Burjuva Kürtlerin ilk siyasal tavrı
Abone olBDP’NİN boykotuna rağmen ‘Evet’ diyeceklerini açıklayan Kürt işadamları bir ilke imza attı.
12 Eylül’de yapılacak referandum öncesi Diyarbakır’da
başını işadamlarının çektiği 14 sivil toplum kuruluşu, PKK ve
BDP’nin boykot çağrısına rağmen “Evet” oyu kullanacaklarını
açıkladı.
Taraf Gazetesi'nden Sadık Güleç'in haberine göre
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu’nun
yaptığı duyuruya BDP sert tepki gösterdi. Ancak bölgenin Kürt
işadamları geri adım atmadı. Kürt işadamlarının bu çıkışı “Kürt
burjuvazisi kendi siyasal tavrını gösteriyor” olarak
yorumlandı.
Kürt işadamlarının ilk tavrı
Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Rüstem Erkan, Kürt işadamlarının bu çıkışının ilk defa
referandumda belirginleştiğini belirtiyor. Kürt kimliğinin homojen
bir yapısının olmadığını söyleyen Rüstem Erkan, “Bölge’ye
ve Diyarbakır’a baktığınız zaman Türkiye’nin batısından daha fazla
sınıfsal fark var. Fakat bu fark Kürt kimliği etrafında birleştiği
için bugüne kadar yansımıyordu” dedi. Son yıllarda Kürt meselesinin
daha rahat konuşulmasının, Kürt işadamlarının gösterdiği tavrı
ortaya çıkardığını belirten Erkan, şöyle devam etti: “Bundan on beş
yıl önce Kürt işadamları daha rahat açıklama yapamıyordu.
Silahların susması, eylemsizlik süreci görüşlerin daha rahat ifade
edilmesine yol açtı. Bölgeyi ikili bir yapıya sıkıştırdığınız
zaman, farklı seslerin ortaya çıkma olasılığı
yoktur.”
Diyarbakır’da bir Kürt burjuvazisi
Diyarbakır’da bir Kürt burjuvazisinin ortaya çıktığını ifade
eden Doç. Dr. Rüstem Erkan, şunları kaydetti: “Nicelik
olarak çok güçlü bir Kürt burjuvazisi yok ama Diyarbakır’da bir
sermaye birikimi var. O sermaye birikimi büyük ölçüde Kürt kimliği
tartışması içinde sesini duyuramıyor. Zenginle yoksul arasında Kürt
sorununda çok fazla fark yoktur. Zengin bir semtle yoksul bir semt
arasında seçim sonuçlarına baktığınız zaman çok fazla fark yoktur.
BDP tabanının ve yapısının yoksullardan oluştuğu gibi bir bakış
açısı vardır ya... Bu doğru değil. Siyasal kimliğe, tavra
baktığınız zaman sınıfsal kökene, eğitim düzeyine göre bir
farklılaşma ortaya çıkıyor. Ortaya çıkmaya başlıyor gibi bunu
söylemeye çalışıyorum. Bu Kürt işadamları da Kürt kimliğinden
vazgeçmiş değiller.”
Zenginler de ‘barış’ diyor
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, barış isteği konusunda Kürt zenginleri ile yoksulları arasında bir fark olmadığını söyledi. Kürt burjuvazisinin bu isteğini daha önce dile getiremediğini vurgulayan Coşkun, “Bugün Kürt burjuvazisi bunu çok daha yüksek olarak dile getiriyor” dedi. Coşkun, Kürt burjuvazisinin artık inisiyatif almaya başladığını belirterek, şunları ifade etti: “Şu anda Kürt burjuvazisini bu konuda inisiyatif almaya iten şey, toplumdaki barış isteği. Bunu söylediklerinde yani barış talep ettiklerinde Kürtlerin yoksullarından da Kürtlerin din adamlarından da Kürtlerin zenginlerinden de destek alıyorlar. Dolayısıyla barış talebini dile getirecekleri çok kuvvetli bir meşru zemine sahipler. Bu nedenle bu konudaki taleplerini geçmişe oranla çok daha net dile getiriyorlar. Sadece bir karşı çıkma olarak göstermiyor kendini. Aynı zamanda çözüm önerileri de getiriyorlar. Şu adımlar atılmalı, anayasada şu değişiklikler yapılmalı şeklinde son derece somut çözüm önerileri getiriyorlar.”
Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mazhar Bağlı da, bölgede son dönemdeki
gelişmelerin farklı görüşlerin ortaya çıkmasını sağlayacak bir
ortamı yarattığını söylüyor. İşadamlarının çıkışını da bu ortamın
sağladığını söyleyen Doç. Dr. Mazhar Bağlı, “Bu çıkışı bir
ilk olarak kabul görmek gerekiyor. Bu nokta çok önemlidir”
dedi.
DİSİAD: Sessiz kalamazdık
DİSİAD (Diyarbakır Sanayici ve İşadamları Derneği)
Başkanı Raif Türk: Demokrasi için, geçmişte yaşanan
sıkıntıların, darbelerin ve darbe girişimlerinin tekrarlanmaması
için susmamamız gerektiğini düşündük. Anayasa değişikliğinin
ekonomik hayata da sosyal hayata da çok derinden etkileri olacak.
Bu koşullarda sessiz kalamazdık. BDP’ye oy vermiş insanlarla da
konuşuyoruz. Genelde “Evet” lehine olduğunu görüyoruz eğilimin.
BDP’den bir tenkit oldu. Çok fazla polemiğe girmek de doğru değil.
Demokrasi talebinde bulunanların demokratik hakkını kullananlara
karşı hoşgörülü olmaları gerekiyor. Bizler bağımsız dernekleriz,
sivil toplum kuruluşlarıyız. Bütün partilere eşit mesafedeyiz,
kimsenin talebiyle, yönlendirmesiyle hareket etmeyiz. Bunun
bilinmesi gerekir.
Ensarioğlu: İrademizi kimse kısıtlayamaz
Galip Ensarioğlu: Sürekli sivil bir demokratik anayasadan bahsediyoruz. Elbette istenilen beklenen, daha iyi bir anayasaydı. Diğer maddeleri de mevcut maddelere göre daha ilerde olduğu için en azından önünü açacağı için “Evet” diyoruz. Bunu deklare ettik. Bunu ne bir siyasi partiyi desteklemek ya da yanında olmak için yapmadık. İşadamlarının bir seçimde kurumları adını oylarının rengini belli etmeleri olacak şey değildir. Ancak bu referandum halkın önüne konulmuş bir tercihtir. Halkın idare şeklini belirleyen bir tercihtir. Biz bunu özgür irademizle yaptık ve kamuoyuna duyurduk. Bunlar gereksiz eleştirilerdir. Selahattin Demirtaş’la da konuştuk bu konuyu. Böyle bir tartışmanın basın üzerinden yapılmış olması gerekmiyordu. Biz de kendi özgür irademizi ortaya koyuyoruz bunu kimse belirleyip kısıtlayamaz.