Kitabı çakma
Kitap kapağı da çakma...
Senaryosu çakma,
Vizyondaki filmi çakma,
Dizisi de çakma...
Milletvekilinin kullandığı çanta bile
çakma...
O kadar çakma "eser!" içinde Çamlıca'ya yapılacak cami
çakma olmuş çok mu?
Bu kadar zengin kültüre sahip olup, yeni bir şey üretemeden
çakmalıklara sığınan başka bir millet var mıdır? Bilemiyorum.
Televizyonlarda izlediğimiz her 10 diziden neredeyse
8'i ya romanlardan devşirme ya da klasikleşen filmlerin dizi
versiyonu...
Ama biz hala ayılıp bayılarak izliyoruz ki reytingler öyle
diyor.
Dünyaca ünlü yazarlarımızın "en çok satanlar"
listesindeki kitabının bir gün ç"alıntı" olduğunu
öğreniyoruz.
Ama değişen hiç bir şey olmadığını görüyoruz...
Şu an neredeyse hasılatta sıralamaya girecek bir
filmin yine ç"alıntı" olduğu ortaya çıkıyor.
Bilet satışları ise gırla gidiyor...
"Cami de cami" diye tutturan bir iktidar partisinin,
eşsiz bir şehre yani "İstanbul"a yapacağı camiye
bakıyorsun...
Bakıyorsun...
Bakıyorsun...
Kalıyorsun...
Siz de orda şaşkınlıktan kilitlenip kaldıysanız benim gibi
bir müddet daha bakmaya devam edebilirsiniz.
Bakma eyleminin hakkını vererek geçtiğinizde "Ulan bu
Sultanahmet değil mi?" diyebilirsiniz.
Bildiniz... On puan...
Anaaa o da çakma!!!
Ne yani o kadar çakmaya ses çıkarmayan millet, caminin çakmasına mı
ses çıkaracak?
Biraz saz niyaz... Sonrası nasılsa unutur "hafızası balıktan çakma"
milletim...
Gerçekten bu eseri ortaya çıkarmak için üstün bir mimarlık
performansı gösterdikleri aşikar.
Bu projeyi birinci seçen jürinin ise camiye hayran
kalmaması işten bile değil.
Zira o camiye yüzyıllardır herkes
hayran...
Sırf başörtülü oldukları için o iki mimarın çizdikleri caminin
seçilmiş olması iddialarını teğet geçiyorum.
Zira AK Parti hükümetinde sanıldığı gibi başörtülüleri
kayırma, hele de iş mevzu bahisse pek olmaz. Tabi eş durumu
kontenjanından sınıf atlayanlar hariç.
Ama be kardeşim! Göz var izan var...
İlle de cami dikeceksen Çamlıca tepesine, ille de
iktidarının silinmeyecek mührünü vurmak istiyorsan, bari İstanbul'a
yakışır bir eser yaptır. Özgünlüğüyle dillere destan
olsun.
Hatta yüzyıllar sonra biri çıkıp, senin eserinin kopyasını
millete yutturmaya kalksın...
Tabi o zamana kadar İstanbul'da hala boş bir tepe,
arazi kalırsa....