Busha ilk şok Topkapıda
Abone olDünya Bush'a ayakkabı fırlatan Muntazır el-Zeydi'yi konuşuyor. Meğer Bush'a ilk protestoyu bir Türk gazeteci yapmış.
2004 yılı yaz aylarında Türkiye'ye gelen Bush'un Topkapı
Sarayı'ndaki etkinlikte Fehmi Koru, ABD başkanının uzattığı eli
sıkmamış.
Bu protesto Bush'un muzaffer komutan edasıyla hava attığı savaşın ilk yıllarında gerçekleşti.. Zeydi'nin ayakkabıyı fırlatmasıyla birlikte Yeni Şafak yazarı, Taha Kıvanç takma adıyla bugünkü köşesinde konuyu yeniden hatırlattı:
“Topkapı Sarayı'ndaki 'Lirik Tarih' gösterisinde aynı masayı paylaştığım meslektaşlar, ABD başkanı George W. Bush ve Başbakan Tayyip Erdoğan'la hatıra fotoğrafı çektirmek istediler. Ana yemekle tatlı arasında masalarına çağrıldık... Meraklı dostlar derhal Bush'un yanında sıralanarak poz verdiler... Yer değiştirmek üzere öndekiler arkaya arkadakiler öne geçerken, poz verme işleminin bittiğini sanan Bush herkesle tokalaşmaya başladı. Elini uzatanlar, 'Merhaba sayın başkan' veya 'Nasılsınız?' türü sözcüklerin İngilizcesiyle konuğu selâmladılar. Bush elini uzattığında, ben, yalnızca adımı söyleyip sustum...
“Hiç bilmediği bir dilden iki sözcükle karşılaşan ABD başkanının bir an tereddüt ettiğini gören Akif Beki, 'Bu ismi daha önce duymuş muydunuz?' sorusunu yöneltti. Bush daha da şaşırdı. Akif Beki orada da durmadı ve 'Kendisi tanınmış bir yazardır' diye devam etti. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Bush, bana dönüp, 'Hakkımda iyi şeyler mi, kötü şeyler mi yazıyorsunuz?' diye sorunca şu cevabı verdim: 'Hep olumsuz şeyler yazıyorum. Savaş öncesi size bakışımla savaş süreciyle birlikte oluşan bakışım arasında muazzam bir fark var.'
“O sohbeti sorularıyla başlatmasa ağzımı açmayacağım Akif Beki, daha kışkırtıcı bir taktik geliştirip, ABD başkanına beni gösterdi ve 'Amerikan aleyhtarı' deyiverdi. Şu sözler o zaman ağzımdan döküldü: 'Yoo, Amerikan aleyhtarı değilim; tam tersine, Amerikan vatandaşı olan bir yakınıma önceki seçimde size oy vermesi için baskı bile yapmıştım; ancak sizin sebep olduğunuz gelişmeler beni pişman etti.' Bir an o yakınımın önümüzdeki seçimde de kendisine oy vereceği umuduna kapılır gibi oldu Bush; bu yüzden, 'Bir daha size oy yok' demem gerekti. Son ikna çabası, Bush'tan, 'Irak'ta henüz herşey bitmedi, sonu iyi gelecek...' cümlesiyle geldi. Umarım, 'Hiç sanmıyorum' dediğimi de duymuştur ABD başkanı...”
Bush'un emriyle 2003 yılında başlatılan savaşın açtığı yıkıma tanıklık eden Iraklı gazeteci ayakkabısını fırlatırken, Bush, Irak macerasının daha en başlarındayken ve galibiyeti avucunun içinde görürken aramızda geçen Topkapı Sarayı mükâlemesini hatırlamıştır sanıyorum.
Bu protesto Bush'un muzaffer komutan edasıyla hava attığı savaşın ilk yıllarında gerçekleşti.. Zeydi'nin ayakkabıyı fırlatmasıyla birlikte Yeni Şafak yazarı, Taha Kıvanç takma adıyla bugünkü köşesinde konuyu yeniden hatırlattı:
“Topkapı Sarayı'ndaki 'Lirik Tarih' gösterisinde aynı masayı paylaştığım meslektaşlar, ABD başkanı George W. Bush ve Başbakan Tayyip Erdoğan'la hatıra fotoğrafı çektirmek istediler. Ana yemekle tatlı arasında masalarına çağrıldık... Meraklı dostlar derhal Bush'un yanında sıralanarak poz verdiler... Yer değiştirmek üzere öndekiler arkaya arkadakiler öne geçerken, poz verme işleminin bittiğini sanan Bush herkesle tokalaşmaya başladı. Elini uzatanlar, 'Merhaba sayın başkan' veya 'Nasılsınız?' türü sözcüklerin İngilizcesiyle konuğu selâmladılar. Bush elini uzattığında, ben, yalnızca adımı söyleyip sustum...
“Hiç bilmediği bir dilden iki sözcükle karşılaşan ABD başkanının bir an tereddüt ettiğini gören Akif Beki, 'Bu ismi daha önce duymuş muydunuz?' sorusunu yöneltti. Bush daha da şaşırdı. Akif Beki orada da durmadı ve 'Kendisi tanınmış bir yazardır' diye devam etti. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Bush, bana dönüp, 'Hakkımda iyi şeyler mi, kötü şeyler mi yazıyorsunuz?' diye sorunca şu cevabı verdim: 'Hep olumsuz şeyler yazıyorum. Savaş öncesi size bakışımla savaş süreciyle birlikte oluşan bakışım arasında muazzam bir fark var.'
“O sohbeti sorularıyla başlatmasa ağzımı açmayacağım Akif Beki, daha kışkırtıcı bir taktik geliştirip, ABD başkanına beni gösterdi ve 'Amerikan aleyhtarı' deyiverdi. Şu sözler o zaman ağzımdan döküldü: 'Yoo, Amerikan aleyhtarı değilim; tam tersine, Amerikan vatandaşı olan bir yakınıma önceki seçimde size oy vermesi için baskı bile yapmıştım; ancak sizin sebep olduğunuz gelişmeler beni pişman etti.' Bir an o yakınımın önümüzdeki seçimde de kendisine oy vereceği umuduna kapılır gibi oldu Bush; bu yüzden, 'Bir daha size oy yok' demem gerekti. Son ikna çabası, Bush'tan, 'Irak'ta henüz herşey bitmedi, sonu iyi gelecek...' cümlesiyle geldi. Umarım, 'Hiç sanmıyorum' dediğimi de duymuştur ABD başkanı...”
Bush'un emriyle 2003 yılında başlatılan savaşın açtığı yıkıma tanıklık eden Iraklı gazeteci ayakkabısını fırlatırken, Bush, Irak macerasının daha en başlarındayken ve galibiyeti avucunun içinde görürken aramızda geçen Topkapı Sarayı mükâlemesini hatırlamıştır sanıyorum.