Çalıkuşu sansüre kurban gitti!
Abone olSon günlerde ekranda yeniden hayat bulan Çalıkuşu romanının yeni basımlarının sansürlendiği ortaya çıktı.
Türk edebiyatının en önemli eserlerinden Reşat Nuri Güntekin'in
ünlü eseri Çalıkuşu'nun sansüre kurban gittiği anlaşıldı. Romandaki
sansürü, edebiyat araştırmacısı ve yazar N. Ahmet Özalp ortaya
çıkardı.
Özalp'in araştırmasına göre ilk baskısı Osmanlıca yapılan roman,
Latin harflerine çevrilirken 60 sayfası çıkartılmış. Özalp,
Çalıkuşu'nun Kurtuluş Savaşı yıllarında Vakit gazetesinde
yayımlandığı, 1922'de ise roman olarak kitaplaştığını belirtti.
Çalıkuşu 1928'e kadar dört baskı yaptı.
SEKÜLER BİR FERİDE
1928'de Arap harflerinden Latin harflerine geçildikten sonra roman
ilk defa 1935'te basıldı. Özalp'in iddiasına göre sansür bu baskıda
yapıldı. Özalp'e göre romanın yazıldığı Osmanlı döneminin tarihsel
ve sosyal koşullarını olumlu gösterecek her türlü olgu kitaptan
çıkarıldı. Dinî terim ve tabirlerin de ayıklandığını söyleyen
Özalp, "İdeolojik bir tercihle romanın oturduğu kültürel
zemin değiştirildi. Böylece seküler bir Feride ortaya
çıktı" dedi.
'ALLAH' KELİMESİ ÇIKTI
Çalıkuşu'nda sansüre uğrayan cümleler şöyle:
*"Yahu küçük hanım, şu kızı kandırıp Müslüman edelim... Sevaplı
iştir..." (1928 baskısı, sayfa 62)
*"Allah sana da, ona da Hak dininde can vermek nasip etsin." (1928
baskısı, sayfa 66)
* "Yaz kızım, yaz... Hem dinini seversen, benden de selam yaz..."
(1928 baskısı, sayfa 152.) "Hem dinini seversen" cümlesi
atılmış.
*"Gelir gelmez dua edersen daha makbule geçer" (1928 baskısı) sayfa
176) ise "Zeyni Baba'yı ziyaret edersen daha makbule geçer"
şeklinde değiştirilmiş.
Reşat Nuri yapmadı
Ahmet Özalp'e göre yapılan sansürle Çalıkuşu tutarsız bir metne
dönüşmüş. Olaylar çıkarılmış, ama romanın daha sonraki bölümlerinde
çıkarılan olaylara atıflar ve göndermeler yapılmış. Özalp bu
nedenlerden dolayı sansürün Reşat Nuri tarafından yapılmadığını
düşünüyor. İkinci baskıda 470 sayfa olan roman, 39'uncu baskıda 408
sayfaya düşmüş.
Çarşafa da taviz yok!
- "Nizamettin Efendi, artık bir daha İstanbul'a dönmemiş, altı sene
diyar diyar bütün Kürdistan'ı, Irak'ı, Arabistan'ı dolaşmıştı"
(1928 baskısı, sayfa 13) cümlesi sonraki baskılarda, "Artık bir
daha İstanbul'a dönememiş, Diyarbakır'dan Musul'a, Musul'dan
Hanıkın'a, oradan Bağdat'a, Kerbela'ya geçmiş" şeklinde
değiştirilmiş. Roman kahramanlarından Matmazel Orani çarşafı övdüğü
"Bu çarşafta garip hassalar var. Kadını yalnız daha güzel
göstermekle kalmıyor.. ona.. mahzun bir ciddiyet veriyor" İfadesi
de kitaptan çıkartılmış.