Can Ataklı'dan müthiş itiraf
Abone olCan Ataklı, Star'daki o meşhur logoyu şöyle anlattı: "Evet o dönemde Cumhuriyet'i kullandık..
Cem Uzan’la birlikte karşı çıkan ve son operasyonla Star Medya Grub Başkanlığı’ndan alınan Can Ataklı Vakit’e çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Cem Uzan’ı savunma tarzıyla Uzanlar’a yapılan operasyonun içinde yer alan Can Ataklı, cumhuriyet ve laikliği “politik bir slogan” olarak kullandıklarını itiraf ediyor. Kemal ve Hakan Uzan’ın mecburiyetten kaçtığını öne süren Can Ataklı’nın söylediği önemli konulardan biri de Fatih Çekirge’nin Cem Uzan’a “hükümete karşı askerden destek aldım” mesajını ilettiğini açıklaması oldu.
- Sayın Ataklı, Sabah gazetesinden baskılara boyun eğmediğini açıklayarak ayrılan Can Ataklı bugün Star gazetesinde Cem Uzan’ı en çok savunan isim olarak ön plana çıkıyor. Bir dönem baskılara itiraz ederek ayrılan gazeteci Ataklı, neden şimdi Uzan’a angaje olmuş bir gazeteci havası veriyor?
- 28 Şubat’taki tavrımla bugünkü tavrım arasında hiçbir fark yok. Aynı şekilde anti-demokratik baskılara, hukuk dışı uygulamalara karşı çıkıyorum. 28 Şubat’ta da buna karşı çıktım, şimdi de karşı çıkıyorum. O dönemde şu anda iktidarda olan siyasi partinin yanında olduğumu zannediyorlardı. Şimdi ise bu siyasi partiye karşı olarak algılanılıyorum; tezatmış gibi görünen durum bundan kaynaklanıyor. Sabah gazetesinden ayrılırken, bazı yöneticilerin siyasi ticari ilişkilerini eleştirerek ayrılmıştım. Uzan’ın çevresinde de siyasi-ticari ilişkilerde olanlar olabilir, onun için sanki o gün karşı çıktığımı savunuyor gibi gözüküyorum. Ama özümde hiçbir şey değişmedi.
İKİSİ DE BANKA BATIRDI
- Her ikisi de banka batıran patronların medya organı, aralarındaki fark ne?
- Evet iki tarafta banka batırdı. Sabah gazetesi, bir gazeteci aileydi, Sabah’ı 1985 yılında hep birlikte omuzladık, 1990 yılların sonuna kadar da gazeteci ve televizyoncu olarak mücadele verdik. Daha sonra Dinç Bilgin’i bir şekilde banka almaya zorladılar. O zaman bankalı olmaya karşıydım. Şimdi de bankalı olmayı savunmuyorum.
- Uzan Grubu adına hükümet üyeleriyle görüşmek bir savunma değil mi?
- Uzan Grubu adına görüştüm, çünkü benim bir avantajım vardı. Pek çok insanı tanıyan ve itibarı olan bir gazeteciyim. Bir ilişki kurmak gerekiyor, ortada bir borç ve hukuksal bir durum var. Bunun bir şekilde hükümet yetkilileriyle görüşülmesi lazım. Ayrıca ben yayının başında olan bir kişi olarak da bunu bir anlamda görev bildim. Sadece benim bulunduğum binada 3 bin 600 kişi çalışıyor.
TEKLİF GÖTÜRMEDİM
- Bir gazetecinin patronunun borçlarını hükümet yetkilileriyle, arabulucu gibi görüşmesi ne kadar doğru?
- Arabulucu gibi görüşmedim. Ben iş takip etmedim. Cem Uzan adına ‘şu olursa bu olur’ diyerek bir teklif götürmedim. Bunun tanıkları Başbakan Tayyip Erdoğan’dır, Maliye Bakanı’dır, Adalet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’dir. Hiçbirine teknik olarak “şu borç böyle ödenir” diye bir şey söylemedim. Ben sadece “Bu grubun başındaki bir insan olarak arkadaşlarımı düşünmek zorundayım. Burada bir sorun varsa Cem Uzan aile adına görüşmeye hazır” dedim. Nitekim Cem Uzan iki kez görüşme yaptı. Bu görüşmelerden birine ısrarla beni istedi. Birinde de görüşmeye katılmadım.
- Neden ısrarla sizi istedi?
- Orada tanık sıfatıyla yer aldım. Yani yarın bir gün “Cem Uzan şunu dedi” denmesin diyerek orada yer almamı istemişti. En son görüşmem de Cem Uzan’ın “elim havada kaldı” sözlerinden sonra oldu. Cem Uzan’ın bu sözlerinden sonra Başbakan Erdoğan’ı aradım. O da kendisinin Maliye Bakanı’nı görevlendirdiğini ve onunla görüşmem gerektiğini söyledi. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’la telefonla görüştüm ve “Cem Uzan devlete hiçbir para ödetmeden borçları ödemek için bir planı olduğunu söylüyor, görüşebilir misiniz? Ben bunun ne olduğumu bilmiyorum” dedim. Maliye Bakanı da önce “sizinle bir görüşelim” dedi. Bu görüşme Ankara’da yapıldı.
UNAKITAN ÖNCE PARA DEDİ
- Ne konuştunuz?
- Bakanla ilginç bir görüşmemiz oldu. Bana “Ne istiyor” dedi, “Bilmiyorum” dedim. “Yine ÇEAŞ ve Kepez verin diyecek” dedi, ben de “Tahmin ediyorum, o şartlar vardır ama hiç ödetmeyeceğim dediğine göre başka bir formülü de vardır’ dedim. Bunun üzerine Maliye Bakanı “Yok öyle şey. Önce 1-2 milyar doları masanın üzerine koyacak, para gelmeden anlaşma olmaz” dedi. Kısacası görüşmeleri bir gazeteci olarak değil, yayın grubu başkanı olarak gerçekleştirdim.
- Borçlar sizin yönetici olduğunuz medya grubundan kaynaklanmıyor ki, neden siz görüşüyorsunuz?
- Patronum şu anda Türkiye’de değil, kaçak durumuna düşürüldü. Böyle bir sıfatım olmamasına rağmen patron vekili sıfatını kendime biçerek Uzanlar’ı değil, medyayı korumak amacıyla bu görüşmeleri yaptım. Bu insanlar hükümetle anlaşmadığı sürece medya grub başkanı olarak bana da hayat yok. Tekrar söylüyorum, pazarlık yapmadım. Tek mesajım “Cem Uzan aile adına masaya oturmak istiyor” oldu.
TELEFONLARA ÇIKMIYORLAR
- Bunu Cem Uzan’ın direkt söylemesi daha doğru olmaz mıydı?
- Cem Uzan’ın telefonlarına çıkmıyorlar ki, Cem Uzan adına randevu aldım. Siz de gazetecisiniz, herhangi bir vergi müdüründen, muhasebe müdürünüzden daha rahat randevu alırsınız. Israrla söylüyorum, yönetimde olduğum dönem içinde, bu grup hukuksal olarak savunulmuştur. Bunun dışında tek satır yazıma veya beyanıma rastlayamazsınız.
- Ana haber bültenleri tamamen Uzan bülteni gibi değil miydi?
- Hayır değildi, hangisi mesela.
- Genç Parti mitinglerinin saatlerce verildiği de mi gerçek dışı?
- 6 dakikayı geçen Uzan haberi yok. Basın olarak haksızlık yapıyorsunuz. Ben gelmeden önce Uzan mitinglerinin haberleri 17 dakika sürüyordu. RTÜK tarafından verilen kapatmalar da “Uzan Bülteni” olduğu için değil, Başbakan Erdoğan’ı eleştirdiğimiz içindir. Mart 2003’te Star TV’nin Genel Yayın Yönetmeni oldum. Eylül ayında da tüm grubun başına geçtim. Mart’tan itibaren sorumluyum. Şunu iddia ediyorum, Can Ataklı’nın yönetimi sırasında Star Haber hiç kimsenin peşine kamera takmadı.
Politik çıkış yapmışlar!
- Genç Parti’den İstanbul Büyükşehir Belediye adalığınız da gündemde. Neden aday olmak istiyorsunuz?
- Cem Uzan yüzde 10’u geçen bir partinin lideri olursa, bugünkü şartlar değişir. Toplumda bir saygınlığım olduğunu düşünüyorum. Adaylığımla Genç Parti yüzde 10’u geçer mi diye düşündüm.
- Adaylığı bile Cem Uzan için düşünüyorsunuz.
- Evet, adaylığı belediye başkanı olmak için istemiyorum. Cem Uzan benim sayemde yüzde 10’u geçer mi diye düşünüyorum. Benim sayemde yüzde 10’u geçerse Uzan politik bir figür olur ve bazı baskılar azalır. Bunun ayıp bir tarafı yok.
- Star’da yaptığınız eylemde “cumhuriyet”i kullandınız, Genç Parti de “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganını kullanıyor. Cem Uzan bitince Türkiye’de laiklik bitecek cumhuriyet kaleleri mi yıkılacak?
- Hayır ama; Türkiye’nin temel ilkelerini bozmak isteyen bir iktidar var.
- İktidarda AK Parti yerine CHP olsaydı bu sloganları kullanır mıydınız?
- O zaman başka bir slogan kullanırdık.
- Laiklik ve cumhuriyetin kullanılması sizi rahatsız etmiyor mu?
- Rahatsız etmiyor, çünkü ben böyleyim. Cem Uzan’a yönelik baskıları yapan AKP iktidarına bu gözle baktığım için rahatsız olmuyorum. Halkın da önemli bir bölümü böyle bir endişeyi taşıyor. AKP’nin oyu yüzde 35 ve halkın yüzde 65’i iktidarın karşısında veya arkasında değil. AKP’ye yönelik endişelerin başında cumhuriyetin temel ilkelerini yıkmak istediği veya laiklikle ilgili endişeler var. Bu tepkileri ve duyarlılığı bildiğim için de “bu iktidar cumhuriyetin temel ilkelerini yıkmak istiyor” diyorum.
- Hükümet, Cem Uzan veya Star gazetesini laikliği yıkmak için mi “linç” ediyor?
- Bunun karşılığı o değil. Bu politik mücadeleyse ben de politik çıkış yapıyorum. Bu politik çıkıştır, ideolojik çıkış değil. Slogan buluyorum ve kullanıyorum. RTÜK‘le başladı baskılar. Tayyip Erdoğan’ı eleştirdiğimiz için hemen kapatılıyorsunuz, biz de farklı bir slogan bulduk. Cumhuriyet bir kavram. 12 Eylül geldi, “Atatürkçülük” dedi. 28 Şubat’da “laiklik” kullanıldı, ben de cumhuriyeti kullanıyorum. Cumhuriyetin içinde tabiiki “laiklik” de var.