Okumamışlık ya da eğitim eksikliği mutlak anlamda cehalet demek
değildir.
Cehalet bilgi eksikliği demektir. Her şeyi bilmek mümkün
olmadığına göre her kes bir bakıma bilmediğinin cahilidir.
Kötü olan şey kişinin cehaletini marifet sayması, bilmediği
konuda, yanlışında ısrarcı olmasıdır.
En büyük erdem kişinin bilmediğini bilmesi, sınırlarının
farkında olmasıdır.
Bilgisine sınırsız derecede güvenen ve hiç yanılmayacağı
varsayımıyla hareket eden kişi, haddini bilen okumamış insandan
daha cahildir.
Esas sorun, okumamış ama bilmediğinin farkında olanlarla kendi
bildiğini tek doğru sayan ve gerçeği çarpıtan sözde aydınları
ayırabilmektir.
Cahilliğe methiye düzülmez ve cahillik kutsanamaz. Ancak
cahillik kendi başına bir suç değildir. Yanlış olan cehalette ısrar
etmektir.
Cahillik kimsenin isteyeceği ve benimseyebileceği bir şey
değildir. Kişiye düşen, bilmediğini öğrenmesi bu konuda gayret
göstermesidir.
Yeterli eğitimi olmayan ama kalp gözü açık, irfan sahibi
insanlar vardır. Bu bakımdan ilim ve irfanı ayrı değerlendirmek
gerekir.
İlim, cehd ve gayretle elde edilir. İrfan ise gönül gücü,
feraset ve sezgiyle ilgilidir.
Bilgi sahibi olmak kişiye böbürlenme, başkalarını küçük görme
hakkını vermez.
Bilenin kibiri ve bildiğini tek doğru sayması, cahilin
cehaletinde ısrar etmesinden daha tehlikelidir.
Haddini bilen cahil yalnızca kendisine, haddini bilmeyen,
yetersiz ve yanlış bilgiyle hareket eden kişi ise tüm topluma zarar
verir.
Cahillik gibi bilgili olmak da mutlak ve sınırsız değildir.Kişi
bildiğinin alimi, bilmediğinin cahilidir.Her ikisi de aynı anda
bulunabilir.
Cehalet değişmez bir kader, bilgi sahibi olmak da
kaybedilmeyecek bir kazanım değildir. Cehalet giderilebilir, bilgi
ise kaybedilebilir.
Hiç kimse doğuştan bilgili değildir. Kişinin daha sonra
yetenekleri, imkanları ve gösterdiği gayretle kazandığı bilgi kendi
nasibidir.
Cahilin sorumluluğu cehaletini gidermek, bilenin sorumluluğu ise
bildiklerini geliştirmek ve başkalarına öğretmektir.
Bir Hoşgörüsüzlük ve Linç Örneği:
Prof.Bülent Arı'nın bir televizyon programında eğitim görmemiş
insanların feraset sahibi olabileceğine dair açıklaması yukarıdaki
değerlendirmeler ışığında ve bir bütün olarak analiz edildiğinde
iddia edildiği gibi cehaleti öven bir beyan olmadığı
anlaşılacaktır.
Aykırı gözüken bazı söylemler aslında bazı gerçeklerin cesaretle
ifade edilmesinden ibarettir.
Arı'nın beyanı da böyle değerlendirilmeli. Bir Profesörün genel
çerçevede cahilliği övmesi beklenemez.
Bu açıdan bakılırsa Arı'nın söyleminin arkasında bir mecaz
olduğu anlaşılıyor.
Aklı başında hiç bir insan kendisinin de içinde bulunduğu grubu
diğer bir grup karşısında aşağılayarak eğitimin değerini
önemsizleştirmez.
Arı, berrak bir zihnin karmaşık bilgilerle dolu bir zihne göre
bazı gerçekleri daha net ve doğru görebileceği tezini anlatmak
istemiş.
Konuşanın kastını anlamadan söylemini düz mantıkla değerlendirip
doğrudan linç kampanyası başlatmak hakkaniyet ve centilmenliğe
sığmaz.
İfade özgürlüğü, aynı zamanda muhataplara ifade ile kastedileni
geniş çerçevede değerlendirme ve doğru anlama sorumluluğunu
yükler.
Arı'nın beyanını bir bütün olarak ele almadan ve yapılan
kinayeyi görmezden gelerek yorumlamak hem cahilce hem de maksatlı
bir tutumdur.
Arı'nın esprili ve mecaz yoluyla söylediklerine verilen haksız
tepkiler geniş bir kesimin sınıfta kaldığı bir bağnazlık testi
olmuştur.
@ulvisaran
ulvisaran@yahoo.com