Bush'un yaşamından kesitler
Abone olBeyaz Saray'a geldikten sonra, Ağustos ayında başkanlık döneminin en düşük popülerlik oranına sahip olan Bush, 11 Eylül saldırılarıyla yeni bir döneme girdi.
Liderlik rolünü üstlenen Bush, ABD'de Demokrat Parti ve
Cumhuriyetçi Parti arasındaki bölünmüşlüğü kısa sürede bir bütün
haline getirdi. Bush'un popülerlik oranı ise bu dönemde yüzde
90'lara fırladı. Ülkede terörizme karşı en katı tedbirler
alınırken, bu tedbirlerden en çok Müslümanlar sıkıntı çekti.
Teröristlerle bağlantısı olmadığı halde, bazı Müslümanlar uzun süre
hapiste tutuldu. Vatansever yasası adı altında devreye giren
tedbirlerle, terörizmle mücadele gerekçe gösterilerek bir kişinin
belirsiz sürelerle hapse atılması, evinin aranması, telefonlarının
dinlenmesi meşru hale getirildi. Saldırılardan hemen sonra
terörizme karşı savaş ilan eden Bush, 11 Eylül'ün mimarı, terörist
Usame bin Ladin ve terör örgütü El Kaide'nin üslendiği Afganistan'a
bir askeri operasyon başlattı. Bu operasyonda Bin Ladin ele
geçirilemezken, Afganistan'daki Taliban rejimi devrildi ve yerine
demokratik seçimle işbaşına gelen yeni bir hükümet kuruldu. Irak,
İran ve Suriye'yi ''şer ekseni'' olarak niteleyen Bush, bu
ülkelerin teröristlerle kitle imha silahlarını paylaşması ve bu
silahlarla güçlenen teröristlerin ABD'ye saldırması endişesini dile
getirmeye başladı. Irak, kitle imha silahlarına sahip olduğu
gerekçesiyle öncelikli hedef olarak görüldü. Bush ilk iş olarak ABD
Kongresi'nden, gerekirse Irak'a savaş açma yetkisini kendi üzerine
alan bir karar çıkarmalarını istedi. Demokrat Partili John Kerry
de, bu karara onay veren kongredeki senatörler arasında yer aldı.
ABD, kitle imha silahlarını gerekçe göstererek Irak'ta Saddam
Hüseyin rejimine son veren bir askeri operasyona girişti.
''Özgürleştirilen'' Irak halkıyla yeni bir Irak kurmanın kolay
olacağı görüşünü savunan Bush yönetimi, Amerikan askeri operasyonu
başlar başlamaz yeraltına inen Saddam yanlısı isyancılarla halen
mücadele ediyor. Irak'ta çok az kayıp vermeyi hedefleyen ABD,
1000'den fazla askerini kaybetti. Terörizmle savaşın, bin Ladin'i
yakalamak yerine Irak'a kaydırılması arasında bağlantı
kuramayanlar, Bush yönetimine karşı eleştirel bir tutum aldı. Ancak
Bush, 2 Kasım seçimine birkaç gün kala, halen anketlerde rakibi
John Kerry'nin bir iki puan önünde görünüyor. Bush yönetimi,
Afganistan ve Irak'tan sonra Ortadoğu bölgesinde de demokrasinin
yaygınlaştırılması için Büyük Ortadoğu girişiminin önderi oldu. Bu
bölgede demokratik ve ekonomik reformlarla, terörizmin ilerleme
nedenlerinin ortadan kaldırılması amaçlanıyor. Başkan Bush, medyada
özellikle Demokrat Partili kesim tarafından, yeterli zekaya sahip
olmayan, devlet başkanlarının adını karıştıran bir kişi olarak
sergilendi. Asıl başkanın, sessiz bir profil çizmeyi tercih eden
Başkan Yardımcısı Dick Cheney olduğu yönünde yorumlar yapıldı.
Başkan yardımcılığı görevinden önce Halliburton petrol şirketinin
başkanı olan Cheney'ye, Irak'ta Halliburton'ın önemli ihaleleri
almasını sağladığı yönünde suçlamalar getirildi. Bush yönetimi,
medyaya göre tarihin en kapalı Beyaz Sarayı'nı yarattı. Medya,
yönetime yakın belli isimler dışında Bush'tan uzak tutuldu. Bush
ayrıca Beyaz Saray'ın en sportif başkanı oldu. Beyaz Saray'da
zayıflama akımını da başlatan Başkan Bush, maraton tamamlamış iyi
bir koşucu. Bush ayrıca, her fırsatta Beyaz Saray'da ağırlık da
çalışıyor. George W. Bush, dindarlığıyla da Beyaz Saray'a damgasını
vurdu. ABD'nin en dindar başkanlarından biri olarak görülen
Methodist mezhebine mensup Bush'un Evangelist tarikatıyla yakın
bağları bulunuyor. 40 yaşına kadar kendi sözleriyle çok içki içen,
hızlı araba kullanan ve çok kadınla ilişkisi olan, içkili araba
kullanmaktan ceza alan Bush, dine sarılarak alkolü bıraktığını
anlatıyor. Artık ağzına içki koymayan Bush, kendisini ''Tanrı'nın
görevlendirdiği'' bir kişi olarak gördüğünü de belirtiyor. Sundance
televizyonunda yayınlanan bir programa göre Bush kabinesinin birçok
üyesini de dindarlar arasından seçti. Eski bir öğretmen ve
kütüphaneci olan Laura Welch Bush ile evli olan Bush'un Jenna ve
Barbara adında ikiz kızları var. Bushlar'ın ayrıca Barney adında
bir köpekleri ve India adında bir kedileri bulunuyor. Bush ailesi
sık sık Texas'taki çiftliklerinde dinlenmeyi tercih ediyor. Başkan
Bush, kararlarında eşi Laura'dan büyük destek aldığını söylüyor.
EKONOMİK KONULAR Baba Bush'un ikinci dönem başkanlık kampanyasını,
Demokrat Partili Bill Clinton'a karşı kaybetmesini izleyen oğul
Bush'un seçim kampanyası yetkilileri, ikinci dönem başkanlığın
garanti olmadığını biliyor. Bush aylarca, rakibi olmadığı için
Cumhuriyetçi Parti içinde başkan adaylığını duyurmayı geciktirmiş,
2003 yılı yazında yaptığı açıklamada, ''siyaset sonradan gelecek.
Şimdilik işimi yapıyorum. İşim de Amerika'yı daha güvenli hale
getirmek'' demişti. Yeniden seçim kampanyasında ulusal güvenliği
öncelikli hale getiren Bush, ekonominin de dikkat isteyen bir konu
olduğunu biliyor. ABD'de işsizlik oranı yüzde 4'ten yüzde 6.2'ye
yükseldi. Bu oran, son 10 yıldır en yüksek işsizlik oranı. Demokrat
Partililer, Bush'un getirdiği vergi kesintilerinin, ABD bütçesinde
açığa yol açtığını savunuyor. Geçen yıl 455 milyar dolara varan
bütçe açığıyla ABD, dünya ekonomisinin sağlığını da tehdit ediyor.
Cumhuriyetçi Partililer ise terörizme karşı savaş ve ülkede
güvenlik artırıcı önlemlerin bütçe açığını tetiklediğini savunuyor.
Bush yönetimi, uluslararası pek çok anlaşmadan da çekildi. Global
ısınmaya karşı Kyoto anlaşması, biyolojik silah anlaşması ve
Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Rusya ile Anti-Balistik Füze
Anlaşması (ABM) bunlar arasında yer aldı. Soğuk Savaş dönemi
politikalarını bir kenara bırakan Bush, yeni bir ulusal güvenlik
stratejisi belirledi. ''Önceden vurma'' politikasıyla Bush,
düşmanının güçlenmesine fırsat vermeden ilk vuran olma yaklaşımını
geliştirdi. Bu yaklaşım, 11 Eylül sonrasında ortaya çıktı ve Irak
Savaşı ile de test edildi.