Büyükşehir dünyanın ilk ve tek fıstık müzesini açıyor
Abone olGaziantep Büyükşehir Belediyesi, fıstığın nasıl yetiştiğini aşama aşama gösteren Dünya’nın ilk ve tek Fıstık Müzesi’ni açacak. Fıstığın anavatanı Gaziantep, önemli bir çalışmayı daha hayata geçirecek.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi dış tasarımı fıstığa benzeyen
müze, insanlık tarihi kadar eski olan fıstığın üretimden tüketime
kadar geçen süreci anlatacak. Müzecilik teknolojileri ve sunum
teknikleriyle farkındalık oluşturacak Fıstık Müzesi, yakında
hizmete alınacak.
Bünyesinde kurduğu müzelere bir yenisini eklemeye hazırlanan
Büyükşehir Belediyesi, Gazi şehrin müzeler kenti olma yolunda emin
adımlarla ilerlemesine öncü oluyor. Bu kapsamda, Gastronomi dalında
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO)
"Yaratıcı Şehirler Ağına" katılarak mutfağıyla markalaşan
Gaziantep’in eşsiz sofrasına zenginlik katan fıstığın hikayesi,
Fıstık Müzesi’nde canlanacak.
ŞAHİN: FISTIĞIN BÜYÜK BİR HİKAYESİ VAR
Fıstık Müzesi’ni gezerek yetkililerden bilgi alan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, lezzetin başkenti Gaziantep’i Gaziantep yapan ana damarın fıstık olduğunu bildirdi.
Şahin, “Fıstığın insanlık tarihi kadar bir geçmişi var, bu işin
sırrı toprak, güneş, toprağın kalitesi ve emektir. Büyük bir
mücadeleyle ortaya çıkan fıstığın büyük bir hikayesi var. Bu
coğrafyanın getirdiği nimetleri daha güçlü bir biçimde geleceğe
taşımamız gerekiyor. Fıstık, bizim en önemli ürünümüz, lezzetimiz,
ekonomimiz ve bölgenin parlayan yıldızıdır. Büyükşehir Belediyesi
Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı olarak, fıstığın aşılamasından
gübrelenmesine fıstık ağacının zararlı hayvanlarla mücadelesine
kadar her noktasında çalıştık. Hem üreticinin, hem tüketicinin, hem
de fıstığa dayalı sanayinin yanında durduk” dedi.
İNSANLAR, FISTIĞI HİSSEDECEK
2 milyon nüfuslu fıstık memleketinde 750 bin çocuğun fıstığı
görmeden büyüdüğünü dile getiren Başkan Fatma Şahin, “Çocuklarımızı
fıstık ağacıyla tanıştırmamız, onlara fıstığın tarihini anlatmamız
gerekiyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Büyükşehir
Belediyesi arasında imzalanan protokolle 146 bin 865 metrekarelik
Fıstık Araştırma arazisinin 50 dönümüne Fıstık Park’ı kurduk. Artık
çocuklarımız, burada fıstık ağacını görebiliyor, fıstıkla alakalı
bilgilere ulaşabiliyor.
FISTIK FESTİVALİ GASTRONOMİ FESTİVALİNE DÖNÜŞTÜRÜLECEK
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin geleneksel hale getirdiği
Uluslararası Antepfıstığı Kültür ve Sanat Festivalini, Uluslararası
Gastronomi Festivaline dönüştürüyoruz. Gastronomi dalında
UNESCO’nun ‘Yaratıcı Şehirler Ağına’ katılarak mutfağımızla
markalaşan kentimize, gastronomi şehirlerinden gelecek şeflere
yerel ürünleri göstereceğiz, lezzetimizi uluslararası boyutta
taçlandıracağız. Bununla ilgili çalışmalarımızı tamamladık.
Sonbaharda yeni fıstıklar çıktığında 22 ülkenin katılacağı
Gastronomi Festivali’ni büyük bir seremoniye dönüştüreceğiz.
Fıstığın üretimden başlayıp tüketime kadar uzanan tüm aşamalarını
anlatacağız. Daha fazla üretmeliyiz, daha fazla tüketmeliyiz, daha
fazla satmalıyız, daha fazla ürün çeşitliliği oluşturmalıyız.
Fıstıkla alakalı her aşamayı çalışıyoruz. Biliyorsunuz, Prof. Dr.
Canan Karatay’ın çok güzel bir sloganı var. ‘fıstık yiyin fıstık
gibi olun’ diyor. Canan hanımı da festivalde buraya getireceğiz.
Fıstık yemenin faziletlerini, güzelliklerini, sağlık ve bilimsel
açıdan topluma aktaracağız” diye konuştu.
ÇOCUKLUĞUMDA BEN DE FISTIK ÇITLATTIM
Fıstığın yaşamın her noktasında var olduğunu sözlerine ekleyen
Şahin, şunları aktardı: “Fıstık, ev hanımlarının ekonomisi
açısından çok önemli. Ben de çocukken annemle birlikte yazın fıstık
kırardık, fıstık çıtlatırdık. Çıtlatma işini ben çocukluğumda
yapmış birisiyim. Fıstıkçının parça başı getirdiği fıstıktan ücret
alırdık. Benim okumam da dershaneye gitmem de fıstığın bereketiyle
olmuştur. İşte tam da bu noktada bu kültürü bu müzede yaşatacağız.
Geçmişte yaptığımız bu iş, hala devam ediyor. Dünya ne kadar
makineleşirse makineleşsin hanımların yaptığı küçük dokunuşlarla
fıstık, farklı bir lezzete dönüşüyor. Müzede, fıstığın kırılışını,
kadınların kılık kıyafetini, yüzlerdeki samimiyeti, ihlası, Anadolu
kadının güzelliğini gösteren bir güzellik var. Yerellik, özgünlük
bizi, farklı kılıyor.”