Cadılar efsanesi ve tarihi hakkında herşey...
Abone olSon dönemlerde büyücülüğü ve cadılığı konu alan filmlerin yaygınlaşması cadılara ve büyücülüğe olan merakın arttığını gösteriyor.
BELKIS KÜBRA AFŞAR
Cadı denildiğinde ilk olarak aklımıza, süpürgesiyle uçan, siyah
renkli kedisini yanından ayırmayan, yaptığı büyülerde kurbağa eksik
olmayan uzun burunlu, uzun tırnaklı koni şeklindeki şapkasıyla
yaşlı bir kadın sembolü gelir.
Son dönemlerde büyücülüğü ve cadılığı konu alan filmlerin
yaygınlaşması cadılara ve büyücülüğe olan merakın arttığını
gösteriyor. Bilindiği gibi dünya da büyük bir ün yaparak en çok
okunan kitaplar arasına giren İngiliz yazar J.K. Rowling’in yazmış
olduğu Harry Potter kitabının konusu tam olarak bu noktaya
değiniyor. Büyücülük, cadılar kitabın ana temasıdır.
Aynı isimde beyaz perdeye uyarlanan film okur sayısı kadar ilgi
gördü. Bu konuya ilginin arttığı açık şekilde görülürken, piyasada
iyi bir pazar haline geldi. Ülkemizde de ilgi gören bu konu bazı
yayın organlarını harekete geçirdi. Bu konuda yayınlanan ilk dizi
Sihirli Annem dizisiydi. Dizi de cadı rolündeki kadının kocasını
köpeğe çevirmesi esprisi o dönemin gündemini uzun bir süre meşgul
etmişti. Psikologlar günlerce bu tür yayınların çocuklar üzerinde
etkilerinde bahsetmişlerdi. Olaya espri boyutundan çıkıp reel
olarak baktığımızda gerçek anlamda tarihteki cadılar bu kadar masum
ve eğlenceli miydi?
Cadılar; özellikle Ortaçağ döneminin ilk akla gelen olaylarından
biriydi. Engizisyon ve cadıları yanyana cümlede kullanmak hiç de
yadırganacak bir şey olmasa gerek. Cadılık olayları Roma’nın
Hıristiyanlığı kabul etmesiyle birlikte henüz Hıristiyanlığı
duymayıp, köylerinde ve ülkenin ücra köşelerinde çok tanrıcılık
dinine mensup kişilerin hala var olmalarıyla ve şeytanla işbirliği
içine giren ve şehvet düşkünü oldukları iddia edilen cadıların var
olduğu iddiasıyla kilisenin, din adı altında çok tanrılı dini
kaldırma mücadelesi verdiği ve bu uğurda engizisyon mahkemelerinin
kurulduğu bir dönemde cadıcılık kavramı gün yüzüne çıkmıştır.
ORTAÇAĞ VE ENGİZİSYON
Ortaçağ Avrupasında bir çok kadın cadılık yaptığı iddiasıyla
yakılmıştı. Dönemin şartlarına ve uygulanış şekline baktığımızda
belki de bir çok masum kadın bu despot kanunun kurbanı olmuştu. O
dönemde tıp biliminin henüz köylerde ve ücra kasabalarda
yaygınlaşmaması kadınları hastalıklara karşı bir takım önlem alma
zorunluluğu doğurmasına sebep olmuş, bunun neticesinde ormanda ilaç
yapmak amaçlı bitki toplayan kadınlar, topladıkları bitkilerle
büyücülük yaptığı iddiasıyla cadı ilan edilmişler, engisizyon
kurbanı olmuşlardı. Nitekim Tevrat “Efsuncu kadınları
yaşatmayacaksın” (çıkış :22:18) şeriatı
kadınların potansiyel bir cadı olduğu fikrinin yaygınlaşmasını
sağlamıştır.
Buna karşı bir tez geliştiren, Dünyaca ünlü Davincinin şifresi adlı
kitabın yazarı Dan Brown olaya başka bir perspektifle bakarak cadı
avının amacını tamamen bambaşka bir boyuta taşımış, Mecdelli Meryem
olayına dayandırıp, asıl amacın İsa peygamberin aslında bir çocuğu
olduğu ve soyunun devam ettiği, ancak soyundan gelen üstün
özelliklere sahip bir kadın düşünüldüğü ve bu kadının
Hıristiyanlığın temel inancını sarsacağı için kadının cadılık
yaptığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması gerektiği için kilisenin
bu uygulamayı başlattığını bir kurgu yoluyla kitabında
anlatmıştı.
Tarihte cadılık suçlamasıyla yakılıp, daha sonra itibarı azize
ilan edilmek suretiyle iade edilen kadınlarda vardı.Jeanne d'Arc:
Fransız halk kahramanı. Erkek kılığına girerek İngiliz işgaline
karşı savaşmış; esir düştükten sonra diri diri yakılmış. Engizisyon
tarafından dine karşı gelmek ve büyücülük yapmakla suçlanan Jeanne
d'Arc, 1920'de Vatikan tarafından azize olarak kutsanmış.
Cadı avı sadece Avrupa da değil Amerika ve Orta Asya ülkelerinde de ses getirmiştir. Günümüzde hala cadıcılık olgusuna inanan bazı ülkeler vardır. Örneğin Hindistan da Orissa kentinde cadıların kurmuş olduğu dernekler ve cadıların cezalandırılmasına karşı birleşen cadıların kurduğu dernekler bulunuyor.
Cadılar özellikle bu suçtan ötürü cezalandırılan kadınlar o dönemde feodalizm ile yönetilen sistemin bir kurbanı olarak tarihin acı sayfalarında yer alıyor.