Can Dündar bileti kesti
Abone olHükümete karşı topyekün bir kuşatma harekatı başladı. Bunlardan birisi de Can Dündar.
Milliyet yazarı Can Dündar hükümeti yerden yere vurdu. Dündar'a
göre saldırı Saldırının provokasyon kuşkusunun ağır basmasına
rağmen Dündar, Erdoğan'ın laiklik ve türban ile ilgili sözlerini
unutmadı.
Yazı: Can Dündar
Kaynak:
-Danıştay saldırısı provokasyon olabilir mi?
Olabilir.
Bundan kuşkulanmak için tüm veriler mevcut...
Saldırganın önce Cumhuriyet'i bombalayıp sonra Danıştay'ı
kurşunlaması... Arabasında, hedef gösteren gazeteleri "unutması"...
Tam Köşk kavgası başlamak üzereyken iki eylemle ülkedeki havayı
bulandırması...
Bunlar komplo teorisyenlerine koz veren işaretler.
* * *
Peki hükümeti devirmeye ve laik kitleleri ayaklandırmaya yönelik
bir komplo, ihtimal dahilindeyse neden "Katil Erdoğan" sloganı
atıldı cenazede?..
"Beyni yıkanmış kitleler oyuna geldi"ğinden mi?
Hayır!
Bu durumu bizzat Başbakan hazırladı.
Gelin saldırıdan önceki günlerde Erdoğan'ın üslubunu hatırlayalım
ve "Saldırganlığa zemin hazırlamamak için bir Başbakan nasıl
konuşmamalı" konulu dersi alalım:
* * *
Erdoğan, Danıştay'ın türban kararından sonra "Bunlar bu gidişle
evin içine de karışacaklar" demiş ve Danıştay üyelerine şöyle hitap
etmişti:
"Efendi! Bu senin işin değil, Diyanet'in işi..."
Danıştay seçimi öncesi ise şu açıklamayı yaptı:
"Yasamada, yürütmede bazı adımları atarız ama yargıdaki adımı bizim
atmamız mümkün değil. Açık konuşuyorum, Danıştay'da birçok engelle
karşı karşıyayız. Maalesef burada tıkanıp kalıyoruz. Bürokratik
oligarşiyle uğraşıyoruz."
Saldırıdan önceki hafta, 9 Mayıs'ta Meclis'te yaptığı konuşmada
muhalefeti eleştirirken "Siz ne derseniz deyin bu kervan yürüyor"
dedi.
Bu, "İt ürür, kervan yürür"e atıftı.
Kervan yürüdü, ama gerçekten "it" de ürüdü.
* * *
Bu konuşmadan 2 gün sonra Danıştay'a gitti Başbakan.
Başkan Sumru Çörtoğlu'nun konuşmasını dinledi.
"Danıştay'ın kimi kararlarına karşı duyulan memnuniyetsizlik
eleştiri sınırlarını aşmış, karara katılan üyelerin bilgi ve
fotoğraflarına yer verilerek hedef göstermeye dönüşmüştür"
cümlesini işitti.
Çıkışta şu açıklamaysı yaptı:
"Bu açıklamaları hep dinliyoruz. Bugün bir yenisini yine dinledik.
Birbirinden farklı şeyler değil. Ülkenin yarınlarını bu
açıklamalarla değerlendirecek değiliz."
Oysa değerlendirse, ülkenin yarınlarını değiştirebilirdi.
Çünkü Çörtoğlu'nun neredeyse haber verdiği saldırıya sadece 6 gün
kalmıştı.
* * *
İşin kötüsü, saldırıdan sonra da krizi çok kötü yönetti
Başbakan...
"Üzüntü duydum, olay kısa zamanda çözülecek" gibi birkaç beylik
cümleyle tepki verdi.
Sonra da Ankara'yı bu halde bırakıp Antalya'ya partisinin kavşak
açılış şölenine gitti.
Kaynayan kazanda "Katil Hükümet" sloganlarını göğüslemeyi,
bakanlarına bıraktı.
* * *
Erdoğan saldırı öncesi ve sonrası böyle tavır almışken, olaya
"provokasyon" deyip çıkamayız.
"İyi de bu provokasyona kim zemin hazırladı? Kim provokatörün
ekmeğine yağ sürdü? Provokasyonu eylemden sonra kim sürdürdü?" diye
sorarlar adama...
Bence Danıştay saldırısı hükümet için sonun başlangıcı oldu.
Ve kadere bakın ki, "Minareler süngümüz / Müminler askerimiz"
şiirinden mahkûm olan Başbakan, kendine "Allah'ın askeri" diyen
birinin eylemiyle vuruldu.