1. Asansörde kilo komiklikleri Çok kişi alan ve her katta durduğu için uzun bir maceraya dönen işyeri asansörlerinde bazı komiklikler lütfen artık yasaklansın. Sonradan binen ‘Beni taşır mı?’ diye sormasın, ‘Gel sen kaç kilosun ki, tüysiklet’ deyip daracık yerde koca koca kahkahalar atmasın. Asansörde kilo polemiği istemiyoruz. 2. Tepede dikilenler Sessizce gelir ensenize dikilirler. Muhabbet etmek isteseniz uzatmazlar, sırtınızda bir gölge gibi durup bilgisayar ekranınıza bakarlar. Mail’lerimi mi merak ettin? Çalışıyor muyum diye mi bakıyorsun? Çok mu sıkıldın? Derdin ne arkadaşım? 3. Cep telefonunu masada bırakanlar Adı üzerinde ‘cep telefonu’; cepte durması lazım. Ama bazı iş arkadaşlarımız masasının üzerinde bırakıp yemeğe, tuvalete, çaya, kahveye gitmeyi pek sever. Sesten bunalıp açmaya kalksanız, ‘Buyrun bilmem kimin telefonu…’ başlıklı tiyatro başlar. 4. Habire ‘Hadi bir kahve içelim’ diyenler Bu arkadaşlar ya işini erkenden bitiren tezcanlılardır ya da kaytarmanın yolunu bulmuş aylaklar… Tam işinizin ortasında, ‘Hadi bir kahve içelim’ diye tutturur, ‘Şu ara zor’ dediğinizde alınırlar. Günde üç defa olunca, yıpratır. 5. Yüksek sesle müzik dinleyenler Çalışırken müzik iyidir ama bildiğiniz gibi insan evladı cins cins. Birinin hoşlandığı müzikten öbürü hazzetmiyor, birine kısık sesli gelen öbürünün dikkatini dağıtıyor. Aphex Twin’le Ferdi Tayfur’un ayrı köşelerden çaldığı bir ofise de tımarhane diyoruz. 6. Topuklu ayakkabı zulmü Yakışana güzel oluyor, beceren çok da şahane yürüyor. Ama bu topuklu ayakkabıda asıl mesele, yer karolarında çıkardığı o sinir bozucu takırtı. Kafayı bir kere bu seslere taktınız mı, tozuttunuz demektir. Çünkü bir günde topuklu giyen kadın sayısı hiç de o kadar az olmuyor. 7. Oksijen istiyoruz Bütün kötülüklerin anası nedir? Oksijensizlik. Ofis binaları genelde camları açılmayan plaza binalarıdır Ciğere çekilen şey, bir aletin pompaladığı oksijen olur böylece. Bazı günler bu miktarın azaldığını hissedersiniz. İşte o depresyon sandıklarınız var ya, bazıları tamamen bu yüzden! 8. Tuvalet sırası Ne kadar janjanlı bir bina olursa olsun, mutlaka tuvalette sıra bekleyeceğiniz günler olacaktır. Bu özellikle kadınlar tuvaleti için bir sorun gibi dursa da, gazetesiyle kapanan erkeklerin dışarıdakilere çektirdiklerini de unutmayalım. 9. Neredesin hijyen? Sonuçta sokakta umumi bir tuvalette değiliz. Giren çıkan insan sayısı da belli gibi. Sene 2011, tuvalette deliği tutturamayanlar, klozete çıkanlar, sifonu çekmek yerine tuvalet kağıdıyla kamuflaja girişenler hâlâ çıkabiliyor ne yazık ki. 10. Tertipsizler Gazeteleri atmaz, onu bunu saklarlar. Bazıları aile fotoğraflarıyla, bazıları incik boncuk ve hayvancıkla masayı doldurur. Paylaşılan bir masadan söz ediyorsak yandakilere saldırı kaçınılmazdır. Sadece bakmak bile etraftakiler için yorucu olabilir. 11. Yüksek sesle konuşanlar Bazı insanların sesi doğuştan daha gür, kabul. Ama asıl mesele bilerek ve isteyerek yanındaki arkadaşıyla yüksek sesle konuşanlar. Bir de her telefon konuşmasını bu şekilde bize dinletenler vardır. En azından her şeyini öğrenmeyelim diye fısıldar insan. 12. Boynumuzdaki tasmalar Artık girerken parmak izi, göz irisi okuyan binalar da var, fakat plaza dünyasında genel yöntem boyun kartları. Bu hem kimlik yerine geçer hem de çeşitli kapıları zortlatarak aşmanızı sağlar. Bazı işyerlerinde bu kartları gün boyu boynunuzda taşımak mecburidir. Kaybolmanızdan korkarlar. 13. Sürekli başarılarından bahsedenler En fazla satışı o yapmıştır, en iyi grafik ondadır, en iyi haber onun imzasıyla çıkmıştır. Sürekli kendi başarılarını gözünüze sokmaya çalışan egosu pompalı arkadaşlar… Çekilmiyorsunuz. 14. Ortak kullanılan alet edevatı yok edenler Makas olur, fotokopi makinesi olur, ortak kitaplar, gazeteler olur. Bazı ofis insanları bu tür ortak gereçleri hor kullanmayı sever, hatta sorumsuzca kaybeden model vardır. Bir de üzerine umrunda değilse, sinir katsayısı artar. 15. Kulaklıkla kendini kapatanlar Tamam müziğine bizi maruz bırakmıyor ama kulaklığını takıp dış dünyayla ilişkisini kesen iş arkadaşı da potansiyel meseledir. Telefonu çalar duymaz, cep telefonunu kısmamıştır. Bir de arkadan biri seslenir, kaş-göz ve el-kol işaretleriyle uyarmak yakındakilere düşer. 16. Yardım mefhumunu bilmeyenler Zorda kalana asla yardım etmeyen, oradaki varlığını sadece kendi işini bitirmek üzerine kuranlar vardır. Hoşlanılmaz. Garip ama yardım teklif edince kabul etmeyip illa kendi başına çözeceğini söyleyen de aynı derecede antipatiktir. 17. Oda için savaşanlar Açık ofis falan takmayıp büyük oda olsun, içinde televizyon, televizyonu da tüpsüz olsun diye canını dişine takanlar… Farkında mısınız iş arkadaşlarınız size gıcık oluyor. 18. Aşağıdakiler-yukarıdakiler Kendisini nimetten sanıp binada temizlik işçilerini, çayçıları, ofisboyları aşağılayan bir model vardır. Kendisi üst sınıftır, diğerlerine ‘sen’ diye hitap etmekten çekinmez hatta emir kipiyle konuşur. 19. Ofisi lise koridoruna çevirenler Hep kakara kikiri, hep eğlence, hep muhabbet, hep bir laf sokma, komiklik yapma hali… Tamam, sürekli suratsız bir biçimde oturmamız şart değil ama işyerini yatılı okula çevirenler de can sıkabiliyor. 20. Her gün istifadan söz edenler Az evvelki ergen modelin tersi bu da… Hep depresyon, hep şikayet, hep bir söylenme hali… Her gün istifadan söz edenler, emekliliğini hesaplayanlar. Tamam biz de bayılmıyoruz ama bu ruh haliyle de ömür geçmiyor. 21. Ultra düzenliler Kendi masalarının düzenini sağlamak için bütün gün faaliyetleri yetmezmiş gibi, bir de gelip sizin masanızı düzeltirler. Bütün ofis, bütün plaza, bütün dünya temiz ve düzenli olsun arzusundadırlar. 22. Sabah sosyalliğinde sorunlu modeller Bazılarında sabah coşkusu bol miktarda bulunur. Daha afyon patlamadan sohbet etmek, gülüşmek falan ister. Sabah insanı olmayan karşı taraf için eziyete dönebilir. Diğer tarafta selam sabah bilmeyen bir model vardır. Sıfır sosyallik de ayrıca çekilmez. Yüz yüze bakıyoruz yahu. 23. Susmayan telefonlar Ofis hayatında en katlanılamayan ses, ayın anda çalan ve senkronize olarak altı dakika boyunca susmayan masa telefonlarıdır. Sabahları herkesin tam gelmediği saatlerde işkenceye dönüşür. Açmaya haliniz yoktur, bu sese katlanmaya hiç… 24. Ofiste kokulu yemek yiyenler Çalışırken atıştırmak zevklidir. Ama pencereleri açılmayan bir ortama dışarıdan adana, urfa falan söylediğinizde etrafınızdakilerle külahları değişme ihtimaliniz vardır. Koku risklidir. 25. İş hayatına âşık olanlar İşine bayılanlar, mesleğini sevenler, ofis dışında hiçbir hayatı olmayıp hayattaki varlığını kariyeriyle ölçenler, üstünün gözüne girmeye çalışanlar, gözünü hırs bürümüşler…