AİHM’in Fransa’da uygulanan burka yasağını
onaylamasının ardından, konuyla ilgili tartışmalar tekrar gündeme
geldi. Konuyu irdeleyen Avrupa’daki kalemler, burkanın
fundamentalizmin sembolü olduğu ve burka yasağının din ihlali
olmadığı konusunda birleşiyorlar.
Avrupa’da, Belçika İsviçre, Fransa derken, AİHM
kararının ardından, Avusturya, Norveç ve Danimarka’da aşırı
sağ gruplar aynı yasağın uygulanması için girişimde bulunmaya
hazırlanıyorlar.
Durum özetle; yakın zamanda tüm Avrupa
ülkelerinde burka yasağının resmileşmesi olarak görüntü
yapıyor.
Buraya kadar bir olağandışılık yok.
İslam düşmanlığının ayyuka çıktığı ve dahi
ortadoğu halleri itibarıyla, kadına karantinaya alınmış görüntüsü
veren, tüm vücudu örten, sadece yüz kısmı kare şeklinde açıkta
kalan bu giyim şeklinin Avrupalı tarafından bu zamana kadar onay
görmüş olması da en şaşırtıcısı.
Tages Anzeiger’da yazan Michele Binswanger,
makalesinde, burka yasağını güzellerken,''burkayı tam ters açıdan
okursak, bir tür pornografidir'' diyerek konunun altını
çiziyor...
Bu cümleyi kuran ilk Binswanger değil tabii ki,
Avrupa’da bir köşe yazarının da aynı noktaya geldiğini belirtmek
için dünkü yazısından bir kesit verdim.
Kendini hiç saklamaya lüzüm görmemiş, tüm vücut
hatlarını teşhire sunmuş bir kadın ve diğer taraftan, sadece
gözleri açıkta kalan ‘’beni göremezsin ki’’ mesajı veren bir kadın,
haddinden fazla kontrast teşkil ediyor.
İkisi de dikkat çeker, ikisi de, asidir, ikisi
de, meydan okur, ikisi de, ben buradayım der, biri sansürsüz,
diğeri sansürlü…
Ama burkalı olan aynı zamanda sinsi bir
görüntüdür. Sürprizdir. Altında ne olduğu belirsizidir.
Açıklık kadar kapalılığın da dekoltesi ve
cezbediciliği üzerine ahkam kesenler oldukça fazladır. Doğrudur da.
Kaldı ki; gözler hariç tüm vücudu kapalı bir kadın büyük bir soru
işaretidir. Merakın dibidir.
İslam’da yeri olmayan, kadının dış dünyayla
arasına bir şerit çeken, kadını karartan, hiçleştiren, toplumdan
soyutlayan, değersizleştiren, sadistçe, faşistce, ve aşırı
marjinalce bir görüntü veren burkalılar ve yanındaki gözlüklü
jeans’li abiler de Avrupalının gözünden kaçmıyor…
Açıklanamayan tuhaf bir görüntü/tablo
oluşturuyorlar.
Onları anlamaya çalışmak için nerden başlamak
gerekiyor, bu mümkün mü, bilemiyorum ama Paris’ta yaşayan Pakistan
kökenli olduğu belirtilen genç kadın getirilen yasakla, ‘’Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ayrımcılığın yasaklanması aile ve özel
yaşama saygı, ibadet özgürlüğüne saygı ile ilgili maddelerin
‘’ihlal edildiği’’gerekçesiyle başvurmuştu…Özel hayata saygı ve
ibadet özgürlüğü kastı burka olan pakistan’lı kadın ve onun
gibi kendi hür ve özgür iradesiyle burka giyen diğer
kadınları anlamaktan geçiyor her şey…
Kaldi ki; baskı altında eşi, babası vs.
tarafından burkaya zorlanan kadınlar veya diğer şekliyle örtünen
kadınları anladığımızla kalıyoruz, belki de
anlamadığımızla…
Bilerek ve isteyerek bu tek kişilik hücreyi
onaylayan, ve bu hakkı için mücadele eden kadının neden bu
enerjiyi, dikkat çekmeden ama toplum içinde onay görecek bir
değişim için kullanmadığı sorusu sanırım şimdilik çok
iyimser…
Diğer taraftan, Bir kadının burka giymesinin
arkasında durmak, ona hak vermek, mücadelesine saygı duymak kendi
adıma zor görünüyor ama İslamı hiç katmadan, baskıya maruz
kalmadan, özgür iradesiyle ben kendimi bu şekilde ifade etmek
istiyorum, kendimi böyle iyi hissediyorum(Avrupa’da yaşayanlar)
diyorsa bu yasağı bir kez daha düşünmek ve burkalının gerçekte
neyle mücadele ettiğini öğrenmek lazım derim.