Camiye galoşla girilir mi?
Abone olÇölaşan bu kez Diyanet Vakfı'nı eleştirdi. Çölaşan'a göre camilerde yeni bir uygulama başlatılmalı.
Çölaşan bu kez Diyanet Vakfı'nı eleştirdi. Çölaşan'a göre
camilerde yeni bir uygulama başlatılmalı.
Yazar : Emin Çölaşan
Kaynak: Hürriyet
-----------
Hüzünlü bir günün ardından
SEVGİLİ okuyucularım, kayınpederim Mahmut Tuğcu vefat etmişti. Cuma
günü cenazesini Ankara’da Kocatepe Camii’nden kaldırıp toprağa
verdik. İnsan böyle günlerde kendi günlük olağan dünyasının dışına
çıkıp değişik ortamları yaşıyor.
Kayınpederim emekli subaydı. Cenazesini Merkez Komutanlığı
kaldırdı. Asker cenazelerinde tanık olurdum da, ayrıntısını
bilemezdim.
Böylesine bir düzeni, hiçbir şeyi en ufak bir biçimde aksamayan bir
olayı insan ancak kutlayabilir. Her şey ve bütün ayrıntılar her
açıdan ve inceden inceye hesaplanmış. Cenazenin yıkanmasından
kabristana götürülmesine kadar geçen aşamayı burada uzun uzun
anlatmayacağım.
Bu düzeni kuran ve yaslı cenaze sahiplerine en küçük ayrıntıyı bile
düşündürmeyen, küçücük bir aksama bile yaratmayan askerleri
gerçekten kutlamak gerekiyor.
Bu olaya ilk kez içinde yaşayarak tanık oldum. Bunları o yüzden
yazıyorum.
* * *
Kocatepe, Türkiye’nin en büyük camisi. İçerisi 25 bin kişi alıyor.
Ancak caminin, namaza gelen cemaatin, cenaze sahiplerinin çok büyük
sorunları var. Kocatepe’nin temeli l967 yılında atıldı, l987’de
ibadete açıldı. Caminin tam 34 yıllık imamı İsmail Coşar’la önceki
gün dua sonrasında konuşma fırsatı buldum. İlginç şeyler
söylüyordu:
"Camiye caddeden yaklaşık 50 basamak merdivenle çıkılıp iniliyor.
Bir özürlü girişi yok. Özürlüler ve yaşlılar elle ve bazen sırtta
taşınıyor.
Her gün birkaç cenaze kaldırıyoruz. Tabutlar da aynı ilkel yöntemle
merdivenlerden taşınıyor. Merdivenlerde tabut taşıyan insanların,
hatta tabutların yere düştüğü oluyor. Manzarayı düşünün.
Dahası var. İçeride bir yangın olsa itfaiye giremez. Cemaatten veya
cenazeye gelenlerden hastalanan oluyor, avluya ambulans giremiyor.
Cenaze araçları da merdivenler nedeniyle musalla taşına
yaklaşamıyor.
Caminin çevresi tinerci dolu. Büyükşehir Belediyesi tarafından
yaptırılan nikáh salonunun girişi ve arka tarafında tinerciler
barınıyor, cemaati ve halkı rahatsız ediyorlar. Bunları gören yok.
Abdest yerlerinde cepçiler, yankesiciler para çalıyor. Ayakkabı
hırsızları kol geziyor. Çiçek mafyası cenaze sahiplerinden zorla
para alıyor. Bunlarla bizim uğraşma gücümüz yok.
Avlunun bütün betonu bozuldu, yıkık dökük oldu. Çöp kutuları ve
oturma bankları çürüdü. Kutuların dibi delik. Caminin tuvaletleri
çok eskidi, kokudan geçilmiyor. Halılar da çok kirlenmişti,
kokuyordu. Şimdi onları değiştiriyoruz."
Konuşmanın bu aşamasında İsmail Coşar Hoca’ya sordum:
"Camilere galoşla girilmesinde dinimiz açısından bir sakınca var
mıdır?"
"Yoktur. Tam tersine çok iyi olur. Ancak temizliği simgeleyen renk
olduğu için galoşların beyaz olması iyi olur. Rengarenk galoşlar
cemaatin gözünü alır. Ayakkabı olmaz ama çorabın üzerine galoş
giyilebilir. Böylece camilere ilk girişte hissedilen ayak kokusunu
gidermiş, en başta halıların temizliğini sağlamış oluruz ve
sağlıklı bir ortam yaratırız."
Diyanet Vakfı, Türkiye’nin en paralı kuruluşu. Yüzlerce trilyonu
var. Ülkemizin en büyük camisinde bu sorunlara niçin eğilmiyor?
Bunları niçin çözmüyor? O merdivenlerin yanına niçin özürlü girişi,
elektrikli merdiven, itfaiye, ambulans ve cenaze araçlarının
girebileceği bir bölüm yaptırmıyor?
Unutmayalım, Kocatepe’de bu sıkıntıları her gün binlerce insanımız
yaşıyor ve caminin 34 yıllık imamı bunları açıkça dile
getiriyor.
Başka camilerimizin görevlileriyle de konuşsak, mutlaka pek çok
sorunu onlar da dile getirecek. En basit olanına bir kez daha
değineyim:
Şu galoş konusunu birileri çözemez mi? Hem camilerimizin temiz
kalmasını sağlayıp hem de mabetlere hiç yakışmayan ayak kokusunu
gideremez mi?
Dikkat ediniz, olayda sorun para değil. Yüzlerce trilyon kasalarda
duruyor da, ilgilenecek ve iş bitirecek bir makam gerekiyor.
Hürriyet