Bursa'da şenlikli sempozyum
Abone olOsman Gazi’yi Anma ve Bursa’nın Fethi Şenlikleri kapsamında düzenlenen “Osman Gazi ve Bursa Sempozyumu” şenliklere bilimsel bir boyut kazandırdı.
Tayyare Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen ve Uludağ
Üniversitesi’nin yanı sıra; Ankara, Sakarya, Selçuk ve Washington
üniversitelerinden öğretim üyelerinin katıldığı sempozyumda,
"Payitaht Bursa'da Kültür ve İnsan", "Payitaht Bursa'yı Büyüten
Kaynaklar", “Payitaht Bursa'da Sanat ve Kültür" ve "Osmanlı'nın
Kültürel Zenginliği" alt başlıkları işlendi. Sempozyum ünlü tarihçi
Prof. Dr. Halil İnalcık’ın bildirisinin Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu
tarafından okunmasıyla başladı. Prof. Dr. İnalcık bildirisinde
Osman Gazi’nin Bursa’yı, İznik’de yaptığı gibi, aç bırakmak için
Rum ustalara iki kule inşa ettirdiğine yer verdi. Bu kulelerin
birisi şehrin kuzeyinde. Bugün Çobanbey türbesinin olduğu yerde
yapıldığını ve buraya Balabancık kuvvetinin yerleştirildiğini
belirtti. Bizans’tan, yani, ovadan gelen yolun Kükürtlü’den,
Çekirge’den geçtiğini ifade eden Prof. Dr İnalcık, “Kara Mustafa
Paşa’nın kaplıcasına inerseniz görürsünüz, büyük bir duvarı hala
duruyor. Onun üzerindeki tepede yapıyor kuleyi. Bursa’yı İznik gibi
iki kuleyle muhasara ediyor” şeklinde ifade ediyor. BİLDİRİLER Aynı
gün Tayyare Kültür Merkezi’nde(TKM), “Payitaht Bursa’da Kültür ve
İnsan” konulu sempozyum başladı. İki gün süren sempozyumun ilk
gününde; Uludağ Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yusuf
Oğuzoğlu “Osman Gazi Dönemindeki Kültürel ve İnsani Değerler”
konulu bir sunum yaptı. Ayrıca, UÜ’den Prof. Dr. Mustafa Cemiloğlu
“Bursa Bölgesi Yörükleri”, Prof. Dr. Hüseyin Algül “Kuruluş Dönemi
Osmanlı Yönetiminin Gayrimüslimlere Yaklaşımı”, Prof. Dr. Mustafa
Kara “Buhara-Bombay-Bursa Hattında Dervişlerin Seyr ü Seferi”,
Selçuk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mikail Bayram ise “Osmanlı
Devleti’nin Kuruluşunda Orta Anadolu Türkmenleri” adlı
bildirilerini sundular. Sempozyumun; “PAYİTAHT BURSA’YI BÜYÜTEN
KAYNAKLAR” bölümünde ise; Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Özer
Ergenç, UÜ’den Prof. Dr. Osman Çetin, Bursa Araştırmaları
Vakfı’ndan Raif Kaplanoğlu, UÜ’den Yard. Doç. Dr. Cafer Çiftçi ve
Ankara Üniversitesi’nden Araş. Gör. Kamil Doğancı konuyla ilgili
bildirilerini sundular. Fetih ve anma etkinlikleri 5 Nisan Salı
günü de devam etti. TKM’deki sempozyumda; UÜ’den Prof. Dr. Zeren
Tanındı “Fetihlerin ve Ticaretin Sanata Yansıması: Göçer Bilginler,
Dervişler ve Sanatçılar”, Prof. Dr. Mefail Hızlı “Payitaht Bursa’da
Eğitim-Öğretim Vakıfları”, ABD Washington Üniversitesi’nden Dr.
Selim S. Kuru “Lami’nin Gözünde Bursa”, UÜ’Den Doç. Dr. Hatice
Şahin “Bursa Kütüphanelerinde Bulunan Türkçe Tıp Metinleri”, Yard.
Doç. Dr. Salih Pay “Kuruluş Dönemi Osmanlı Külliyeleri” konulu
bildiri sundu. Sempozyumun ardından, “Osmanlı’nın Kültürel
Zenginliği” konulu Yuvarlak Masa Toplantısına geçildi. Ankara
Üniersitesi’nden Prof. Dr. Özer Ergenç’in yönettiği toplantıya;
Prof. Dr. Cemal Kafadar (Harvard University, ABD), Prof. Dr.
Michiel Kiel (Universitat University, Almanya), Yard. Doç. Dr.
Mehmet Kalpaklı (Bilkent Üniversitesi) ve Yard. Doç. Dr. Oktay Özel
(Bilkent Üniversitesi) katıldı. OSMANLI FETHETTİĞİ TOPRAKLARDA
EĞİTİME BÜYÜK ÖNEM VERDİ Sempozyum kapsamında bildiri sunan Uludağ
Üniversitesi (UÜ) İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr.
Mefail Hızlı, Osmanlı'nın eğitime savunma kadar önem verdiğini
belirterek, "Osmanlı döneminde bir çocuk, sıbyan mektebinden,
medreseye kadar devlet tarafından ücretsiz okutulurdu. Muallimlerin
o dönemde aldıkları ücret, bugün ABD'deki profesörlerin
maaşlarından daha fazlaydı. Toprakları adaletle fetheden Osmanlı,
eğitimle de cihan devleti oldu" dedi. Prof. Dr. Hızlı "Payitaht
Bursa'da Eğitim-Öğretim Vakıfları" konulu konuşmasında, Osmanlı'nın
eğitime verdiği önemi dile getirdi. Osmanlı'nın hızla düşüşe
geçtiği dönemde, yıkılması beklenirken Çelebi Mehmet ile yeniden
doğduğunu anlatan Hızlı, "Çelebi Mehmet, bu başarısından dolayı
Osmanlı'nın ikinci kurucusu olarak kabul edilir. Çelebi Mehmet,
tahta çıktığında yaptırdığı görkemli binalar ve medreselerle
toplumun psikolojik çöküşüne son vermiştir. Çelebi Mehmet ile
başlayan özellikle eğitim alanındaki çalışmalar Fatih Sultan Mehmet
ile zirveye ulaşmıştır. O dönemde Bursa'da 20 medrese vardı ve
bunların sadece 10'unu Fatih Sultan Mehmet yaptırmıştır.
Günümüzdeki üniversite ile eşdeğer medreselerin yanı sıra 5
yaşındaki çocukların okuduğu sıbyan mektepleri ise her mahallede
vardı. 14. yüzyılda Bursa'da 150 mahallede 150 cami ve mescit, 75
sıbyan mektebi (ilkokul) ile 33 medrese vardı. Bu sadece Bursa'da
değil, Anadolu'nun her yerinde tablo böyleydi. Bugünkü eğitim
tablomuz ile karşılaştırdığımızda aradaki farkı siz değerlendirin"
diye konuştu. Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeren
Tanındı, "Fetihlerin ve Ticaretin Sanata Yansımaları: Göçer
Bilginler, Dervişler ve Sanatçılar" başlıklı bildirisinde, "Sanat,
Osmalı'da devletin bir parçası olarak yerini alırken, bu konu
padişahlar tarafından bir güç olarak kabul ediliyordu" dedi. Prof.
Dr. Tanındı, Osmanlı'nın fethettiği topraklarda esir aldığı
insanların sanatçı olanlarından fidye olarak eser yapmalarının
istendiğini söyledi. Washington Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr.
Selim Kuru ise, "Lami'nin gözünden Bursa" başlıklı konuşmasında
Bursalı Lami Çelebi'nin hayatını, edebi kişiliğini, eserlerini,
kasidelerini, murabba ve gazellerini anlattı. MADDE VE İKDİSADA
DAYALI ARAŞTIRMALAR MİLENYUMLA İNSANA YÖNELDİ Ankara Üniversitesi
Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi Prof.
Dr. Özer Ergenç Osmanlı araştırmacılarının son yıllarda iktisattan
çok yönlerini insana çevirdiklerini, bunun da günümüz insanının
hayatına ışık tutabileceğini söyledi. Kent Müzesi’nde
gerçekleştirilen “Osmanlı’nın Kültürel Zenginliği" başlıklı bölümde
konuşan Prof. Dr. Ergenç, “Bundan 50 sene önce Osmanlı tarihine
yönelik araştırmalar farklı bir boyuttaydı. O zamanlarda savaş
tabloları, akıncılar, iktisadi dinamiklere merak vardı. Şimdi
araştırmaların boyutunun insana odaklandığını görüyoruz. Artık
Osmanlı tarihçileri ve araştırmacıları insanı anlamaya çalışıyor.
Mesela Osmanlı'nın kuruluş döneminde sabah kalkan bir insan ne
yapardı? Gününü nasıl geçirirdi? Hayat felsefesi neydi? Bunlar
araştırılıp neticeleri günümüze yansıtılıyor. Ben de şahsen merak
ediyorum. 100 yıl sonrakilerin bu araştırmaların da etkisi ile
Osmanlı anlayışları nasıl olacak? Gerçekten insanı heyecanlandıran
bir konu" şeklinde konuştu. Prof. Dr. Cemal Kafadar ise, Osmanlı
araştırmalarının yönünün kültür ve insana döndüğünün doğru
olduğunu, fakat bunun yanında diğer alanlar ile ortak çalışmalar
yürütülmesi gerektiğini savundu. Kafadar, maddiyatı anlamadan
manevi hayatın anlaşılamayacağını kaydederek, araştırmaların çok
yönlü olmasının önemine temas etti. Kafadar, araştırmacıların
Osmanlı'nın tarihi ve kültürel zenginliğinin hakkını vermediğinden
de yakındı