Burak Yılmaz: Çin'den daha çok hastalık gelir
Abone olBeşiktaş Kaptanı Burak Yılmaz, hakkında çıkan haberlerle ilgili olarak, “Ben böyle bir dönemde asla para pul konuşmam. Elimi taşın altına her zaman koyarım” diyen Burak Yılmaz, korona virüsle ilgili olarak da, “Çin’de yaşamış birisi olarak, oradan daha çok hastalık geleceğini düşünüyorum” diye konuştu.
Beşiktaş Kaptanı Burak Yılmaz, kulübün resmi Instagram
hesabında canlı yayına katıldı. Burak Yılmaz, kısa süre
içinde çok sayıda taraftarın izlemeye başladığı yayında, Bülent
Ülgen’in konuğu oldu.
Ramazan Ayı’nı hayırlı olmasını dileyerek sözlerine başlayan Burak Yılmaz, “Herkese hayırlı Ramazanlar. Bu güzel ayda inşallah bu illet hastalık da başımızdan gidecektir” dedi. Türkiye’nin korona virüsle sınavını da değerlendiren tecrübeli futbolcu, “Tabii ki diğer ülkelere nazaran, ilk günden bu yana en güvenli ülke olduğumuzu söylüyorum. Diğer ülkelere bakarsak çok iyi durumdayız ama ne olursa olsun 1 can kaybı bile çok üzüyor bizi. Hayatını kaybedenlerin hepsine Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Ne kadar tedbirimiz ve en güvenli ülke konumunda olsak da 1 can bile çok üzüntü verici oluyor. Bakanımızın iyi bir takipçisiyim. Bu dönemde durum kontrol altına alınıyor gibi görünüyor ama yine de tedbiri elden bırakmayalım. Böyle bir süreç başımıza ilk kez geliyor. Burada ne kadar dirayetli, inatçı olursak, bu işi yakın süreçte halledeceğimizi düşünüyorum. Belki de hayatımda ilk kez bu kadar evde oturuyorum. 35 gündür evdeyim. 1 senede toplam bu kadar evde oturmuyorum normalde. Bunun da ayrı bir güzelliği var, aile ve çocuklar için. Ama artık işimizi çok özledik. Psikolojik olarak da yorulduk. Sağlam kalmaya, evde inatla kalmaya devam etmeliyiz. Bunu yapıyoruz biz de. Kardeşlerimizi, abilerimizi, özellikle anne babalarımızı korumamız gerekiyor. Onların yanına gitmeyerek, onları koruyarak bu süreyi atlatacağımızı düşünüyorum. Hayatlarımızın ne kadar değerli olduğunu, antrenman yapmayı, arkadaşlarla birlikte olmanın ne kadar değerli olduğunu gördük. Stadımızı, taraftarları zaten çok özledik. Arkadaşımızla bir kahveye gitmenin ne kadar değerli olduğunu da anladık. Bu birlikteliğin kıymetini bilmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“4 kulüp de teklif yaptı ama Beşiktaş’ı
seçtim”
Beşiktaş taraftarı olduğunu her fırsatta dile
getiren Burak Yılmaz, “Benim Beşiktaşlılığım babadan
geliyor. Babam da Beşiktaş’ta forma giydi. Bana da nasip oldu.
Kaptanlığa kadar geldik ve bu konuda çok mutluyum. Antalyaspor’da
Süper Lig’e çıktığımız zaman başkanımız Menderes Türel beni
çağırmıştı, “Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor seni
istiyor. Sen nereye gitmek istiyorsan seni oraya ereceğim. Sen
bizim evladımızsın, altyapımızdan yetiştin. Nereyi istiyorsan oraya
vereceğim” dedi. Ben de “Trabzonspor, Fenerbahçe ve Galatasaray’la
görüşmenize gerek yok, beni Beşiktaş’a verin” dedim. Menajerlerim
Ali Egesel ve Ogan Tarhan geldi, görüşme yapıldı ve Beşiktaş’la
anlaştık. Küçükken kimleri takip ettiğimi söylememe gerek yok,
çünkü 'Sergen hoca burada, ondan dolayı söylüyor' diyeceklerdir.
Onu çok severim. Beni olumlu anlamda çok şaşırttı. İnşallah çok
başarılı olacaktır. Ne yazık ki bu salgına denk geldik ama elini
üzerimizden çekmiyor. Benim Beşiktaşlılığımı çok fazla konuşmaya
gerek yok. Benim bir formayı öpme fotoğraflarım var, sürekli bunlar
dolaşıyor. Ben Beşiktaş’tan ilk dönemimde gönderildikten sonra
Fenerbahçe’ye gittim ve gönderildim, sonra Eskişehir’den de
gönderildim. Şenol hoca, Kore’den yeni gelmiş Trabzon’a, ben de
antrenmanı izliyorum. Takımım da yok. Gönderildim. Telefonum çaldı,
Şenol hoca aradı. 'Kiminle görüşmem gerekiyor, seni almak
istiyorum' dedi. Ben de dedim ki, 'Hocam beni Fenerbahçe de
istemiyor, Eskişehir de istemiyor' dedim. 'Sen karışma' dedi.
Trabzonspor beni yeniden ayağa kaldırdı, formasını öpmüşümdür.
Sonra Galatasaray’a gittim ve Avrupa kapısı açıldı bana. Onların da
formasını öpmüşümdür. Ama 2 camia da benim Beşiktaşlı olduğumu ve
orada oynarken, en yakınlarım evde Beşiktaş maçı izlediğimi
bilirler. Çin’de oynarken Vodafone Park’ın açılışını Beşiktaş’ta
oynayan bir arkadaşım bana canlı izletti. Bunu açmasını ben
istedim” diyerek sözlerini sürdürdü.
“Elimi taşın altına koymaya hazırım”
Hakkında çıkan haberlerle ilgili olarak da
konuşan Burak Yılmaz, “Aslında bu haberlere cevap
vermezdim ama 1 haftadır her uyandığımda, arkadaşlarım, eşim
dostum, sevdiklerim bu haberleri gönderdi bana ve cevap verme
gereği duydum. İnsanlık böyle bir durumdayken, ülkemiz
sıkıntıdayken, hayatını kaybedenlerimiz varken, benim parayla
alakalı konuşmam mümkün değil. Ben böyle bir insan değilim, böyle
bir insan da vicdansızdır. Kulüpten kimseyle kontratla ilgili
konuşmadım. Geçmişe dair yüklü alacağım var, bunu ileri tarihe
erteledik, bunu konuştuk. Yaklaşık 5-6 gün önce başkanımızı
gördüğümde, 'Başkanım benden yana bir şey varsa, her zaman
yanınızdayım, bir şeye ihtiyaç varsa ben her zaman sizinleyim, bunu
bilin' dedim. Bu dönemde para, pul, alacak, verecek konuşacak bir
insan değilim. Geçmişte de böyle gündeme gelmiştim. Yüzde sıfır
hatam vardı o dönemde. Futbolu bitirdikten sonra bunu da net
şekilde anlatacağım, herkes bilsin diye. O zaman da 'Biz bu çocuğa
ayıp etmişiz' diyecekler. Bana nazik, Türk gibi, başımızı okşayarak
yaklaşıldığında hiçbir sorun olmayacaktır. Ben kaptan olarak elimi
taşın altına koymaya her zaman hazırım” diyerek konuya netlik
getirdi.
“Haziran sonunda başlayacağımızı
düşünüyorum”
Liglerin başlamasıyla ilgili kendi aralarında ve diğer takımlardaki
arkadaşlarıyla konuştuklarını söyleyen Burak Yılmaz,
“Mutlaka lig bitecek ama nasıl bitecek, insanlar nasıl bir
performans ortaya koyacak. Belki şampiyonu, belki küme düşmeyi
etkileyecek bir durum var ortada. Biz de 4-5’li gruplar halinde
antrenmanlara başladık. Bunun yanında evde bisikletimiz var.
Kondisyonerin verdiği programla fit kalmaya çalışıyoruz ama böyle
bir şansımız yok. Futbol başka bir oyun, başka enerjiyle oynanan
bir oyun. Bana göre haziran ayının sonuna doğru başlayacağımızı
düşünüyorum. Çok kısa bir arayla bir sonraki sezona başlarız diye
düşünüyorum. Zaten uzun bir ara verilirse, sakatlık açısından ve
mental olarak çok güçlü dönemeyebiliriz. Yaz tatili diye bir şey
yok. Hiç önemli değil. Haziran sonu gibi liglerin başlayacağını
hissediyorum” açıklamasını yaptı.
“Boateng ilk maçında inanamadı”
Kendisi için İnönü Stadı’nın yerinin çok başka olduğunu ancak
Vodafone Park’ı da sevdiğini söyleyen Burak Yılmaz,
“Orası benim için çok başkaydı, çok özeldi. Şimdi Vodafone Park’a
geçtik ve mutlaka bu kulüp ilerleyen senelerde bunun da üzerine
çıkacaktır. Her maçı tıklım tıklım yapacak taraftarımız var. İşler
iyiye gidiyorsa, golü atmışsan, öndeysen, bu taraftarın önünde bu
maçı kazanırsın. Taraftarın verdiği güven çok büyük. Ben böyle bir
taraftar hayatımda görmedim, göreceğimi de sanmıyorum. Ama işler
kötü gidiyorsa, mağlupsan ve güven problemi olan genç bir
oyuncuysan durum değişir. Özellikle kanatta oynayan oyuncuların
Allah yardımcısı olsun. Hayatım boyunca gördüğüm en güzel taraftar
ve en güzel stadyum. Boateng ilk geldiğinde konuştuk. 'Bak çok
keyif alacaksın, enteresan bir stat ve atmosfer' dedim. O da 'Türk
arkadaşlarım var, onlar söylüyor' dedi. 'Başka bir yere çıkacaksın,
söylenenlere bakma' dedim. Sergen hoca yeni gelmiş, stat tam dolu.
Boateng de gol attı ve maçtan sonra 'Ben bu kadar beklemiyordum.
İnanılmazdı. Burada kalmak istiyorum' dedi. Bizim stadımız
bambaşka” ifadelerini kullandı.
“VAR sistemi futbolu soğutuyor”
N’Koudou ile yaşadığı gol-asist diyaloğuna da
değinen Burak Yılmaz, “N’Koudou gibi bir arkadaşım olduğu
için şanslıyım. Çok temiz, güler yüzlü birisi, çok da iyi futbolcu.
Çok hızlı, çalım atabiliyor. Ben ona 'Çok iyi oynuyorsun ama asist
yapmıyorsun' diyorum, o da 'Ben yapıyorum ama sen atamıyorsun'
diyor. Çok özel bir oyuncu, yaşı da genç. Bence çok iyi işler
yapacaktır. Takım arkadaşlarımı da çok özledim. N’Koudou sürekli
gülen bir oyuncu. Herkes birbirini çok özledi. Hepsiyle çok iyi bir
ilişkim var. İnşallah hepsi de iyi durumdadır. Sıkıldılar
biliyorum” dedi.
"VAR sistemi futbolu kötü etkiliyor"
VAR sistemi hakkında da konuşan Burak Yılmaz, “VAR
sisteminin futbolu kötü etkilediğini düşünüyorum. Tabii ki ofsayt,
penaltı gibi finale giden pozisyonlarda kontrolü iyi gibi görünüyor
ama oyunu soğuttuğunu düşünüyorum. Bir hakemimiz karar almak için
gittiğinde 5 dakika geçiyor. Tartışmalı bir pozisyonsa futbolcular
parçalanıyor. VAR’a gidip hata yapan da oluyor. Bunu yaptığın zaman
da tartışılır hale getiriyorsun. Mesela ben gol atıyorum, hakem
ofsayt kaldırıyor, sevinmiyorsun ama sonra bir karar geliyor
golmüş. Ne yapacağız o anda, tribünlere mi koşacağız. VAR oyunu
soğutan, oyuncuyu negatifleştiren bir sistem. Oyuncuların da VAR
sistemini iyi bilmeli. Hiçbir zaman VAR taraftarı değilim. VAR ile
birlikte hakemlerden büyük ölçüde sorumluluğu da almış oluyoruz.
VAR’da hatalı karar verilince, VAR’ı da kontrol eden birisi olması
gerekiyor” diyerek sözlerini sürdürdü.
“Çin’den daha çok hastalık gelir”
2 sene boyunca Çin’de oynayan tecrübeli golcü, korona virüsün
dünyaya Çin’den yayılmasıyla ilgili olarak “Çin’de abuk sabuk
şeylerden ziyade çok enteresan şeyler yeniyor. Ben bir gün onların
pazarına gitmiştim merak ettiğim için. Gördüklerimden sonra şok
olmuştum. Ramazan Ayı’nda bunlarla ilgili çok konuşmak istemiyorum.
Hastalıkların olması çok normal. Orada yaşamış birisi olarak,
oradan daha çok hastalık geleceğini düşünüyorum. Köpek, onların
yediklerinin yanında iyi bir şey gibi kalıyor. Ama onlar da böyle
öğrenmiş, alışmış. Kültürleri bu. Ben gittiğimde aşçımız vardı,
tercümanımız vardı, ekibimiz vardı. Oradaki en büyük zorluk
deplasman maçlarıydı. En yakın deplasman uçakla 3 saat. Bir
deplasmana gittik, 6 saat sürdü. Saat farkı çok zorladı beni. Milli
takım dönüşlerinde jetlag oluyordum. Ama futbol anlamında
kesinlikle, taraftar ve ekonomi olarak gelişmeye açıklar. Öğrenmek
isteyen bir ülke. İç sahada her maçımızı 60 bin kişiye oynuyorduk.
Deplasman maçlarımız da minimum 30 bin kişi önündeydi. Futbolu
geliştirmek istiyorlar, saygı duyuyorum ama bir Türk’ün
yaşayabileceği bir yer olarak görmüyorum. Ben 2 seneye yakın kalıp
döndüm. Ama dönme şartlarım tamamen ailemle alakalıydı” dedi.
“Hocalık yapmayı düşünüyorum”
Futboldan sonraki planlarıyla ilgilide konuşan Burak, “Bundan
6 ay önceye kadar düşünseydim hocalık aklımda yoktu. Ama
Türkiye’nin en büyük hocalarıyla çalıştım, yabancı önemli hocalarla
çalıştım ve hepsinden de bir şeyler öğrendim. Mesela Şenol hocanın
bir özelliğini, Ersun hocanın başka özelliğini, Fatih hocanın başka
özelliğini, Mustafa hocanın başka artısını aldığımı düşünüyorum.
Mutlaka futbolun içinde kalacağız. Sevdiğim güvendiğim abilerim,
arkadaşlarım benim hocalık yapabileceğimi düşünüyorlar, ben de öyle
düşünmeye başladım” dedi. Son olarak evde geçen günlerle ilgili
konuşan golcü oyuncu, “Yemek yapmayı bilmem. Kitap okuyorum, oyun
oynuyorum, film-dizi izliyorum. Yemekle aram çok iyi. Evde güzel
yemekler yapıyor eşim, kilo aldım biraz. Bugünden itibaren
oruçluyuz. Hem dinen hem fiziken ve ruhen kendimizi temizlemeye
çalışıyoruz. Evde ne yaparsam yapayım vakit geçmiyor. Bol bol
çocuklarla vakit geçiriyorum” diyerek sözlerini tamamladı.