her şeyin ve hepsinin deniz topçu atışıyla paramparça edildiğini, Türklerin orada burada üçerli dörderli üst üste yığıldığını gördüm. Burada bir Connaught Taburu var. Bir haftadır ölüleri gömüyorlar."
ÇANAKKALE SAVAŞININ BİLANÇOSU
Osmanlı Genelkurmayı'nın genel kabul gören verilerine göre Türk
askerinin kayıpları 55 bin şehit, 100 bin yaralı,
10 bin kayıp, 21 bin hastalıktan ölüm, 64 bin hasta olmak üzere 250
bin kişi olarak gösteriliyor.
İngiliz ve Fransızlar, savaşın başından sonuna kadar Çanakkale'ye 489 bin asker gönderdi. İngiliz güçler için savaşın insani bilançosu, 43 bin ölü, 72 bin yaralı, 90 bin hasta olmak üzere 205 bin; Fransızların ise, hayatını kaybeden, hasta ve kendilerinden haber alınamayanlar birarada hesaplanınca toplam 47 bin kişi oldu. Genel toplamda Müttefiklerin kayıp sayısı 252 bin kişiyi buldu.