Bunları yemeden önce iyi düşünün
Abone olSalam, sosis, sucuk... Yani işlenmiş et ürünleri... Bunları yerken iki kere düşünün...
Sodyum ve potasyum
nitrit gibi gıda katkı maddelerinin
kullanıldığı işlenmiş
et ürünlerinden günde 50 gram tüketildiğinde,
bağırsak kanseri
riskinin yüzde 21 arttığı belirtildi.
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya
Anabilim Dalı BaşkanıProf. Dr. Fatih
Gültekin, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, katkı
maddelerinin, gıda üretiminde kullanılmadan önce
birçok toksikolojik araştırma yapıldığını söyledi.
Ürünlerin içindekiler bölümünde yer alan bu
maddelerin, gıdaların
renk, tat, koku, besin değeri ve raf ömrünü iyileştirmek amacıyla
kullanıldığını belirten Gültekin, bunların bitkisel, hayvansal ve
sentetik kaynaklardan elde edildiğini ifade etti.
Katkı maddelerinin ürünlerde
ne kadar kullanılacağının Türk Gıda Kodeksi'nce belirlendiğine
işaret eden Gültekin, gıdalarda izin verilen oranların üzerinde
kullanıldığı zaman zararlı, çok düşük miktarda kullanıldığında ise
zararsız olduğunun veya hastalık yapma risklerinin çok azaldığının,
bilimsel olarak ortaya konulduğunu dile getirdi.
Katkı maddelerinin yüksek
miktarda tüketildiklerinde bir kısmının kanserojen olduğunu, bir kısmının
da kanserojenlerin
etkinliğini artırdığını vurgulayan Gültekin, izin verilen
miktarlarda tüketildiğinde bile bazılarının kanser oluşturma riskini artırdığını
belirterek, şunları kaydetti:
"İşlenmiş
et ürünlerinde antibakteriyel ve renk tutucu
olarak sodyum ile potasyum nitrit kullanılır. Yapılan
araştırmalara göre sosis, salam, sucuk ve pastırma
gibi işlenmiş
et ürünlerinden günde 50 gram tüketmek,
bağırsak kanserine
yakalanma riskini yüzde 21 artırmaktadır. Dünyada
bağırsakkanserinin görülme
sıklığı yüzde 2,4 ile yüzde 5 oranında değişir. Yani her yüz
kişiden 5'i bağırsakkanserine
yakalanmaktadır. Şayet günde 50 gram işlenmiş et ürünü tüketilirse; risk
yüzde 21 artarak, 5 kişi yerine 6 kişi bağırsak kanseri olacaktır. Bu risklerden korunmak
için işlenmiş etürünleri
tüketimine dikkat etmeliyiz. Özellikle fiyatı düşürmek amacıyla
birçok ürüne katılan sentetik tatlandırıcılar, alerji ve migren
ataklarını tetikleyici etki gösterebilir. Böbrek yetmezliği
olanlara, mineral dengeyi bozacağı için mineraller bakımından
zengin katkı maddelerini
çok fazla tüketmemelerini öneriyoruz."
"ÇOCUKLARIMIZA ROL MODEL OLMALIYIZ"
Gültekin, piyasada sayıları az da olsa, mümkün olduğu kadar katkı
maddesi içermeyen ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini
vurguladı.
Alışveriş sırasında, ürünleri mutlaka
"içindekiler" bölümüne bakıp almak gerektiğinin
altını çizen Gültekin, sözlerine şöyle devam etti:
"Nar ekşisi niyetiyle aldığımız ürünlerin yüzde 90'ından
fazlası nar ekşili sostur. İçine renklendirmek için karamel,
tatlandırmak için de glikoz şurubu katılır. Katkı maddelerini daha
az içeren ürünleri tercih etmeye alışmalıyız. Bu işe çocuklardan
başlamak gerekir. Bazı ürünlerde kullanılan sentetik gıda boyaları
çocuklarda hiperaktiviteyi artırıcı etki gösterebiliyor. Onların
damak zevkini doğal gıdalara alıştırmamız lazım. Normalde katkılı
ürünler tükettikleri zaman gıdaların tadını o şekilde alıyorlar.
Çocuğumuz lezzet artırıcı katılmış cips yediğinde, o tadı sürekli
başka ürünlerde de istiyor. Çocuğunuza doğal pekmez verin,
yemeyecektir. Çünkü çikolataya alıştıklarından, o tat daha güzel
gelir. Bu konuda çocuklarımıza rol model olmalıyız. Ebeveynler ürün
seçerken ürünlerin etiketine bakıp, 'bu uygun değil, diğeri daha
uygun' derse, çocuklar da anne ve babalarının kendilerine yaptığı
kısıtlamaları görüp, bu konudaki hassasiyetlerine daha çok
uyacaktır."