Çalışanların farkında olmadığı büyük tehlike
Abone olUzm. Dr. İbrahim Ocak, meslek hastalıklarına karşı çalışanları uyardı
Bursa Prof. Dr. Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi Başhekimi ve Birlik İş Güvenliği Genel Sekreteri Göğüs Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. İbrahim Ocak, çalışanın solunum yolu ile vücuduna giren zararlı maddelerin akciğer dışında da bir çok organa zararlı olabildiğini söyledi.
Solunumsal civa maruziyeti karaciğer ve kemik iliğine hasar verebildiğine işaret eden Uzm. Dr. Ocak, çalışanların büyük bölümünün maruz kaldıkları tehlikeli maddeleri tanımadıklarını dile getirdi.
BU İŞLERİ YAPANLAR DİKKAT
Dr. İbrahim Ocak, "Aşırı ısı, gözü etkileyebilir. Akciğer sağlığına yönelik zararlıların başlıcası aşırı toz ve partiküllere maruziyet sonrası oluşabilen kronik tıkayıcı akciğer hastalığı, astım, pnömokonyoz, kanser, fibrotik akciğer hastalıkları gibi hastalıkla vardır.
Öncelikli olarak kaynaklı imalat, kimyasalların kullanıldığı ve her türlü tozun-partikülün olduğu çalışma ortamları en riskli bilinen yerler iken iş güvenliği açısından koruyucu önlemlerin alınması ile risk azaltılabilir. Malum, kot taşlamacılığı denilen kapalı alanlarda kum püskürtülerek kot ağartma yapılan işlerde çalışanların hastalığı: Silikozis. Kendilerinden ailelerinin ve toplumun beklentisi olan genç insanlardır bunlar. Üç, altı ay gibi kısa süre çalışanların bile kalıcı olarak sakatlık düzeyine varabilecek şekilde hastalanabiliyor." dedi.
MESLEK HASTALIKLARI
Meslek hastalığının mesleksel nedenlerin sonucu olduğunu anlatan Uzm. Dr. İbrahim Ocak, meslek hastalıklarının, sadece vücudun bütünlüğünde değil, ruh ve sinir sisteminde de arızalar meydana getirebildiğini kaydetti. Sürekli solunum sıkıntısı olan hastaların agresif olabileceğine işaret eden Okur şöyle devam etti:
"Nefes darlığı, stresin öteki adıdır. Ölüm kaygısı, korkusuyla birlikte olur. Bir solunum sistemi hastalığı olan "Pnömokonyozun" meslek hastalığı sayılabilmesi için, çalışanın havasında Pnömokonyoz yapacak yoğunluk ve nitelikte toz bulunan yeraltı ve yerüstü işyerlerinde toplam olarak en az 3 yıl çalışmış olması şarttır. Bu yasal olanıdır. Ancak hastalık maruziyetin yoğunluk ve süresi ile ilişkili olarak daha kısa sürede de oluşabilir. Hastalık iş değiştirildikten yıllar sonrasında da oluşabilir.
Bir hastalığın meslek hastalığı sayılabilmesi için, çalışılan işyerinde yapılan iş ile yakalanılan hastalık arasında uygun illiyet bağının bulunması, bir başka deyişle tutulduğu iddia edilen meslek hastalığını oluşturacak etmenlerin işyerinde bulunması, hastalık ile işin yürütüm şartları veya işyerinden kaynaklanan tekrarlanan bir sebep ile hastalık arasında bir bağ kurulması gerekmektedir. Bunlar sigorta bakış açısıdır."
Yeni düzenlemeleri ile iş yeri çalışan sağlığına daha da önem verilir hale gelindiğini belirten Uzm. Dr. İbrahim Ocak, yasalar ile zorlamaların gerektiğini; ancak hem işverende hem de çalışanlarda mesleki maruziyetler açısından farkındalık oluşturulması gerektiğini dile getirdi.
Hasta bireyin kendi iç dünyasında nefes sıkıntısına bağlı olarak fiziksel engeller ile beraber ruhsal sıkıntılarda yaşadığına dikkat çeken Okur, "Üretimden gelen gücünü kaybettiği gibi diğer aile bireylerine, topluma ve genel olarak devlete yük olur. Ülkenin üreteni olmak varken önlenebilir nedenlerle kronik olarak hasta olmak üzücüdür. Solunum ile başlayan hayatın basit önlemleri bile külfet sayan patron açgözlülüğü ile yada çalışanın tedbirsizliği nedeniyle oksijen tüpleri ve solunum cihazlar eşliğinde sürekli eziyete dönüşmesi kabul edilebilir değildir." diye konuştu.