’’Caferi Raporu’’ protesto edildi
Abone olIğdır’da İl Müftülüğü tarafından hazırlanıp Iğdır Valiliği aracılığıyla Diyanet İşleri Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderildiği ...
Iğdır’da İl Müftülüğü tarafından hazırlanıp Iğdır Valiliği
aracılığıyla Diyanet İşleri Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğüne
gönderildiği ileri sürülen rapor, düzenlenen mitingle protesto
edildi.
Cuma namazının sonrası Hacı Hacer Cami önünde toplan kalabalık,
ellerinde siyah çelenk ve “İnancımıza ve birliğimize hakaret eden
yönetici istemiyoruz” yazılı pankartlarla Zübeyde Hanım Meydanı
kadar yürüdüler. Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından Iğdır Ehl-i
Beyt Alimleri Derneği adına basın açıklamasını okuyan Kazım Şıklaş,
Iğdır Müftülüğü’nün hazırlayıp Iğdır Valiliği aracılığıyla Diyanet
İşleri Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderdiği ileri
sürdüğü Iğdır Caferileri ile ilgili raporun kendilerini derinden
yaraladığını söyledi.
’’DEVLETİN KURUMLARI KULLANILARAK AYRIŞTIRILMAK KABUL
EDİLEMEZ’’
Şıktaş, “Resmi bir belge ile devletin kurumları kullanılarak
ayrıştırılıp dışlandığımız bu durumun tarafımızdan kabulü mümkün
değildir. Bu raporda hakkımızda yapılan suçlamalar ve hedef
göstermelerin ne kadar asılsız ve çürük olduğunu bir kez daha
haykırmak istiyoruz. Ama daha önce şunu belirtmemiz gerekir ki,
bizi asıl yaralayan bu asılsız suçlamalar değil, bunların resmi
olarak ve devletin kurumları aracılığı ile yapılmasıdır” dedi.
İRAN’DA EĞİTİM POLEMİĞİ
Raporda Caferi alimlerin İran’da eğitim görmeleri bir suçmuş gibi
ele alınmış olduğunu savunan Şıktaş, “Ne zamandan beridir bir başka
ülkede eğitim almak suç olmaya başladı. Ülkemizde lisans,
lisansüstü, doktora gibi eğitimler için binlerce kişi yabancı
ülkelerde eğitim almaktadır. Din alanında da başta El Ezher olmak
üzere bir çok yabancı ülke ilahiyat okullarında eğitim gören
kişiler varken, neden Caferi alimlerin kendi mezhepleri ile ilgili
eğitimi bir başka ülkede almaları suç sayılıyor? Bunun anayasal hak
ve özgürlükler kapsamında sakıncası nedir?” şeklinde konuştu.
’’MEZHEBİ İSTİSMAR’’
Caferi alimlerin mezhebi öğretileri Caferi mezhebine mensup halka
anlatmaları, raporda “mezhebi istismar” olarak gösterildiğini
savunan Şıktaş, “Ayrıca bu öğretiler ‘bid’at ve hurafe’ olarak
nitelendirilmiştir. Bunu hangi temele dayandırıyor ve hangi
delillerle söyleyebiliyorsunuz? Sayın müftünün kendi mezhebiyle
ilgili bilgileri devlet imkanlarını da kullanarak hem de bütün
milleti kendi mezhebinizdenmiş gibi kabul edip anlatılırken
“mezhebi istismar” yapılmış olmuyor da, Caferiler için bu
nitelemelerde nasıl bulunulabiliyor?” dedi.
“SİZ TEK TİP BİR İNANÇ MI İSTİYORSUNUZ?”
Şıktaş, “Caferilik ilke ve esasları ideolojik ayrımı
hızlandıracakmış ve devletin birlik ve beraberliğini bozacakmış.
Yani siz tek tip bir inanç mı istiyorsunuz? Sizin gibi inanmayan
herkes birlik ve bütünlüğü bozmuş, ideolojik ayrım yapmış mı
oluyor? Asıl sizin bu yaptığınız milleti bölüp parçalamak anlamına
gelmiyor mu? Bu yaptığınız şey de inanç hürriyetini açık bir ihlal
değil midir? ‘Şia adına özendirici söylem ve davranışlar’ diye bir
cümle kurulmuş. Diyanetin yaptığı yayınlar, açıklamalar ‘Hanefilik
adına özendirici söylem ve davranış’ olarak değerlendirilebilir mi?
Bizim yaptığımız mezhebimizle ilgili inanç esaslarımızı açıklamak
neden bu şekilde değerlendiriliyor?” diye konuştu.
’’RAPOR HERKESİ
“Raporun başlangıç kısmı hariç bütün satırları nereden tutarsan
dökülür bir haldedir” diyen Şıktaş, şunları söyledi:
“Ve rapor sadece Caferileri değil, bu şehirde yıllardır birlik ve
beraberlik içinde yaşadığımız, birbirimizin farklılıklarına saygı
ile yaklaşarak kardeşliğimizi devam ettirdiğimiz Kürt
kardeşlerimizi de hedef alarak onları da ‘vatan haini’ gibi
göstermiştir. Bütün inançlara, bütün ırklara eşit davranması
gereken devletin resmi bir görevlisinin aynı şehirde yaşayan
insanların bir kısmını inancından, bir kısmını da ırkından dolayı
ötelemesi, ayrıştırması ve sadece farklı inanç ve ırka sahip
olmaları nedeniyle vatan haini gibi göstermesi kabul edilebilir bir
durum değildir. Bu açık bir anayasa ihlalidir. Devletin
savcılarının bu konuyu dikkate alacaklarını umuyoruz.”
“CAFERİLERİN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINA BAĞLANMA ISRARINI ANLAMIŞ
DEĞİLİZ”
Caferilerin, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlanma ısrarını
anlamadıklarını belirten Şıktaş, “Diyanet İşleri Başkanlığı bu
haliyle dahi sadece Hanefilere hitap ediyorken ve Türkiye’deki
değişik inanç ve mezhepleri yok sayar bir durumdayken önce kendi
yapısını gözden geçirmesi gerekmez mi? Bu konuda bizim tavrımız
nettir. Anayasa ile teminat altına alınan inanç hürriyetimizi
sonuna kadar kullanacağımızın bilinmesini istiyoruz. Diyanet’in
bünyesine giren çok az sayıdaki bazı Caferi alimler ‘vatan sevgisi,
millet bütünlüğü için Diyanette görev almak isteyen Mollalar’
olarak nitelendirilirken, Diyanet bünyesine girmeyi reddeden
alimlerin ‘vatan sevgisi taşımayan ve bölücü’ oldukları ima
edilmiştir. Diyanet’e bağlanmamak milletin bütünlüğü için tehlike
olarak mı görülmektedir? Bunun ve diğer hususların açıklanan
‘Demokratikleşme paketi’ ile ne kadar ters olduğu açık değil midir?
Raporla ilgili söylenecek çok şey olmasına karşılık biz bu kadarla
yetiniyoruz. Bu raporu hazırlayan Sayın Müftünün kanunlar
çerçevesinde cezalandırılması ve acilen şehrimizden gönderilmesi
gerektiğini vurguluyor, ayrıca raporun bir nüshasının da Emniyet
Genel Müdürlüğüne gönderilmesinin de düşündürücü olduğunun altını
çiziyoruz. Camiamızda infiale neden olan bu rapor ile ilgili
gerekenlerin yapılacağına inancımızı ifade ederek bu tür
ayrıştırıcı, ötekileştirici, birlik ve beraberliği bozucu
girişimlere müsaade edilmemesini temenni ediyoruz” dedi.
Yapılan basın açıklamasının ardından kalabalık grup, Iğdır
Müftülüğüne siyah çelenk bırakmak için yürüyüşe geçti. Burada
polisin engeline takılan kalabalık grup ile polis arasında kısa
süreli arbede yaşandı. Daha sonra gruptan temsili 6 kişi
ellerindeki siyah çelengi Iğdır Müftülüğünün önüne bırakmasını
ardından kalabalık grup olaysız bir şekilde dağıldı.
(İHA)