Selülit oluşumunu etkilediği düşünülen teoriler şu şekilde özetlenebilir: 1. Teori: Deri altındaki yapının çok farklı olmasıyla bağlantılıdır. Yağlı dokuyu taşıyan doku, deri altında farklı yaş gruplarında ve farklı cinsiyetlerde, ön plana çıkmasıyla ilgili farklılıklar gösterir. Bundan dolayı kadınlardaki yağ fazlalığı özellikle kadınlarda selülit oluşumunu erkeklere göre ön plana çıkarır. 2. Teori: Kolojen ve konektif (bağ) dokunun parçalanmasıyla oluşan oluşumdur. Eğer bu dokular yıkılırsa yağ dokusu ön plana çıkar ve görünür hale gelir. 3. Teori: Bu bölgedeki vasküler (dolaşım) sistemin ne kadar etkinlikte bir dolaşım sağladığı ile bağlantılıdır. 4. Teori: Enflamasyon süreçlerinin selüliti oluşturabilecek sebeplerden bir tanesi olabileceği yönündedir. Hücre biyopsileri sonucunda selülitli hücrelerde kronik enflamasyon görülmüştür. Bütün bunlarla beraber, selülit konusundaki teorilerin yenileri de keşfedilmekte olduğunu belirten Tatay, beslenmenin bu konuda anahtar rolü olduğu artık kabul edilmiş bir gerçek olduğunu vurguluyor. “Selülit her zaman çok şişmanlık ve obezitenin sonucu olamamasına karşılık, yağ dokusundaki azalma her zaman selülit dokusunda bir iyileşme görülmesini sağlamıştır. Bununla beraber bazı bulgular spesifik gıdaların ve gıda destek gruplarının, bu problemi çözmede, anti -selülit diyetlerinin sadece yağ kaybettirici diyetlerden daha etkin olduklarını kanıtlamıştır.” Yağ Dokusunun Yıkılmasını Hızlandırıcı Yiyecekler Yağ birikime karşı en etkili savunma mekanizmalarından bir tanesi vücudun insulin tepkisini minimize etmektir. Bunun anlamı beslenmedeki toplam karbonhidrat sayısından düşüş yapmaktır. Fakat bundan bütün karbonhidratları elimine etmek gerektiği anlamı çıkarılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki kompleks karbonhidratlarda yüksek besleyiciliği ve fitokimyasalları (meyveler, kuru baklagiller, sebzeler içerisinde bulunurlar) ile selülitin çözümlenmesi konusunda en büyük yardımcılarımızdır. Selülitle ilgili en etkili yöntemlerden bir tanesi basit şekeri ve rafine edilmiş karbonhidrat kaynaklarını tüketmemektir. Diğer bir önemli unsur ise tam buğdaydan yapılmış ekmek grubu gıdaları ve meyveler gibi kompleks karbonhidratları tüketilirken bir protein kaynağı veya sağlıklı bir yağ grubu besini ile tüketilmesine özen gösterilmesidir. Bu sayede sindirim yavaşlayacağından insulin salgısı da sınırlandırılacaktır. Gerçekten etkili bir şekilde yağ yakmak için beslenme programına biraz kahve (kafein), çay (xanthine) eklemek etkili olacaktır. Günde birkaç kere yeşil çay tüketmek ise catechin - polyphenollerinden dolayı etkili bir metabolizma hızlandırıcı olacaktır. Kolajen Yıkıcı ve Kollajen Yapıcı Yiyecekler Eğer kolajen yıkımı sizin için selülit sebebi ise bu yıkıma bir dur demeniz gerekir. Bu yıkımı durdurucu veya yavaşlatıcı gıdalar da size bu konuda destek olacaktır. Soya: Östrojenin yaptığı işlerden bir tanesi de spesifik olarak kolajeni yıkmaktır. Soya içerdiği fitoöstrojenle östrojeninin görevini taklit ederek östrojen hücre reseptörlerine bağlanır ve kolajenin yıkılmasını engeller. Bioflavonoidler: Bu grup kollajeni yıkan iki enzimi bloke ederler. Toz kakao, üzüm suyu, üzüm çekirdeği ektresi, üzüm kabuğu gibi proanthocyanidinlerden zengin gıdalar bu iki enzimi bloke ederek yıkımı da önlemiş olurlar. Kolajen yıkımını önlerken aynı zamanda kollajen ve yeni bağ doku yapımına da destek olmamız gerekir. Bazı besin maddeleri de bu konuda etkinlik göstermektedir. C Vitamini: Çok kuvvetli bir antioksidan olan C vitamini, aynı zamanda güçlü bir kollajen yapıcıdır. C vitamininden zengin turunçgiller, çilek, brokoli, karnabahar, yeşil biber gibi sebze ve meyveler de kollajen yapımında önemli rol oynarlar. Jelatin: Jelatin özellikle 3 aminoasit açısından çok zengin bir içeriğe sahiptir. Bunlar; proline, hidroksiprolin, glisin. Hidrolize edilmiş jelatin (beslenme desteği olarak bulunabilir) içerisindeki oligipeptidler sayesinde kolajen sentezine destek olur. Dolaşımın Düzenlenmesi / Kan Akışı / Su Birikiminin Engellenmesi Bol Bol Su İçin: Su biokimyasal olayların oluşumunu maksimize eder ve vücuttan toksin ve atıkların atılmasına yardımcı olur. İhtiyaç kadar içilen sıvı normal kan basıncını sağlar, kan akışını ve hücre içerisinde sıvı oranını düzenler. Kuşkonmaz: Doğal bir ödem söktürücüdür. Ödemi engelleyerek selülit oluşumunu da engeller. Yağlı Balık: Yağlı balıkta bulunan Omega- 3 damarları genişleterek kan dolaşımını ve kan akışını kolaylaştırır. Sarımsak ve Soğan: Kan basıncının düşmesine sebep olarak dolaşımın ve kan akışının rahatlamasını sağlar. Zencefil: Aspirin gibi etki göstererek kan damarlarında plak oluşumunu engeller, daha az yapışkan hale getirir. Aynı zamanda kanı inceltici etkisinden dolayı dolaşımı ve kan akışını rahatlatır. Zencefilin anti- enflamatuar etkisi de kuvvetlidir. Kereviz: İçerisindeki maddeden dolayı (3-butylphthalide) kan damarlarının kasılmasını önleyerek dolaşımı rahatlatır. Muz: İçerisinde bulunan potasyumla (yaklaşık 500 miligram / meyve) kan basıncını düşürür ve dolaşıma yardımcı olur. Enflamasyonu Azaltmak İçin-Balık ve Keten Tohumu: Omega- 3 ve Alfa linolenik asidin anti enflamasyon özelliğinden dolayı selülit için tüketilmelidir. Antioksidan Yönünden Zengin Gıdalar: Bu tür gıdaların enflamasyonu kontrol altına alma ve tedavi etme konusundaki etkinliği zaten bilinmektedir. C, E vitaminleri ve beta, karoten, minerallerden çinko, manganez, selenyum, bakır en bilinen antioksidanlar arasındadır. Antioksidanlardan en fazla şekilde yararlanmak için, antioksidanlardan zengin yiyecekleri multi vitamin tabletlerine tercih edin. Kuru erik, kuru üzüm veya herhangi bir koyu renkli meyve ve sebze bu konuda en büyük destekçiniz olabilir. Hint mutfağında bolca kullanılan hint safranı (zerdaçal) antioksidan yönünden kayda değer zenginliktedir. Bioflavonlar: Enflamasyonu engellemede ve tedavi etmede çok etkili oldukları gibi kolajen ve elastazın da yıkılımını engellemede çok etkilidirler. Hücre zarını koruyarak, tamirini de yaparlar. Bioflavonlardan zengin gıdalar arasında soya, soğan, yeşil fasulye, lahana çeşitleri, elma, turunçgiller ve suları, kuru erik yer almaktadır. Ananas: Bulundurduğu bromelain enzimi sayesinde fazla su atılımı destekleyerek, ödemleri azaltır, morarmaları ve bu bölgelerdeki ağrıların azalmasına yardımcı olur.