Dün Radikal Gazetesi'nde yayınlanan Celal Şengör röportajını hem
hayretler içinde hem de midem bulana bulana okudum.
Adam tam bir Kenan Evren hayranı. 12 Eylül darbesinde işkenceler
dahil yapılan herşeyi haklı buluyor. Hatta cezaevlerinde insanlara
dışkılarının yedirilmesini bile işkenceden saymıyor.
"Bir insana dışkısının yedirilmesi işkence değil. Mesela
ben kendi dışkımı yerim. Hem de bal gibi yerim" diyor.
Konuşmasının bir başka yerinde ise, "Cahillerin
demokrasisine, yani oklokrasiye karşıyım. Oligarşi yönetmeli bu
toplumu. Eğer toplum İsviçre değilse... İsviçre’de demokrasiye
karşı değilim. Ama Türkiye gibi toplumlar oligarşi ile yönetilmeli.
Yani eğitimsiz ve cahil bir grup hiç oy kullanmayacak! Az sayılsın,
çok sayılsın falan değil. oy kullanmayacak" diyor.
Tam da dışkıyı bal gibi yiyebilecek bir ağızdan çıkabilecek sözler!
Adam dışkı yemekten bahsederken yöresel lezzetlerden bahseden gurme
edasıyla konuşuyor iyi mi?
Allah millet olarak belamızı vermiş haberimiz yok!.
Tımarhaneye tıkılacak adamı profesör yapmışlar! Buna profesör
ünvanı verenler durumdan haberdar olsa, "Biz ne b.ok
yedik" diye dövünür!
Aynı adam 2014 yılında AK Parti'nin ezici üstünlüğüyle sonuçlanan
yerel seçimlerden sonra seçmene 'hain'
yakıştırması yapmıştı. Şimdi level atlamış ve hain dedikleri kesime
oy kullanma hakkının verilmemesini salık veriyor.
O söyleşiyi bulup okuyun lütfen.
Bilim adına, ilim adına tek bir cümleye rastlayamazsınız. Bilimin
siyasete kurban edilişinin son örneği bu şahsiyettir. Bu ülkeye
demokrasiyi fazla görüyor, Türkiye'nin oligarşi ile yönetilmesi
gerektiğini söylüyor, cahil kesimlerin oy vermemesi gerektiğine
inanıyor.
Açıklamanın neresinden tutsan elinde kalıyor. Oligarşi dediği,
zengin kesimin ülkenin kaymağını yediği, halkın köle gibi çalışıp
süründüğü yönetim biçimi! Aynı zamanda tek adamın dayatma
kararlarla ülkeyi yönetmesi anlamına da geliyor.
Bizim profesör tek adam yönetimini istiyor ama Erdoğan'ın Başkan
olmasına da karşı! Daha öncekiler, "Dağdaki çobanla benim
oyum bir mi?" diye anırıyordu, profösör bunu bile kabul
etmiyor.
"Cahil" kesimin oy vermemesi gerektiğini
söylüyor.
"Cahil" kelimesinin Arapça kökeninden geldiğini,
fiziği, kimyayı, matematiği bilmeyene değil, Allah'ı, Peygamber'i,
kitabı bilmeyene "Cahil" dendiğini bilmeyecek
kadar eğitimsiz ama profösör işte!
Cahiller oy kullanmasınlar, yönetimde olmasınlar ama onların
ödediği vergiler sayesinde profesörlerin maaşları takır takır
ödensin istiyor. "Biz yönetelim, parayı biz
götürelim, Geri kalanlar oy bile kullanamasın, sürünsün, savaşsın,
ölsün!" diyor.
Gel de çıldırma arkadaş!
Sen kalk cahil halinle yıllar yılı halka en iyi hizmet veren
partileri bulup iktidara getir. Bunun gibiler hem o iktidarların
hizmetlerinden faydalansın, hem de sana "Cahil"
diyerek hakaret üstüne hakaret yağdırsın!
Hatırladığım kadarıyla Celal Şöngör daha önceki pek çok
söyleşisinde ateist olduğunu özellikle ve inatla dile
getirmişti.
Zaten bizim ülkenin ateistleri de bir alem. İslam dışındaki her
dine acayip bir hoşgörüleri vardır.
Mesele müslüman oldu mu, hele hele o müslümanlar kendileri gibi
birini ülkenin başına yönetici olarak getirdi mi ateistlikte
Darwin'e rahmet okuturlar. Mesele kendilerini "Eşrefi
mahlukat" olarak yaratan Allah oldu mu, Eşref'i bir kenara
atıp birer mahluk olup çıkarlar.
Kibirlerinden geçilmez.
Onların dışındaki herkes etinden sütünden faydalanılacak birer
inekten ibaret! Gerektiğinde sırtlarına binilecek birer eşek.
Burunları da popoları da bir karış havada. Dersiniz ki bütün
insanlık sadece onlara muhtaç!
Niye?
Çünkü onlar "Gökten geldiğine inanılan kitaplardaki
dogma"ya inanacak kadar cahil değil.
Aksine hepsi birer dahi...
Oysa üstad Peyami Safa onları "Dünyada dahiler arasında
Allah’a inanan çoktur. Eşekler arasında ise hiç yoktur”
sözleriyle ne de güzel tarif etmiş!
Ha bu arada bir hatırlatmada bulunayım.
Domuz eti yemek müslamanlara haram kalınmıştır. Çünkü dünya
üzerinde dışkısını yiyen tek canlı domuzdur.
Nereden aklıma geldiyse...