Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
İnternethaber seyahat uzmanı ve tatilin ayaklı Google’ı Alper Tekbaş ülkemizin, farklı köşelerinden kendine özgü duruşlarıyla, farklı tatil tercihleri için kılavuz olabilecek, birbirinden ilginç her birinin ayrı bir cazibesi olan çok yönlü bir tatil yazı dizisini sizlerle paylaşıyor. Butik tatil anlayışının kapılarını aralıyor. Ben nerede farklı bir tatil yapabilirim? Kendime özel hizmet alabilirim? Bu otelin bir öyküsü var mı? Mimarisi nasıl? Gastronomi tatları denemeye değer mi? Deniz kenarında mı? Bir dağ köyünde mi? Yoksa bir gölün kıyısında ya da şehirde mi? Dostlarıma tavsiye edebilir miyim? Dünyanın değişik ülkelerinde yaşayıp ta, ülkemizin ilginç noktalarını gezip görmek ve bu bölgelerde unutulmaz bir tatil yapmak için gelecek arkadaşlarıma tavsiye edebilir miyim? Gibi uzayıp giden birçok sorunun ve merakın cevabı olabilecek bu özel tatil yazı dizisi Alper Tekbaş’ın kaleminden çıkan sihirli dokunuşlarla yine sizlerle…
İşte hayal parlatıcı O Oteller ;
Buralarda olmak vardı şimdi ama hangisinde? Şehirden Kaçış Kendi Şehrini Buluş...
Bir otel size, tatil sensin dedirte biliyorsa doğru yerdesiniz.
Tatil seçiminizi doğru yapmışsınız demektir…
Yunak Evleri (KAPADOKYA)
Bir Dünya Gibidir Yunak Evler Sizde Evinize Hoş Geldiniz
Güzel Atlar Diyarında…
Dünyanın en ilginç, en iyi, otelleri arasında sürekli vazgeçilmez bir adres veriyorum size, bu adres ülkemizin güzel atlar diyarı diye ifade edilen eşsiz köşesi Kapadokya da ve ismi Yunak Evleri.
Gencecik, pırıl pırıl bir genel müdürü var. Abdullah İnal kardeşim, her merdiveninde eski günlerini hatırladığı heyecanla, kendini Yunak Evlerine adayan bir Kapadokyalı. Yunak evlerin serviste mükemmeliyet ve her misafiri ile bire bir özel ilgilenmesi en önemli prensiplerinden. Yunak Evleri, Ürgüp’ün merkezinde, bir meydana bakan ve özenle restore edilmiş, 5.ve 6. Yüzyıldan kalma altı kaya evler ve bir 19. yüzyıl konağından oluşmaktadır.
Yunak Mahallesi’nin hikayesine gelince…Eski zamanlarda; evlerinde su bulunmayan kadınlar, çamaşırlarını yıkamak ve temizliklerini yapmak için mahalle meydanlarındaki çeşmelerde toplanırlarmış. İşte “Yunak” adı hem temizliğe, hem de sohbete gelen kadınların kullandıkları bu çeşmelerden geliyor.
Değerli antika mobilyalarla dekore edilen ve her biri farklı karakterdeki 20 standart 3 deluxe, 7 suite olmak üzere toplam 30 kaya odası ile Yunak Evleri dünyanın en eski mağara oteli olmaya aday.Yunak Evleri’ndeki odalar restore edilirken her evin oda tipine sadık kalınarak, ahır ise ahır, mutfak ise mutfak, oturma odası ise oturma odası olarak kendi geçmişinin çizgileri korunarak otele dönüştürülmüştür. Her evin ve her odanın farklı olmasından dolayı sıradan bir restorasyon mümkün olmamıştır. Onun yerine, her oda, her detay için ayrı bir uygulama gerçekleştirilmiştir. Tarihi özelliği bozulmadan, sadece temizlenerek ve doğal özellikleri korunarak restorasyon tamamlanmıştır. Ayrıca gerekli bütün koruma tedbirleri de alınmış.
Restorasyon öncesi otelin bulunduğu alan kelimenin tam anlamıyla bir harabe iken, mimarlar ve tecrübeli restorasyon ekibi ile günde ortalama 25 kişi çalışarak, restorasyonu yaklaşık dört yılda tamamlamışlardır. 2500 traktör moloz atılmış,15.000’den fazla eski taş kullanılmış.
Odaların her biri farklı olduğundan, dekore edilirken de her biri ayrı şekilde dekore edilmiştir. Dolayısıyla, odalar birbirinden çok farklıdır. Odaların dekorasyonunda, elişi dantel perdeler, elişi dantel yatak kenarları, eski sandıklar, antika komodinler, Osmanlı örtüler, eski pirinç ferforje karyolalar, çalışma masaları, eski işlemeli çevreler, eski Türk halıları ve eski lambalar kullanılmış.
Yatakların ortopedik, yorgan ve yastıkların kaz tüyü ve anti-alerjik özellikte olmasına özen gösterilmiş. Banyolar ise, klasik Afyon mermeri, ayaklı Hilton lavabolar, işlemeli aynalar, sekürit camdan duşa kabinler, klasik İtalyan armatürler, seramik chartwell lavabo baseni ve klozetler kullanılarak hazırlanmış.
Yunak Evleri, bir otelden çok bir ev havasındadır. Misafirler ilk geldiklerinde, öncelikle otelde misafirlerin kullanımına açık olan restoran, teras restoran, konak gibi alanlar bir turla tanıtılır. Ortak kullanıma ait Rum Konağı’nın girişinde iki ayrı oturma odası var. Birinde oturup kitap karıştırabilir, diğerinde gramofon veya klasik müzik dinleyebilirsiniz.
Konak’ın üst katında ise, deri koltuklar ve antikalar ile süslenmiş bir toplantı salonu ile home-theatre DVD salonu vardır.
Otelin restoranında her gün değişen Türk ve Osmanlı mutfağının en güzel örnekleri tadılabilir. Her türlü ekipmanın bulunduğu modern mutfağı, tüm misafirlerin kişisel kullanımına açık.
Bu Şezlong Keyfine Diyecek Yok,
Deniz Değil Ama Muhteşem Ötesi Bir Vadi Manzarası
Ortak kullanım alanları gezildikten sonra, misafirler kalacakları odaya alınır. Kalınan süre boyunca misafirler gerek odalarının önlerinde bulunan balkonlardan veya otelin teraslı alanlarından şezlonglara uzanarak harika bir vadi manzarasının keyfini çıkarabilirler. Kapadokya’daki kaya evlerin en önemli özelliği odaların kışın sıcak, yazın da serin olmasıdır. Tıpkı doğal klima gibi…
Dünden Bugüne Yunak Evleri, Dünyanın Gözdesi
Yunak Evleri 2000 yılında açıldığından bu yana dünyada ve Türkiye’de birçok önemli yayın organında en iyi şekilde yer almıştır.
Bunlardan bazıları;
Hôtel Les Ottomans (İSTANBUL)
Hotel Les Ottomans,2006 yılında, İstanbul Boğazı'nın en görkemli manzarasına hakim, tarih kokan Muhsinzade Paşa Yalısı'nda,Feng Shui ilkelerine göre planlanmış ve dekore edilmiş Türkiye’deki tek otel olmanın yanı sıra aynı zamanda bir Feng Shui Oteli olarak tasdik edilmiş dünyadaki birkaç lüks otelden biridir. Hotel Les Ottomans’a Feng Shui belgesi, dünyanın en önemli Feng Shui Ustaları’ndan biri olan Usta Yap Cheng Hai tarafından 2 Temmuz 2006’da verilmiştir.
Hotel Les Ottomans, konuklarına Osmanlı ihtişamını günümüz konforu ve kişiselleştirilmiş servis konsepti ile yaşatma ayrıcalığı sunuyor. Her biri farklı dekorasyona sahip 10 süit odası ile hizmet veren bu otelin odaları, Osmanlı konutlarının gelenekselliğini yansıtan sıcak atmosferi ve aksesuarları ile dikkat çekiyor.
Çok özel mimarisi, konaklama esnasında kişiye özel üst düzey bir hizmet ve eşsiz bir ağırlama sunan özel Kahya hizmeti, 2400 metrekarelik bir alana kurulmuş olan Caudalie Vinothérapie SPA’ sı, deniz suyuyla doldurulmuş açık ve kapalı yüzme havuzu, onbeş kişi kapasiteli özel sineması, özel dekorasyon ile hem göze hem damak tadına hitap eden restoranları, bir yandan hayatın sunduğu zevklerin tadını çıkartırken bir yandan şarap tadabileceğiniz veya özel bir yemeğin keyfin çıkarabileceğiniz hatta toplantı dahi düzenleyebileceğiniz , 12 kişiyi ağırlayabileceğiniz şarap mahzeni “Kav Mahal” i, otelin iskelesine bağlı olan on iki yolcu kapasiteli, Boğaz’da rahat bir gezi yapabileceğiniz ve aynı zamanda otel personelinin hizmet vereceği yemek veya kokteyl şeklinde bir etkinlik de düzenleyebileceğiniz, şık, ahşap Les Ottomans teknesi, toplantı, banket ve balo salonları ile Hotel Les Ottomans, bir yandan günümüzün lüks yaşam tutkunları için bir araç olarak hizmet verirken bir diğer yandan geçmiş Osmanlı yıllarının nostaljisini zerafetle yansıtmaktadır. Hotel Les Ottomans ayrıca, havaalanına limuzin veya yatla transfer hizmeti de sunmaktadır.
Les Ottamans’ın size özel sinemasında Kevin Costner’ın filmini henüz izlemişken, dışarı çıktığınızda otelin iskelesinde balık tutan adamın, Kevin Costner olduğunu görürseniz filmin etkisiyle hayal mi görüyorum demeyin. O adam Kevin Cosnter’ın ta kendisi.
Hotel Les Ottomans Turizm Endüstrisi’ nin Oscar Ödülleri olarak gösterilen “World Travel Awards (WTA)” tarafından “ 2010 Avrupa’ nın En İyi Butik Oteli” ve “2010 Dünya’nın En İyi Süit Hoteli ve Spası” seçildi.
CASA DELL’ARTE HOTEL OF ARTS & LEISURE (BODRUM)
Türkiye’de Sanat Butik Otel Anlayışının Öncüsü;
Casa Dell’Arte Residence
Her taşın, her tablonun, her heykelin özgün bir sanat parçası olduğu Büyükkuşoğlu Aile koleksiyonu, bahçede, lobide, odalarda ve tüm ortak alanlarda sergilenmektedir.
Yapımında eski Kayseri taşlarının kullanıldığı, girişinde Antika Edirne Kapı’nın yer alan otel, sade ve çağdaş tasarımı, geçmişle geleceği eşsiz bir şekilde sanatla buluşturuyor. Ortak alanlarda kullanılan mobilyalar Büyükkuşoğlu Ailesi’nce yıllar boyunca toplanmış antika eserlerden oluşuyor. Yılda en az ikiyüz çağdaş Türk eserinin sergilendiği otelde konuklar, gözlerini güne çağdaş Türk ressamlarından Fikret Mualla ya da Nuri İyem’in başyapıtlarıyla açarken, bir Komet eserinin yanı başında kahvaltısını yapabilir, kahvesini Botero eşliğinde içebilir ya da yemeklerini yalnızca bir çağdaş sanat müzesinde karşılaşabilecekleri eserlerin içinde bulunduğu bir salonda yiyebilirsiniz. Otelin içerisinde yer alan galeride yaz boyunca Casa Dell’Arte Sanat Yönetimine bağlı sanatçıların eserleri sergileniyor.
Otelde, özenle dekore edilmiş toplam on iki süit oda bulunuyor. Otelin sol kanadında yer alan altı süit oda sağ kanatta yer alanların tam simetriği olacak şekilde tasarlanmış. Her biri astrolojik bir burç adı taşıyan, aile koleksiyonundan sanatsal, otantik parçalar içeren süitler, tabloların ön plana çıkması için krem rengi dekore edilmiş. Süitlerin dekorasyonunda kullanılan tüm mobilyalar Türk ve İtalyan mobilyacılar tarafından özel olarak üretilmiştir. Her süitinde LCD ekran televizyon, uydu sistemi, DVD oynatıcı, kablosuz internet bağlantısı, duman alarmı, klima, mini bar ve günlük bakım ürünlerinin yer aldığı süitler geçmişin, bugünün ve geleceğin kültürünü gösterişsiz bir ihtişamla soluyor.
Özel açık yüzme havuzu, özel plajı ve özel iskelesi Casa Dell’Arte’nin misafirlerine sunduğu ayrıcalıklardan yalnızca birkaçı. Eşsiz deniz manzarasına sahip bahçesinde yer alan jakuzisinde romantik anlar yaşayabileceğiniz Casa Dell’Arte Residence’a bu büyülü anların kesintisiz devamı için on iki yaş altı çocuk misafirler kabul edilmiyor.
Misafirlerin kendi odalarında, plajda ya da bahçede alabilecekleri SPA hizmetleri masaj ve cilt bakımı gibi hizmetler sunarken bünyesinde bir güzellik salonu da bulunduruyor. Casa Dell’Arte Residence tam donanımlı fitness merkezi ile tatilde de fit olma imkânı tanıyor.
Casa Dell’Arte Yatları
Mavi düşlere yelken açmak rotalarını ve sınırlarını kendilerinin belirlediği bir tatil yapmak isteyen misafirleri için Casa Dell’Arte’nin bir adet S68 Azimut motor yatı, biri 28 m. diğeri 35 m. olmak üzere iki adet de klasik yelkenli teknesi bulunuyor. Ünlü sanatçıların eserlerinin sergilendiği Casa Dell’Arte tekneleri, Akdeniz ve Ege’nin eşsiz kıyılarında seyreden yüzen birer sanat sergisi gibi…
Casa Dell’Arte Klasik Arabaları
Bodrum’un doğal ve tarihi güzelliklerini karadan keşfetmek isteyenler içinse Casa Dell’Arte Classic Arabaları hazır bekliyor. Klasik arabaları: 1967 Ford Mustang convertible, 1973 Corvette Stingray & 1961 Mercedes-Benz 180.
Casa dell’Arte Bodrum’da yazın son iki sergisi bir arada : Galeri içinde Elif Karadayı “Arkaplan” adlı sergisiyle yer alırken, bahçede Kazım Karakaya’nın son dönem mermer ve ahşap heykelleri sergilenecek.
Türkiye’nin ilk butik sanat oteli Casa dell’Arte, yaz sezonu sonuna yaklaşırken 11 Ağustos’ta gerçekleşecek olan çifte açılış ile iki solo sergi birden sunuyor. Otel içinde yer alan galeri ve avlu bölümünde rengarenk ahşap resimleriyle tanınan Elif Karadayı’nın son sergisi “Arkaplan” yer alırken, Kazım Karakaya’nın son dönem mermer ve ahşap heykelleri yaza yakışır bir bahçe sergisi ile sanatseverlerle buluşacak
Elif Karadayı 7. Solo sergisi “Arkaplan” ile Casa dell’Arte Bodrum’da…
Elif Karadayı tüm dünyada ses getiren eserleri ile Susan Sarandon gibi ünlü starların duvarlarını süsleyen özel isimlerden biri… Eserleri Türkiye’nin dışında ABD, İsviçre ve Lübnan gibi ülkelerin önemli koleksiyonlarına girmiş olan sanatçının Türkiye’deki 7. solo sergisi Casa dell’Arte Bodrum’da yer alıyor.
14 yeni eserini ilk defa bu sergide paylaşan Elif Karadayı resim olmaktan çıkıp duvar heykeline dönüşen üç boyutlu amorf işlerinde son derece kişisel bir süreci yansıtıyor. Hayat akıp giderken arka planda kalanları, bir türlü öne çıkamayanları, göz ardı ettiğimiz, ancak bizi birgün aniden yakalayan anıları, duyguları ve düşünceleri konu alan bu sergi sanatçının kendi kendisiyle konuşur gibi, ya da bir günce tutar gibi yarattığı eserlerden oluşuyor. İki boyutlu bir yüzey üzerinde hem optik oyunlarla ortaya çıkan çoklu planları, hem de yükselen ahşap formlarıyla birçok yönden izlenebilen eserler 11 Ağustos-14 Eylül tarihlerinde Casa dell’ArteBodrum’da gezilebilir.
Casa dell’Arte’de bir Bahçe Sergisi: Kazım Karakaya ve “Zamana Yontulan” Heykelleri
Kazım Karakaya’nın son beş yıla yayılan 12 büyük boyutlu heykeli Casa Dell’arte Bodrum’da 11 Ağustos’ açılışı yapılan “Zaman Yontulan” adlı kişisel sergisinde yer alacak. Bodrum’da Akdeniz’in kıyısında sergilenecek olan heykeller deniz, su, dalga ve sahil etkisiyle mekan ile doğrudan ilişki kuruyor.
“Malzemeyle birlikte harmanlanan bir ritim benim işlerim” diyen Karakaya, mermerin yanı sıra bu kez alüminyum, ahşap ve bazalt malzemenin de iç yapısını keşfe çıkıyor/çıkarıyor.
“Varlığın etkileyici güzelliği, ipek bir örtü olup sarıyor onları. Bir su damlası gibi akıyor tende kadın, dalgada balık, kanatta kol, tüyde kuş, ahşapta köpük, denizde rüzgar… Alttan ölümle mücadelenin, ölüme karşı durmanın-duramamanın dalgaları yükseliyor. Taşa değil de suya yontulmuş gibi dingin, ığrıplı oynaşırken zaman, bu formların en üstünde ışığın mırıldandığı ezgiyi, taşın en karanlıklarından gelen, arkaik bilinçaltımızın acıları tiz bir hatla yarıyor, coşkuları tok bir dönüşle bölüyor…” - Cennet Türker.
Sergi Mekanı: Casa dell’Arte Hotel of Arts & Leisure
Sergi Tarihleri: 11 Ağustos – 14 Eylül
Açılış Kokteyli: 11 Ağustos Perşembe 19:30
Talipoğlu Yol Konağı (YEŞİLYURT KÖYÜ/ÇANAKKALE)
Mehtabı, İlk Kucaklayan Olmaya Ne Dersiniz?
Uzun yolların sevdalısı, Anadolu insanının tertemiz yüreği, Tayfun Talipoğlu’nun yol konağında “Kısacası Keyfinizi Düşündük” sloganı ile yoluna devam eden Talipoğlu çifti, 4 yıllık mazilerinde alın teri ve emeklerin, konuklarda mutluluğa dönüştüğü, sıcak ve içten sohbetlerin unutulmaz tadı... akıllarda kalacak sofralar, mütevazi, amatör, sevgi dolu bir hizmet anlayışı... Sanki dört bin yıllık bir yaşanmışlığın verdiği arınmışlık, bilgelik ve nice güzellikte sizleri bekliyor.
Filiz Talipoğlu, sımsıcacık kalbinin sesi cümlelerde kendi değimiyle öyle güzel ifade ediyor ki ;
Yeşilyurt Köyü’nün sakin bir köşesinde, çam ve zeytin ormanının ortasından körfezi ve
‘‘Mehtabı İlk Kucaklayan’’ olma şansına sahip manzarası ile keyfi düşürür akla.
Odunun kokusunu, horozun sesini, atların yılkı dostluğunu, sincapların hayata tutunuşunu, tilkilerin, baykuşun size muhtaçlığın, gelinciğin nazını… Yeniden hatırlarsınız.
Teras barda dört mevsim yaşayası gelir insanın...
Odaları, şöminesi, size özel terası konforu tamamlar…
Odalarımıza manevi değeri olan arındırıcı taşların adını koyduk. Adımızı ve sevgimizi baş harflerine gizledik… Bulasınız diye... Yüreğimizdeki şatafattan uzak ve olması gerekenleri de bulmanızı istedik. Unutmayın güzelliğin her karesi yeşil ve maviden ibarettir...
Bende sizleri hep hatırlayacağım, yazacağım, paylaşacağım. Unutmayın ki uzaklarda dostlar var ama, hep yakındalar. Tanımasak da, bilmesek de, onlar bizim dostlarımız…
GÖKÇÜOĞLU KONAĞI (SAFRANBOLU)
Çok Özel Bir Konakta, Hem de Safranbolu’da Dostlarınızı Ağırlamaya Ne Dersiniz?
Unesco tarafından dünya miras listesi altına alınmış, Safranbolu’muzun geçmişten bugüne gelişinde Avrupa’da üniversitelerde incelemeye alınmış, dikkatleri çekmiş gerçek bir konak Gökçüoğlu Konağı…
Safranbolu da her mevsim ayrı güzelliklerle misafirlerini konuk etmeyi bekliyor.
Gökçüoğlu Konağı ; Bağlar ,Değirmenbaşı mevkiinde Gökçüoğlu Mustafa Bey tarafından 1896’da yaptırılmıştır. Geleneksel Türk evinin tüm mimari özelliklerini taşıyan son derece soylu bir yapıdır. Günümüzde 8 odaya sahip bir küçük otel olarak işletilmektedir.
Farklı büyüklükteki ve özellikteki odaların ismi ise, mavi, badem, kış, klasik, güneş, safran, amber ve ceviz odalar olarak Safranbolu konaklamalarınızın vazgeçilmez ve doğru konağı olacaktır.
Bir sonraki tatil yazımda, yine birbirinden güzel tatil adreslerinde buluşana dek, sağlığınız ve yüzünüzdeki tebessüm eksik olmasın sevgi ile kalın…