CHP'nin dünkü kurultayı CHP açısından olumluydu
bence…
Tahmin ediyorum ki, iktidar çevresi yine söz alıp
konuşarak, parti liderini, parti politikalarını eleştiren parti
üyelerinin sözleriyle kafa bulmuş, kendi içlerinde bile
anlaşamıyorlar diye düşünmüştür.
Ama öyle değil işte…
Sol parti olmanın gereği yerine getirildi dünkü
kurultayda, lidere övgü de olabilirdi yergi de…
CHP içerisinde efendi-köle ilişkisine benzer bir
ilişki olamayacağından, olmaması gerektiğinden, genel başkan ne
yapsa doğrudur, o ne derse o olur, onun lafının üstüne laf
söylenmez türü anlayış çıkmaz…
Demokrasi de böyle bir şeydir zaten…
Ama Baykal'ın ve Sav'ın yaptığı demokrasinin
içerisine sığacak gibi değil… Baykal hayatının en ağır yükünü
kucağına aldığından yerinden kalkamıyor da olabilir!
Mühim olan farklı düşüncelerle, farklı bakış
açılarıyla bir araya gelmeyi başarabilmek…
Ve bu farklılıklarla aynı yönde yol alabilmek…
Bu kurultay CHP'nin son şansı artık…
AKP'ye alternatif olduğunu, "AKP'ye oy vermezsem kime
oy vereceğim" diye kara kara düşünen kararsızları yanına almayı
başarabilmeli…
Fikirlerdeki önyargılarla, yalan yanlış bilgilerle
dolu CHP anlayışını anlatarak, göstererek yıkmayı
başarabilmeli...
Değişirken, olmazsa olmazlarını iyi korumalı,
dönüşümlerini de içine sindirebildiği alanlarda denemeli…
Türkiye'nin partisi olacağım, herkes bana oy vermeli
diye başka partilerin yaptığını yaparak vicdani konularda halkın
duygularına oynamamalıdır…
Kemal Kılıçdaroğlu'nun dünkü kurultay konuşması
Başbakanın balkon konuşmaları gibi oldukça sıcak, herkesi
kucaklayan cümlelerle doluydu…
Umarım başbakanın ki gibi fos çıkmaz...
Kılıçdaroğlu, ülkemizin içinde bulunduğu ve içine
sokulmaya çalışıldığı tüm sorunların altını çizerek hükümeti de
eleştirdi…
Terör sorununun çözümü konusunda oldukça kararlı
cümleler kurarak şehit annelerine seslendi...
Fakat en büyük sorun olarak işsizliği seçmişti…
İsabetli…
Bugün tanık olduğum olay da bana en büyük sorunun bu
olduğunu gösterdi…
Gencecik baba, oğluna dondurma alamadı gözümün
önünde, "Sonra alalım" diye onu oyalamaya çalışırken, annesi
boğazıma taş gibi oturan, burnumun dreğini sızlatan o cümleyi kurdu
yavrusunun anlamasını umarak; "Baban iş bulunca sana her gün
dondurma alacak!" Çocuk ağlamaya devam etti, ben elimdeki
dondurmayı çöpe attım…
Evet, bizim büyük büyük sorunlarımız var…
Ama gerçekten en büyüğü işsizlik…
Bu gece yastığa başınızı koyduğunuzda, babasından
dondurma isteyen ve muhtemelen yiyemeden yatacak çocuğun göz
yaşlarına dokunun…
Eskiden, bütün kötülüklerin anası olarak içkiyi
seçmiştik ama şimdi çocukların gözyaşları girdi devreye ve
babaların, çocuklarının gözlerinin içine bakamadan, zorlanarak
kurduğu "Sonra alacağız" cümlesi…
Zaman değiştirdi kötülüklerin anasını…
Şimdi en yüreklisinden geleceğimize sahip çıkma
zamanı…
twitter.com/nsrnylmz