Büyükelçi Ali Sait Akın'dan Libya uyarısı
Abone olBüyükelçi Ali Sait Akın, Hafter'in Libya'da Türk soylulara karşı nefret duyduğunu ve etnik temizliğe giriştiğini söyledi. Libya'daki mücadelenin demokrasi mücadelesi olduğunu söyleyen Akın, Hafter'in Mısır'daki rejime benzer bir rejim için Sisi'den destek aldığını ifade etti.
Eski Bingazi Başkonsolosu Büyükelçi Ali Sait Akın, General Hafter'in Mısır lideri Sisi'den etkilendiğini ve Libya'da Mısır benzeri bir rejim heves ettiğini söyledi. Hafter'in bir süre ABD'de yaşadığı ve CIA'yle irtibat ve işbirliği halinde olduğuna ilişkin iddialar bulunduğunu hatırlatan Akın, Libya'da Türk soylulara karşı etnik temizliğe girişildiği uyarısında bulundu.
Büyükelçi Ali Sait Akın, İnternethaber'in Libya'daki gelişmelere ilişkin sorularını cevapladı. Bir süre Bingazi'de Başkonsolos olarak bulunan ve bölgede yaşananları yakından izleyen Akın, Libya'daki çatışmaların iç savaş olarak görülmesinin ve Hafter karşıtlarının ise İslamcı gruplar olarak nitelendirilmesinin yanlış olduğunu söyledi.
İşte Akın'ın Libya'daki gelişmelere ilişkin o sözleri;
"Libya'daki çatışmaların iç savaş olarak görülmesi ile Hafter karşıtlarının İhvancı veya İşidci olarak nitelenmesi doğru değildir.
Zira, taraflar BM öncülüğünde yapılan görüşmeler sonucunda, Aralık 2015'de anlaşmaya vararak Ulusal Uyum Hükümetini (GNA) kurdular. Bu amaçla her iki taraf da taviz verdi. Trablus'da "islamcı" olarak nitelenen yönetim bu anlaşmaya uygun olarak varlığına son vermiş ve yeni kurulan, uluslararası meşrutiyeti bulunan bu hükümete tabi olmuştur.
General Hafter güdümünde doğudaki ayrılıkçı yönetim ise, anlaşmayı imzalamış olmasına rağmen uygulamamıştır.
Özetle, İslamcılar iktidarı devrettikten ve anlaşmayla ulusal uzlaşı hükümeti kurulduktan sonra savaşa devam etmek gerçek niyetin farklı olduğuna işaret eder; karşı tarafı "İhvancı" veya "İşidci" nitelendirmeyi esastan yoksun kılar ve kara propagandaya varır.
Çatışmanın öncesi ve Hafter'in dış bağlantıları
2011 sonunda Kaddafi devrildikten sonra Libya halkının genelinin amacının demokrasi ve hürriyeti esas alan bir rejim kurmak olduğu söylenebilir. Nitekim, 2011 yılında yapılan ilk özgür seçimlerde favori olarak gösterilen İhvancılar beklenen başarıyı gösterememiş ve koalisyon hükümeti kurulmuştur.
Koslisyon idaresinin yetersizlikleri, silahlı grupların faaliyetleri ve dış müdahaleler sonucu işler kısa sürede çığırından çıkmış; hükümet ve meşru makamlar güç ve itibar kaybetmiş, aşırılar güçlenmiştir. Bu ortamda aşırı dinciler de eski rejimin uzantıları ile siyasi rakiplerini suikastlerle yok etmeye yönelmişlerdir.
Hafter'in güç toplamaya başlaması
General Hafter, aşırı dincilerin içeride ve dışarıdaki bu yıkıcı silahlı eylemlerine karşı duyulan nefret ve endişe sayesinde 2014 yılı Şubat ayında Libya'yı toparlamak ve teröristlerden (İslamcılar) temizlemek iddiasıyla Bingazi'de sahneye çıkmış ve güç toplamıştır. Başlangıçta, Kaddafi döneminde etkili, itibarlı ve çıkar sahibi olan subay ve elitler ile İhvan karşıtı halkın genel desteğini almıştır. Bilahare, devrimi esas olarak kendilerinin yaptığını düşünen ancak savaş sonrası iktidar kurumlarının Bingazi'den Trablus'a taşınmasıyla burukluk yaşayan doğu bölgesinin güçlenen tarihsel bölgecilik eğilimini de arkasına almıştır. Son tahlilde, Kaddafi'yi düşüren devrimcileri değil, eski rejimcileri ve İhvan karşıtlarını temsil ettiği söylenebilir.
Libya'da Mısır rejimi kurulmaya çalışılıyor
En önemli dış desteği, Mısır'da 2013 yılında bir darbeyle iktidara gelen ve dikta rejimi kuran General Sisi olmuştur. Hafter'in Sisi'yi örnek aldığı ve aynı rejimi Libya'da kurmak istediği genel kabul görmektedir. General Sisi ve General Hafter'in söylem (ihvan düşmanlığı) ve eylemlerinin (darbe ve askeri güç kullanma) benzer olduğu görülmektedir.
Mısır'daki Sisi yönetimi General Hafter'e mütemadiyen askeri ve siyasi (propaganda) destek vermiştir. Bilahare bu desteğe BAE ile SA da katılmıştır. Bu yoğun dış destek olmasa, General Hafter'in memleketi Bingazi'de dahi tutunamayacağını söylemek yanlış olmaz. BAE ve SA'nın desteği, İslam veya Arap dünyasında egemenliğin halka geçmesi ile kendileri gibi petrol zengini bir Arap ülkesinde kurulacak demokrasi ve hürriyet rejiminin başarılı olmasını kendi saltanat idarelerine karşı tehlikeli görmelerindendir.
General Hafter'in ABD bağlantısına dikkat
General Hafter'in ABD bağlantısı da dikkat çekmektedir. General Hafter Kaddafi'nin üstdüzey komutanlarındandı. Ancak fiyaskoyla sonuçlanan, 300 adamıyla birlikte esir düştüğü ve savaş suçlarıyla suçlandığı başarısız Çad işgal girişiminden (1987) sonra Kaddafi'nin hışmından korkarak ABD'ye kaçmıştır. ABD'de 20 yıl sürgün kalmış, Kaddafi 'ye karşı ayaklanma başladıktan sonra 2011 yılında Libya'ya dönmüş ve Kaddafi'ye karşı savaşa katılmıştır. ABD'de bulunduğu bu uzun sürede CIA'yle irtibat ve işbirliği halinde olduğuna dair yayınlar bulunmaktadır.
Türk soylulara katşı nefret dili kullanması ve etnik temizliğe başvurmasıdır. Bu siyaset, yağmalar, öldürmeler ve tehditler sonucu doğudaki Türk soyluların (genellikle Misratalılar) tamamı bölgeyi terketmiş durumdadırlar.
Hafter'ın dış desteği bağlamında Fransa da kaydedilmelidir. Devrimin başında Bingazi'ye yönelik Kaddafi tank saldırısını savaş uçaklarıyla vurarak durduran, dolayısıyla Libya'da itibarı ve ağırlığı bulunan Fransa, devrim sonrası İslamcıların güçlenmesi, kendisi yerine Türkiye'nin nufüzünün artmasından rahatsız olmuştur. Ayrıca, İşid barbarlığı sonrasında, diğer Batılı ülkeler gibi topyekün İslamcılara tavır almış, onları terörle özdeşleştirmiş ve bunlara karşı değişik coğrafyalarda askeri müdahalelere başlamıştır.
Özetlersek, Hafter'e olan ABD ve Fransa desteği terör veya İşidle mücadele; BAE, SA desteği saltanat rejiminin güvenceye alınması; Mısır desteği ise İhvan'a geçit verilmemesi bağlamında görülebilir.
Hafter'in iç ve dış siyasası ile askeri operasyonları
General Hafter içeride de dışarıda da esasen aynı endişeyi, İhvan ve terörizm, kullanmakta; bunları abartarak, başkalaştırarak veya genelleştirerek etkili olmaktadır. İslami eğilimleri olmakla beraber demokrasiye bağlılıkları bilenenler dahil herkesi veya her grubu terör ve İhvanla kategorize etmesi dikkat çekmektedir.
Türk soyuna karşı etnik temizlik var
Bu kapsamda görülebilecek olan ve bizi yakından ilgilendiren bir siyaseti bölgesindeki (Doğu bölgesi:Bingazi, Tobruk) Türk soylulara katşı nefret dili kullanması ve etnik temizliğe başvurmasıdır. Bu siyaset, yağmalar, öldürmeler ve tehditler sonucu doğudaki Türk soyluların (genellikle Misratalılar) tamamı bölgeyi terketmiş durumdadırlar. Hafter bu siyasetini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına da teşmil etmiş ve doğuyu Türk vatandaşlarına yasaklamış, gelecekleri tutuklayacağını ilan etmiştir.
Türk soylulara düşmanlığının nedeni Kaddafiyi düşüren asıl gücün Misurata olması ve bugün de Trablusdaki rejimi ayakta tutan gücün Misuratalı milisler olmasıdır.
Libya toplumu gelenekseldir ve genellikle mütedeyyindir. Bunların dindarlıklarını kötüye yormak çarpıtmadır ve kötü niyetdir.
Hafter karşısındakileri aşırıcılık ve terörizmle suçlarken kendisi Dünyada İslami kökdendinciliği ve aşırılığı başlatan Selefilerle (Vahhabi gruplar) tam işbirliği yapmaktadır. Hafter saflarında yeralan çok sayıda savaşçı Selefi bulunmaktadır.
İşid'in Suriye ve İrak'daki vahşi eylemlerine karşı oluşan keskin ve ayrımsız kamuoyu dışarıda elini hayli güçlendirmektedir. ABD Büyükelçisinin 2013 yılında Bingazi'de dinci teröristlerin baskınında öldürülmesinin yarattığı tepki de işine gelmiştir.
Hafter'in askeri saldırıları hava gücüne dayanmaktadır. Bu hava gücü Mısır ve BAE tarafından sağlanmıştır. Kaddafi sonrasında Libya'da kullanılabilir savaş uçağı bulunmamaktaydı. Uzun menzilli savaş uçağı ise hiç yoktu.
Hafter hava gücünün şehirleri, bu arada sivilleri günlerce , hatta aylarca bombalaması, ancak hiç tepki görmemesi dikkat çekmektedir. Bingazi ve Derne bu şekilde harap olmuştur ve çok sivil ölmüştür. Şimdi de Trablus sürekli havadan bombalanmaktadır.
Hafter'in dışarıdan aldığı askeri destek devasadır. Bu dış destek olmasa Libya'da varlık gösteremez ve ilerleyemez. Dış askeri desteği organize ve finanse eden BAE'dir. Bu amaçla muazzam bir fon oluşturmuştur ve dünya piyasasından hertürlü silahı alıp göndermektedir. Hafter güçlerinin son Trablus saldırısının başında uğradığı bozgunda ele geçen çok ileri ABD silah, bomba ve füzeleri şakınlığa yol açmış, bunları BAE'nin ABD'den başka amaç göstererek temin ettiği anlaşılmıştır. BAE'nin Çin'den de gelişmiş silahli veye silahsız hava araçları alıp Libya'ya aktardığı ortaya çıkmıştır. BAE savaş uçakları birçok kez Libya'da Hafter karşıtlarını ve yerleşim yerlerini bombalamıştır.
Fransa da Libya'daki bazı çatışmalarda Hafter'e hava desteği vererek karşı taraf mevzilerini bombalamıştır. Fransa'nın Hafter saflarında sahada danışmanlık yapan bazı askeri personeli de olduğu bildirilmektedir.
Hafter'in, ahiren, kara gücü zayıflığını gidermek üzere, Sudan ve Rusya'dan muharip paralı asker getirme yoluna gittiği görülmektedir. Bu kapsamda, Sudan'dan Darfur'da iç savaşta aşırılıklarıyla tanınan özel kuvvetlerden 3000 asker ile Rusya'dan 1000'e yakın lejyoner özel savaşçı kiraladığı ortaya çıkmıştır.
Türkiye'ye dost Batı Libya güçlerinin durumu ve askeri yardım
Kaddafi'nin devrilmesinde Türk soyluların yoğun olarak yerleşik oldukları Misurata şehrinin milisleri başat röl oynamıştır. Bugün de devrimin ve yeni rejimin güvencesi durumundadırlar. Kaddafi döneminden kalma ellerinde ağır silahlar, özellikle de tanklar bulunmaktadır. Ancak hava güçleri ve dış destekleri yoktur.
Kaydadeğer dış destekleri olarak bir tek Türkiye ve Katar sayılabilir. Katar'ın askeri gücü bulunmamakta ve uygulanmakta olan abluka nedeniyle kendi derdine düşmüştür. Türkiye de uzun süre kendinden yana olanlar ile karşı olanları bir tutmuş ve dişe dokunur birşey yapmamıştır.
Misurata'daki dost güçler Hafter hava kuvvetlerinin kente saldırıları ile THY uçuşlarının tehdit edilmesi karşısında bizden hava savunma sistemleri istemişler, ancak bu sağlanamamıştır. 2019 Nisan ayında Trablus'a yönelik son Hafter saldırısının başlamasıyla tutumumuzun değiştiği ve askeri malzeme yardımının arttığı anlaşılmaktadır.
Trablus'daki hükümet, BM gözetiminde, her iki tarafın uzlaşması ve katılımıyla kurulmuş bir ulusal uyum idaresidir ve Libya'nın uluslararası tanınırlığı olan meşru yönetimidir. Silahlı saldırıya ve işgale uğramıştır. Hafter mütecaviz, GNA hükümeti mağdurdur. BM Şartına göre saldırıya uğrayana savunma yardımında bulunmak meşrudur.
Askeri yardımın muharip birlik göndermek şeklinde olması gereksizdir ve isabetsiz olur. Hükümet tarafında yeterli savaşçı bulunmaktadır. Bunların eksiği savunma malzemesi ve teknolojileri ile bunlar konusunda uzman olan ekiplerdir."