İngiliz vatandaşı, sıcak paracıların pardon uluslararası yatırım
bankalarının geçmişteki sözcüsü, ve temsilcisi olan Türkiye
Cumhuriyeti Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mr. Mehmet Şimşek
IMF"nin memurlarıyla bayram günü bir basın toplantısı yaptı.
Bu toplantıdaki kraldan çok kralcı tabirine çok uyan ifadelerle,
IMF"den çok IMF"ci bir bir ekonomi yönetimi görüntüsü doğrusu beni
çok rahatsız etti.
Türkiye"nin Mayıs 2008"de sona ermesi gereken,10 yıllık stand-by
ilişkisinin hala sürdürülmesi ihtimalinin mahcup bir şekilde
dillendirildiğini görmekten hüzün duyduk.
Cari açığın, dış ticaret açığının hem miktar, hem de milli
gelire orantısı bakımından gelişmekte olan ülkeler kategorisinde en
kötü açıklar olduğundan bahsedilmemesini ise hayretle
karşıladık.
100 milyar doları aşan rekor sıcak paraya dayalı, ucuz döviz ile
yaratılan ithalata dayalı büyümenin sürdürülemez olduğunun
kamuoyundan gizlenmesini ibretle izledik.
1997 yılında IMF"den bir dolar dahi borç almadan, üstelik zorlu
koalisyon koşullarında Türk ekonomisi %8 büyüdüğü halde, IMF"li 10
yıllık beraberlikten sonra büyümenin makyajının dökülerek 2007"de
%4"e düşmesinin ayıbı ve sorumluluğunun kimde olduğunu
açıklamamalarına ise hayret ettik.
Mr. Şimşek"i parlatmak isteyen AKPCİ medyanın bir süredir
“gariban edebiyatını” öne çıkararak, meşhur olan fakir çocuk
senaryosu ile Hollywood"a taş çıkartan istismarını ise
ayıpladık.
Mr. Şimşek yoksul bir aileden gelip, tahsilini tamamlayıp, önce
ABD elçiliğinde tercümanlık sonra da yabancı bir yatırım bankasında
temsilcilik yaptığı için kendi çapında başarılı bir iş yapmış
olabilir. Bu kuşkusuz kendisi açısından olumludur. Ama onun Bakan
oluşunu bir mucize ve istisnai olay gibi göstermeye çalışmak
gerçekten yakışıksız bir durum.
Bu ülkede nice dar gelirli, memur, esnaf, köylü, emekli, şoför,
çocuğu yoksulluğu ve kısıtlı imkanlarına rağmen, hemen her meslekte
gerek ülke çapında, gerekse, uluslararası alanda iş ve
mesleklerinde zirveye ulaşmışlardır.
Cumhuriyet tarihimiz, bu türden yüzlerce başarı öyküsüyle
doludur.
AKPCİ medyayı görenler, Mr. Şimşek ile Cumhurbaşkanı Sn Gül
dışında bu ülkede Bakanlık, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapmış
herkesin, asilzade soyundan, burjuva ailelerinden geldiklerini ya
da ağa çocuğu olduklarını zanneder.
Oysa fakir fakat onurlu bir millet olan Türk milleti, Bakanlık,
Başbakanlık Cumhurbaşkanlığı gibi en üst görevlere getirdiği
vatandaşlarının büyük çoğunluğunun dar ve kısıtlı imkanlardan ve
ailelerinden gelen vatan evlatlarından oluştuğunu gayet iyi
bilir.
Üstelik bunların, büyük bir çoğunluğunun milli duruş ve ulusal
çıkarlardan yana olduğunun da farkındadır.
Öte yandan, işsizliğin IMF ile artıp, kronikleştiğini, ülkenin
rekabet gücünü yitirdiğini, kayıt dışı ekonominin en üst seviyeye
çıktığını, vergi adaletsizliğinin anormal boyutlara tırmandığını,
zarar eden KİT"ler yerine karlı tekel niteliğindeki kuruluşların
yabancılara blok satılmasının özelleştirme diye sunulduğunu, sosyal
güvenlik açıklarının sürdürülemez bir noktaya sürüklendiğini,ne
IMF"den ne de Mr. Şimşek"ten bu basın toplantısında duymayı zaten
beklemiyorduk.
Uzun lafın kısası Mr. Şimşek ve ekonomi yönetimi kendilerini
destekleyen AKPCİ medya ile birlikte, IMF olmadan akşam evlerinin
yolunu bulamayacak bir görüntü ve izlenim verdiler maalesef.