Spor yazarı ve yorumcu Mehmet Demirkol, BeIN Manşet programında gündeme ilişkin konularda açıklamalarda bulundu. Demirkol, ''Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’in, “Hayvan türleri” demesini anlayamadım. Camianın çeşitli taraflarından bir baskı geliyor olabilir. Yüzde yüz içinden geçenleri söylediğini düşünmüyorum. Bunu herhangi bir televizyonda ben söylesem yanmıştım.'' dedi. İşte Demirkol'un açıklamaları... Şenol Güneş küfrediyor, neden ceza almıyor” denilmişti. Ama orada söyleniyor da olabilirdi. Bir insanın, kendi kendine küfrederek söylenmesinden ötürü ceza verilemez. Bunları konuşuyor olmamız da rezalet. Özür diliyorum ama gazetedeki haberler böyle. Şiddet içermiyorsa, men cezasına gerek yok. Para cezasıyla kurtarılabilirdi. - Galatasaray’ın bir tek santrfor adayı mı var? Böyle bir şey olabilir mi? Bunlar suni kıtlık işte. Gomis konusunda gelen haber Galatasaray’ın içinden bir haberdi. Yazılacağı bile bile çıkan bir haberdi. Sonra yalanlama, sonra kampanya, boykot vs… Ben bundan sonraki yalanlamalara nasıl inanayım? - Gomis, Galatasaray’dan ne kadar para kazandı? 3.3 falan değil. Ayrıca gol kralı olmuş, sezona damga vurmuş. Bu çocuklar Galatasaray Lisesi’nde okumadı ki? Adam para için geliyor. Belli ki son turu. İşveren ile işçi ilişkisi kötü kurulmuş. Böyle transferler için kapıda yatılmasından kaynaklanıyor. “Ne olursa olsun gel. Ne alıyorsan bilmem kaç katını sana verelim” dersen olmaz. - Albayrak’ın açıklamaları güzel. Ama ben olsam yaptırmazdım diyor. Bunları üst üste koyunca içeride de işlerin uyumlu gitmediğini görüyorsun. “Terim, büyük bir markadır. Ama Galatasaray daha büyük markadır” cümleleri de vardı. Kaos her şeyi bozar. Takımın ligde ve Şampiyonlar Ligi’nde şansı var. Gruptan çıkabilir. Çıkarsa da bu sizi başka seviyeye getiriyor. - Ali Koç’un “İcap ediyorsa Avrupa’ya da gitmeyelim” cümlesi yanlış anlaşılabilir. Sonuçları bir süre kötüye gidebilir. Passolig gibi hep itiraz ettik, seyirci sayısında yükselme var. Halen itirazlar var ama… İşleri profesyonellerin ele alması gerek. Beşiktaş diye bir marka olmaz. Beşiktaş ile Fenerbahçe bir araya geldiğinde marka olur. - Bu piyasanın ürünü maçtır. Başka bir ürünü yoktur. Maç olması için iki takım olması lazım. İşi beraber yöneteceksin. Biz burada futboldan ziyade kavga satıyoruz. Yeni nesil yemiyor ve bu ürünü satın almıyor. Adam, “Sen git Schalke’yi yen.” diyor. Neden Euroleague bu kadar ilgi çekiyor? Kavga-gürültü mü var? - Babel neden zam istiyor? Vida’ya veriyorsun, Pepe’ye veriyorsun. Adam da istiyor doğal olarak. Matteo Ferrari konusunda konuştum diye herkesten küfür yedim. Sonra oynamadan kaç milyon Euro alıp gitti. Bu öngörülemeyen bir şey mi? Bir karar vereceğiz. Genç oyuncu yetiştireceğiz. Hollanda’daki genç bir adam, ”Ben Türkiye’ye bir gideyim. 2 sene oynayayım. Sonra İngiltere’ye geçerim” dedirteceksin. Millet neden Belçika’ya gidiyor? Çok mükemmel bir futbol mu oynanıyor? - Doğru kontrat, doğru planlama önemli. Tolgay Arslan konusu, pilav konusu değil. Pilavdan bir şey çıkmaz. Lapa olmasın yeter. Kimsenin parasında gözümüz yok. Kontrat yapıyorsun, sonra küçülelim diyorsun. Sen küçülmek istersin de, Tolgay niye istesin? Kadro mühendisliği önemli. - Trabzonspor ile anlaştıktan sonra masadan kalkıp Beşiktaş’a transfer olmadı mı? O oyunculardan biraz soğurum. Tolgay iyi oynadığında hakikaten iyi oyuncu. Bir dönem Çalhanoğlu’ndan daha iyi durumdaydı. Keşke yeteneklerinin ve oyun güçlerinin haklarını verseler de daha sonra kontrata baksalar. - Burak eğer Türkiye’de oynayacaksa en olabilecek yer Beşiktaş gibi duruyor. Taraftar da bir golcü eksikliğinin olduğunun farkında. Bir birliktelik olabilir. Galatasaray ile olmaz, Terim ile arası iyi değil. Başakşehir’in olmayacağı belli. Fenerbahçe olmaz. Tolgay, hatırladığım kadarıyla Trabzonspor ile masadan kalkmıştı. Bu takas konusu makul görünmüyor.