Burkay'dan PKK'ya silah bırakma çağrısı
Abone olKürt siyasetçi Kemal Burkay, BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının gerginliği artıracağını belirtirken, çözüm için diyaloğun şart olduğunu söyledi.
Kürt siyasetçi Kemal Burkay, teröre çözüm için PKK'ya tek taraflı olarak silah bırakma çağrısında bulundu.
konuşan Burkay'ın aydınlara da bir mesajı var: 'Kültür ve sanat adamlarının yapabilecekleri şeyler var. Kamuoyunu ve siyasi partileri etkileyerek çözüme katkı sunabilirler.
Burkay, özetle şunları söyledi:
- Başbakan'ın 'BDP ile müzakere noktasında değilim' yönünde açıklamaları oldu...
Başbakan'ın, BDP'ye yönelik tüm eleştirilerine karşılık BDP ile müzakere kapısını kapamadığı görülüyor. Hatta son dönemde Öcalan ve PKK ile de görüşülebileceğini dile getirdi. Bence, her şeye rağmen diyalog ve müzakere gereklidir, özellikle de PKK'ya silah bıraktırmak için.
Ancak Kürt sorununun çözümü PKK'nın politikalarına endekslenmemeli.
- BDP'li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması gündemde. Nasıl bir sonuç doğar?
Bunu akıllıca bir yöntem görmüyorum, gerginliği arttırmaktan başka sonuç vemez.
PKK, TEK YANLI SİLAH BIRAKSIN
- Çözüm için 'akil adamlar' önerisine Kemal Burkay nasıl bakıyor?
Toplumda akil adam diye nitelenen ve saygınlığı olan aydınların, kültür ve sanat adamlarının bu alanda yapabilecekleri şeyler var, buna olumlu bakıyorum. Onlar kamuoyunu ve siyasi partileri etkileyerek çözüme katkı sunabilirler.
- Örgütün silah bırakması için aydınların bir girişimi olabilir mi? Sizin böyle bir çabanız söz konusu mu?
Ben öteden beri, sağlıklı bir diyalog ve müzakere ortamı için silahların karşılıklı susturulmasını, hatta PKK'nın tek yanlı silah bırakmasının yararını dile getiriyorum. Aydınlar da zaman zaman bu yönde çağrılar yapıyorlar. Bu çağrılar hemen sonuç vermese de kanımca yılmamak gerek. Çünkü çözüm sonunda silahlarla değil, diyalog ve uygarca yöntemlerle olacak.
HAK-PAR GENEL BAŞKAN ADAYIYIM
- AK Parti'de aktif siyaset yapacağınız iddiası doğru mu? Doğru değil. Böyle bir şeyi hiç düşünmedim. AK Parti'de tanıdığım, dönüşüm sırasında ve daha sonra bana dostça davranan epeyce insan var. Ben AK Parti'yi düşman gören, AK Parti hükümetini yıkmayı başlıca hedef seçmiş biri değilim. AK Parti ile de CHP ve BDP ile de ülkemizin sorunlarının çözümü için uygarca ilişkilerden yanayım. Ama benim siyasi çizgim farklı. Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) üyesiyim ve önümüzdeki 4 Kasım'da yapılacak kongrede Genel Başkanlığa adayım.
ÖCALAN PKK'YI PROTESTO EDİYOR
- İstihbarat bilgileri örgüt yönetiminin bölündüğüne ilişkin...
Murat Karayılan, Fehman Hüseyin (Bahoz Erdal) ve Duran Kalkan'ın ayrı baş çektikleri hep söylenir. Duran Kalkan'ın Türk derin devletinin, Fehman Hüseyin'in Suriye'nin adamı olduğu kanısı yaygındır. Cemil Bayık ise İran'a yakın sayılır.
AVUKATLARINA GÜVENMİYOR
- İmralı bunun neresinde? Zira Öcalan'ın son eylemleri eleştirdiği basına yansıdı.
Öcalan Suriye'de iken besbelli Suriye'nin derin etkisinde idi. Türkiye'ye gelince durum değişti, kendi deyişiyle devletin hizmetine girdi. Önce Genelkurmay, asıl olarak da Ergenekon yön veriyordu. Son dönemde askeri vesayetin gerilemesi ve MİT üzerinde hükümetin kontrolünün artmasıyla Öcalan'la hükümetin teması sağlandı. Herhalde bu ilişkinin etkisiyle olacak ki, geçen yıl seçimlerin hemen ardından, 'Biz devletle anlaştık, artık halk savaşına gerek yok!' dedi. Yani derin devletin onu soktuğu savaş pozisyonundan geri çekildi. Ama Kandil buna uymadı, Duran Kalkan'ın 'Halk savaşı' dediği silahlı eylemler devreye girdi. Yani Öcalan by-pass edildi.
- Öcalan'ın ailesiyle görüştüğü ancak avukatlarını istemediği açıklandı...
Öcalan'ın avukatlarının, tamamı değilse bile bir bölümünün MİT'le, derin devletle çalıştıkları biliniyordu. Son KCK soruşturmalarında da bu açığa çıktı. İmralı'dan savaş talimatları dahil, tüm buyruklar bu avukatlar vasıtasıyla PKK'ya ve Kandil'e ulaşıyordu. Öcalan by-pass edilince, belli ki avukatlarına da güveni kalmadı. Onlarla görüşmeme, hem onları hem de ve asıl olarak Kandil'i ve PKK'yı bir protestodur.
- Sivilleri de hedef alan son saldırıların ardından sizce PKK taban kaybetti mi?
Sivillere zarar vermek daima kaybettirir. Ancak devlet Kürt sorununun çözümü yönünde cesur adımlar atmadıkça, 'son terörist ortadan kaldırılıncaya kadar savaşacağım' anlayışıyla hareket ettikçe bu taban daralmaz. Bazıları, Kürt sorununun çözümü yönünde ciddi, köklü adımlar atılsa bile PKK silah bırakmaz diyorlar. Bu doğru değil. PKK 1993'te, 1995'te, 1998'de neden tek yanlı ateşkes yaptı? Ve neden Öcalan yakalandıktan sonra 'savaş yanlıştı, silahları tümden bıraktım, bir daha da elime almayacağım' dedi ve 4-5 yıl boyunca tek kurşun sıkmadı?
Demek ki PKK silahları bırakabilir. Elbet PKK içindeki derin devlet eli ve bugün aynı zamanda Suriye ve İran'ın eli onu silah kullanmaya var gücüyle teşvik ediyor, lojistik destek sağlıyor. Ama PKK'nın en azından görünürdeki gerekçesi Kürt halkının tanınmayan haklarıdır. Kürt halkının bir bölümünden sağladığı destek de bu nedenledir. Eşitlik temelinde çözüm sağlandığı zaman kimsenin diyeceği bir şey kalmaz ve dağa çıkıp silahla dolaşanlar gülünç duruma düşer. Birileri onları kullanmak istese bile
hiçbir Kürt genci bunu yapmaz.
MALİKİ YÖNETİMİ DAĞILACAK
- İran-Suriye-PKK denkleminde son durum nedir?
Suriye'deki rejimin günleri sayılıdır. Ama yerine ne geleceği de önemli. Uluslararası güçler anlaşmalı ve BM eliyle tarafların üzerinde uzlaşabileceği bir çözüm bulmalı, bunu uluslararası garantiye almalılar. Kanımca sonunda olacak da budur.
İran, Suriye'deki gelişmelerden ürktü, sıranın kendisine geleceği kaygısında. Suriye giderse İran-Suriye, Hizbullah aksı -ki şimdi buna Bağdat'taki Şii Maliki yönetimi de dahil- parçalanacak. Büyük ihtimalle değişim dalgası İran'ı saracak.
PKK da konjünktürel Suriye ve İran desteğine umut bağlamamalı. Dün de Suriye desteği vardı ve birdenbire kesildi, Öcalan bir gecede Suriye'den çıkarıldı. Suriye'nin ardından İran'ı da zor günler bekliyor.