Can Dündar'ın evini satın aldığı iddia edilen avukatların FETÖ davasında karar
Abone olMİT tırlarına ait görüntüleri yayınlaması karşılığında Can Dündar'ın villasını fahiş fiyatla satın aldıkları öne sürülen, MİT tırlarının durdurulması davasının sanığı eski Tümgeneral Hamza Celepoğlu'nun avukatı Sönmez Ahi ile Bekir Mustafa Yılmaz'ın da aralarında bulunduğu 4 avukatın yargılandığı davanın gerekçeli kararı açıklandı.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davanın gerekçeli
kararında, sanık Faruk Öksüz'ün firari durumda olması ve
hakkındaki yakalama kararının infaz edilemediği anlaşıldığından
dosyasının ayrılması yönünde hüküm kurulduğu belirtildi.
Sanık Atilla Tarık Çilekçi'nin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandığı belirtilen gerekçeli kararda, sanığın avukat yapılanması ile ilgili 33 kişinin isimini vermesi, verdiği isimlerden 3'ü hakkında önceden herhangi bir işlem yapılmaması ve değişik aşamalarda savunmasına eklemelerde bulunması, göstermiş olduğu pişmanlık ve verdiği bilgilerdeki samimiyeti, verdiği bilgilerin örgütün çökertilmesine ilişkin olması, bir kısım şüphelilerin sanığın beyanları sonucu örgüt içinde açığa çıkarak deşifre edilmesi ve faydalı beyanda bulunması nedeniyle hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulandığı bildirildi.
Diğer sanıklar Sönmez Ahi ve Bekir Mustafa Yılmaz hakkında ise gerekçeli kararda şu ifadeler yer aldı:
"Sanıkların, birlikte iştiraken hareket ederek Can Dündar isimli şu an firari olduğu anlaşılan ve FETÖ'nün amaçlarına hizmet eden şahsın, MİT tırlarına ilişkin provokasyonu haberleştirmesi ve diğer uluslararası birim ve yerlere göndermesi, bağlı bulunduğu yayın organı tarafından ulusal ve uluslararası kamuoyunda yayınlanmasını ve yayılmasını sağlamıştır. Bu yaptığı iş karşılığında ise uzun süredir satamadığı evini tape içerikleri, tespit ve fezlekelerden anlaşılacağı üzere bir kısmını haricen almak üzere değerinin çok üzerinde FETÖ örgütünün emin ve talimatları doğrultusunda bu örgüte yardım etmek amacı ile sanıklar tarafından satın alınmıştır.
Her ne kadar satın alan sanık Bekir Mustafa Yılmaz görünmekte
ise de, diğer sanığın da iştirakının olduğu aynı zamanda MİT
tırlarını durduran albayın da hukuki bütün yardımları yapması gibi
bütün hususları değerlendirildiğinde eylemleri bir bütün olarak
örgüte bilerek ve isteyerek yardım kapsamında
değerlendirilmiştir."
Mahkemenin hükmü
Mahkeme heyetinin kısa kararına yer verilen gerekçeli kararda heyet, firari sanık Faruk Öksüz hakkındaki dava dosyasının ayrılmasına hükmetti.
Heyet, sanıklardan Atilla Tarık Çilekçi'nin, örgütteki konumu, uzun süre örgüt içinde yer alması, irtibatları, ByLock kullanıcısı olması, FETÖ’ye müzahir dernekte yöneticilik yapması, avukat yapılanmasındaki sıfat ve konumu ile kastının yoğunluğu, meydana gelen tehlikenin ağırlığı dikkate alarak, “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan 9 yıl hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi.
Sanık Çilekçi'nin göstermiş olduğu pişmanlık ve verdiği bilgilerin örgütün çökertilmesine ilişkin olması, bir kısım şüphelilerin, sanığın beyanları sonucu örgüt içinde açığa çıkarak deşifre edilmesi ve faydalı beyanlarda bulunması ile yargılaması sırasındaki hal ve tavırlarını dikkate alan heyet, cezanın 1 yıl 10 ay 15 güne düşürülmesine, verilen bu cezanın hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasını kararlaştırdı.
Heyet, sanıklar Bekir Mustafa Yılmaz ve Sönmez Ahi’yi hakkında ise "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan dava açıldığını ancak sanıkların eylemlerinin bir bütün olarak değerlendirildiğinde “FETÖ silahlı terör örgütünün içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım” suçunu oluşturduğu, bu nedenle 5'er yıl hapse mahkum etti.
Sanıkların üzerine atılı suçun terör kapsamında olmasını da dikkate alarak cezayı önce 6 yıl 3 aya çıkaran heyet, sanıklar Yılmaz ve Ahi'nin duruşmalardaki tutum ve davranışlarını lehe neden sayarak, verilen cezayı 5 yıl 2 ay 15'er güne düşürülmesine hükmetti.
Davanın geçmişi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, sanık Bekir Mustafa Yılmaz'ın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ''FETÖ Çatı'' soruşturmasında ismi geçen Kudret Ünal, Abdülkadir Aksoy, Süleyman Tiftik, Rıdvan Akovalı ile bu dosyanın sanığı avukat Atilla Tarık Çilekçi ile irtibatlı olduğu belirtilmişti.
Sanık Yılmaz'ın, MİT tırlarının durdurulması olayında kilit rol oynayan ve hakkında dava açılan eski Tümgeneral Hamza Celepoğlu'nun avukatlığını yapan ve Ankara'da "abilik" yaptığı belirtilen Sönmez Ahi'nin ortağı olduğu vurgulanan iddianamede, MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin görüntüleri Cumhuriyet gazetesinde haber olarak geçen Can Dündar'ın, ilan vermesine rağmen uzun süre satamadığı gayrimenkulünü diğer sanık Sönmez Ahi ile beraber aldıkları öne sürülmüştü.
İddianamede Sönmez Ahi'nin, Bank Asya'da hesabının bulunduğu, örgütle bağlantılı kişilerle ilişkisi olduğu, bacanaklık ilişkisi bulunan sanık Atilla Tarık Çilekçi'nin İstanbul'da, kendisinin Ankara'da faaliyet göstererek koordinasyonu sağladığı anlatılmıştı.
Hakkında yakalama kararı bulunan sanık avukat Faruk Öksüz'ün "avukat abi" olduğu, Sönmez Ahi ile ilgisi bulunduğu, örgütün toplantı ve dernek faaliyetlerine katıldığı belirtiliyor. Kapatılan TUSKON'un avukatı da olduğu aktarılan iddianamede, sanığın örgütle ilgisi bulunduğu değerlendirilen şirketin ortağı ve ByLock kullanıcısı olduğu kaydedilmişti.
Sanık avukat Atilla Tarık Çilekçi'nin, FETÖ şüphelisi meslekten ihraç edilen hakim savcılarla irtibatlı olduğu anlatılarak, ByLock kullandığı belirtilmişti. İddianamede, 4 sanığın "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.