Can Dündar'dan duyarlı uyarı!
Abone olDaha önceki ölümlerden hiç mi ders alınmadı? Bu yazı devleti uyarmak, 'Ağır vebal altında kalırsınız' demek için yazılmıştır.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink,
kendinden önceki 61 gazeteci cinayetinin ardından Türkiye
Cumhuriyeti'nde suikast sonucu öldürülen 62. gazeteci
oldu.
Gazeteci-yazar Can Dündar, bugünkü yazısında geliyorum diyen bir
tehlikeyi yazdı. ''63. kurban'' Prof. Dr. Baskın Oran olmaması için
devlet büyüklerini bakın nasıl uyardı.
HİÇ Mİ DERS ALMADINIZ!
Bu, bir uyarı yazısıdır! "Geliyorum" diyen bir tehlikeyi haykırmak, Hrant Dink'teki gafletin tekrarlanmaması için devleti uyarmak, "Ağır vebal altında kalırsınız" demek için yazılmıştır.
Prof. Dr. Baskın Oran benim hocam. Ders aldığım, sıkça danışıp
tartıştığım, ailece görüştüğüm bir aydın. Geçen gün ziyaretine
gittik. Anlattı yaşadıklarını. Bir süredir yoğun ölüm tehditleri
alıyor Baskın Hoca. "Ergenekon tutuklanmaları başlayınca
kesilmişti. Ergenekon sulanınca yeniden başladı" diyor.
Herkes tehdit alabilir. Önemli olan tehdit karşısında devletin ne
yaptığı. Bakın ne yapmış devlet:
HRANT'TAN SONRAKİ HEDEF BASKIN ORAN!
İlk tehdit 2008 Mayıs'ında gelmiş. Sonra giderek artmış. Agos'a gönderilen ilk mesajda "Hrant'tan sonraki hedefimiz Baskın Oran'dır" yazıyormuş. Suç duyurusu sonucu mesajın yollandığı internet kafe bulunmuş. Ve dosyanın uzun yolculuğu başlamış:
2 YILDA 2 BİN 784 KİLOMETRE!
Ankara savcısı "Kafe İstanbul'da" diye dosyayı
İstanbul'a postalamış. İstanbul'daki savcı, tehdidi gönderen kişi
Mersin'de yaşıyor diye dosyayı Adana'ya yollamış. Adana savcısı
tehditçinin bağlı olduğu örgütü Emniyet'e sormuş. Cevapta, örgütün
İHD Başkanı Akın Birdal'a yaptığı silahlı saldırı dahil 40 eylemi
sayılmış. Bunun üzerine savcı, Ağır Ceza'da dava açmış. Ama mahkeme
ilk celsede, tehdit mesajının ulaştığı yer İstanbul diye, dosyayı
İstanbul'a postalamış. İstanbul Ağır Ceza "İyi ama Baskın
Oran Ankara'da yaşıyor" diyerek dosyayı yeniden Ankara'ya
yollamış. Dosya böylece 2 yılda 2 bin 784 kilometre kat ettikten
sonra adresine ulaşabilmiş.
CEZASI MAKSİMUM 6 AY!
Tehditçi hâlâ serbestmiş. Sonrası daha da korkunç: Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, "Örgütün rumuzu kullanılmış, ama basit bir tehdit olabilir" diyerek dosyayı ağır cezadan, sulh cezaya indirmiş. Böylece verilecek muhtemel ceza da "maksimum 6 ay"a indirilmiş. O da "ertelenebilir"miş. Daha da fecisi, bütün bu süreçte ısrarla sorduğu halde Oran'a dosya hakkında hiçbir bilgi verilmemiş. Yazışmalar, duruşmalar hep gıyabında yapılmış. Eldeki bilgileri de avukatının çabasıyla edinebilmiş.
EMNİYETTEKİ POLİSTEN TEHDİT!
"Peki hiç saptanan, yargılanan olmadı mı" diye sordum. "Oldu tabii" dedi Hoca. Bir tehdit mesajının, Emniyet Organize Suçlar'daki bir polisin adresinden yollandığı saptanmış. Ama bu tür durumlarda dosya bilirkişiye yollanıyormuş; o da genellikle "Herkes bir başkasının hattına girerek mail gönderebilir" diye rapor veriyormuş. Dosya kapanıyormuş.
RAHATLIĞA BAKAR MISINIZ?
"Baskın Oran'ı öldüreceğim" diyen bir mail,
Bolu'dan Ankara Emniyeti'ne yollanmış. (Rahatlığa bakar mısınız?)
Polis adamı yakalamış. İfadesinde "Evet,
öldüreceğim" demiş. Bolu'da dava açılmış. Adam mahkemeye
bile gitmemiş. Bolu Sulh Ceza'nın kararı: "Sanığın
mahkemedeki iyi hali ve saygılı tutumu dikkate alınarak 5 ay
hapsine... Kişilik özellikleri ve bir daha suç işlemeyeceği kanaati
nedeniyle de hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına..."
"Türk yargısı böyle işlemeye devam ederse memleketin hali dumandır" diyor Baskın Hoca. Dua edelim de tetikçiler biraz ağırdan alıp şu yargı reformu ile "demokratik yeni anayasa"yı görmemize izin versinler.