Can simidi, boğulmakta olan birisini
kurtarmanın son çarelerinden birisidir. Eğer can
simidi patlar veya işe yaramaz hale gelirse kazazedenin
ölmesi mukadderdir.
Toplum olarak son zamanlarda adeta can simitlerimizi
patlatmakla meşgulüz…
Önce size seçim karmaşası arasında kaynayan bir
haberi hatırlatmak istiyorum:
Olay geçtiğimiz hafta Salı günü meydana geldi. Yani seçimle
yatıp seçimle kalktığımız günlerde.
Bu yüzden yeterince ilgi görmedi. Ama olay vahim…
Kocaeli'nin Gebze ilçesinde, Atatürk
Anadolu Lisesi'nin Müdür Yardımcısı Necmeddin Kuyucu,
öğrencisi tarafından bıçaklandı. Ağır yaralı
olarak hastaneye kaldırılan Kuyucu, kurtarılamadı.
Gebze Atatürk Anadolu Lisesi'nde yaşanan olayda
11'inci sınıf öğrencisi
F.C., henüz bilinmeyen bir nedenle Müdür Yardımcısı
Necmeddin Kuyucu'yu bıçakladı. Kuyucu'yu kanlar
içinde gören öğretmenler hemen ambulans çağırdı. Okula gelen sağlık
görevlileri tarafından ilk müdahalesi yapılan Kuyucu
hastaneye kaldırıldı. Ancak yapılan bütün müdahalelere rağmen
kurtarılamadı. Polis, lise öğrencisini gözaltına
alırken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Bundan çok değil daha birkaç ay öncesinde de bir
üniversite öğrencisi kendisini kopya çekerken
yakalayan hocasını odasında öldürmüştü…
Bilmem farkında mısınız ama öğretmen öldürme olayları artmaya
başladı.
Öğretmenlere yönelik şiddet ve darp olaylarını saymıyorum bile…
Onlar artık sıradanlaştı. Korkarım bu gidişle öğretmenleri öldürme
olayları da sıradanlaşacak.
Oysa ki öğretmenler bir toplumun yaşamasını sağlayan
asli unsurlardandır.
Toplumu ayakta tutar, bireyi toplum haline getirir.
Bir toplumun can simididir adeta…
Oysa biz bu ve benzeri can simitlerimizi çok ama çok hor
kullanıyoruz.
Öğretmene olan saygı ve sevgi adeta yok oldu günümüzde.
Biz eskiden en çok öğretmenimize saygı duyar, en çok ondan
korkardık. Hatırlarım, daha öğretmenimizi sokağın başında görür
görmez ceketimizi ilikler, adeta hazır ola
geçerdik.
Anne babalarımız bizi öğretmenimize “eti sizin, kemiği
bizim” diye teslim ederlerdi.
Şimdi öyle mi ya…
Öğretmenleri tehdit etmeler, darp etmeler, şiddet uygulamalar
almış başını gidiyor. Şimdinin velileri ise öğretmenlerden hesap
soruyor “sen benim oğluma-kızıma nasıl yan gözle
bakarsın” deyu…
Burada can alıcı soruyu sormak istiyorum:
Eskiden niye öyleydi de şimdi niye böyle
oldu?
Sorumu yine ben cevaplayayım müsaadenizle:
Eskiden evimizde televizyon, televizyonlarda Çukurvari
diziler yoktu da ondan…
Şimdinin dizileri bir acayip…
Nasıl racon kesileceğini, nasıl
çete kurulacağı, nasıl suç örgütü
elebaşısı olunacağı anlatılıyor…
Aile yapısına yönelik adeta suikast olarak düzenlenen
nikahsız ilişkiler özendiriliyor…
Yabancı kültürlerin libaslarını çekici gösterip düşüncelerimizi
çalıyorlar, fikir üretemez hale geliyoruz...!
Hayretle izlediğimiz dizilerin etkisinden pürmelalimize
hayret edemez olduk…!
Nasıl manita yapılacağı, kız tavlanacağı,
“kızı”! için nasıl kavga edileceği öğretiliyor gençlere…
Kabadayılığın kuralları öğretiliyor, silah bele
nasıl takılır anlatılıyor, bele takılan silah sokak ortasında takır
takır nasıl kullanılır gösteriliyor gençlere…
Hâsıl-ı kelâm “can simitlerimizin nasıl
patlatılacağı” gözümüze soka soka adeta dayatılıyor.
Televizyon dizilerinin zararları hakkında yüzlerce, belki de
binlerce yazı yazılmasına, kitaplar neşredilmesine rağmen
ne hikmetse gerekli tedbirler alınmıyor bir
türlü.
Ne anne babalar, ne sivil toplum kuruluşları ve ne de
devlet kurumları bu yönde bir çalışma yapmıyor.
Özellikle televizyon kanallarını denetlemekle görevli
RTÜK ve aileyi korumakla görevli
bakanlık bu konuda bir adım atmış değil.
İş işten geçmeden, can simitlerimizi daha fazla
kaybetmeden bataklığın kurutulması ve ıslah edilmesi için
çalışmalar yapılmalıdır.
Yoksa öğretmen cinayeti haberleri de aileye
yönelik suikastlar da sıradan haberler arasına
girecektir haberiniz ola…
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser