caIPERS gözünü Türkiye'ye dikti

CalPERS'in raporundan elde edilen bilgiye göre Türkiye, ''İzin verilmiş Gelişmekte olan Piyasalar Listesi''nde, yatırım yapılabilecek ülkeler listesi içinde yer alıyor. Raporda, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu ülkelerin, önemli gelişme kaydettikleri ve yatırım için aranan yüksek standartları karşılamaya hazır olduklarını gösterdikleri belirtiliyor. TÜRKİYE'NİN KARŞILADIĞI KRİTERLER... CalPERS'in raporunda, Türkiye'nin, yatırım için aranan kriterler olan ''Şeffaflık, siyasi istikrar, istihdam uygulamaları, piyasanın likidite durumu, çalkantılara karşı durumu, yasal sistemi, mali işlem maliyetleri, yatırımcının korunması'' gibi unsurları karşıladığı ifade ediliyor. Türkiye'nin, ''yatırım yeterliliği'' için gerekli notu sağladığı ve yatırım yapılma hakkını kazandığı kaydediliyor. Türkiye dışında, Arjantin, Brezilya, Şili, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Hindistan, İsrail, Ürdün, Malezya, Meksika, Peru, Filipinler, Polonya, Güney Afrika, Güney Kore, Sri Lanka, Tayland ve Tayvan da yatırım listesi içinde yer alıyor. CalPERS, Türkiye ve Arjantin'e, geçen yıl, bir yıllık ''çeki-düzen verme, iyileştirme'' süresi vermiş ve bu süreç sonunda, her iki ülkenin de yatırım yapılabilme kriterlerini yakaladıkları açıklanmıştı. İzlemeye alınıp da, iki yıllık süreç içinde, yatırım yapılabilme kriterlerini gerçekleştiremeyen ülkeler ise yatırım listesinden Çekiliyor. Öte yandan CalPERS'in danışmanlığını yapan danışmanlık şirketi Wilshire da, Türkiye'nin ekonomik olarak önemli bir ilerleme kaydettiği görüşünde bulunuyor. Wilshire, CalPERS ile birlikte, dünya genelinde 20 ülkede faaliyette bulunarak, 12.5 trilyon dolarlık bir portföyü yönetiyor. CALPERS'İN ÖNEMİ... Türkiye ile daha önce doğrudan ilgilenmemiş olan calPERS gibi büyük fonlar, kurumsal yatırımcı olarak kabul edildikleri için, yatırım girişiminde bulundukları borsaya hem istikrar hem de derinlik sağlıyorlar. Bu arada bir çok gelişmekte olan ülkenin peşinden koştuğu, büyük portföye sahip olan emeklilik ve benzeri fonlar, kredi notunun ''yatırım düzeyinde'' olmaması nedeniyle, Türkiye gibi ülkelerden doğrudan menkul kıymet alımı yerine, diğer aracı ülkeler ya da aracı kurumlar vasıtasıyla işlemde bulunuyorlar.