Bunlara itiraz etmeyeceğiz de neye itiraz edeceğiz”
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, soruşturma komisyonunun kurulmasının üzerinden 50 gün geçtiği halde bir arpa boyu yol alınamadığını sö...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, soruşturma komisyonunun
kurulmasının üzerinden 50 gün geçtiği halde bir arpa boyu yol
alınamadığını söyledi.
CHP Parti Meclisi (PM) Toplantısı Genel Başkan Kılıçdaroğlu
başkanlığında başladı. Toplantının açılışında konuşma yapan
Kılıçdaroğlu, 17 Aralık Operasyonuna değinerek, “17 Aralık’ta bir
şeye tanık olduk. Bir hükümetin bir devleti nasıl soyduğuna tanık
olduk. Bütün ayrıntılarıyla bu kamuoyunun önünde duruyor” diye
konuştu.
Olay ortaya çıktıktan sonra 19 Mart 2014 tarihinde 4 bakan ile
ilgili soruşturma komisyonu kurulsun diye TBMM’ye dilekçe
verdiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
“AK Parti’de bir dilekçe verdi. Onlarda bir soruşturma komisyonu
kurulmasını istediler ama ilk verdikleri dilekçede rüşvetin ‘r’ si
geçmiyordu. Seçimler bitti. AK Parti vermiş olduğu dilekçeyi geri
çekti. Çünkü o iç tüzüğe aykırıydı ama TBMM Başkanı iç tüzüğe
aykırı bu dilekçeyi işleme koymuştu. Geri çekti. Yerine yeniden
dilekçe verdiler. Bu kez yolsuzlukla ilgili iddiaları içeren bütün
ayrıntılar bu dilekçede vardı.”
Soruşturma komisyonu kurulmasıyla ilgili görüşmelerin 5 Mayıs 2014
tarihinde başladığını belirten Kılıçdaroğlu, bu görüşmelerin
kamuoyu tarafından bilinmemesi için Meclis televizyonun kapalı
olduğu gün yapıldığını kaydetti. 5 Mayıs’ta soruşturma komisyonu
kurulmasının fiilen başladığını bildiren Kılıçdaroğlu, 12 Mayıs’ta
CHP Grubuna soruşturma komisyonunda görev alacak üyelerini
bildirilmesi için dilekçe geldiğini ve 15 Mayıs’ta CHP’nin 12
CHP’li üyeyi TBMM Başkanına bildirdiklerini anlattı.
“NEDEN ENGELLENİYOR? FEZLEKELER CHP’Lİ ÜYELERİN ELİNE GEÇMESİN
DİYE”
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’ten cevap gelmediği için 21 ve 29 Mayıs
tarihlerinde tekrar dilekçe yazdıklarını belirten Kılıçdaroğlu, “19
gün geçtikten sonra Meclis Başkanı sizin 9 üyeniz komisyonda görev
alamaz. Bunlar düşüncelerini daha önce açıkladılar. Değiştirilmesi
gerekir diye bir dilekçeyle yanıt verdiler. Onun üzerine
üyelerimizi değiştirdik ve TBMM Başkanlığına dilekçemizi verdik.
Şuana kadar üyeler belli değil. Bugün 23 Haziran 2014 komisyonun
kurulduğu tarihten bu yana tam 50 gün geçti. 50 gündür bir arpa
boyu yol alınamadı. 50 gündür engelleniyor. Neden acaba
cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonrasına bu komisyonun kuruluşunu
oluşturabilir miyiz? Nerden engelleniyor? Fezlekeler CHP’li
üyelerin eline geçmesin diye. Sayın Cemil Çiçek’e soruyorum. O
fezlekeleri ne kadar saklayacaksın. Nereye kadar saklayacaksın. Sen
acaba bunun hesabını verebilecek misin? Sen TBMM’nin Başkanı mısın
yoksa AK Parti’nin mi başkanısın? Neden saklıyorsun? Bunu kabul
etmemiz mümkün değil. Demokratik bulmuyoruz, ahlaki de bulmuyoruz”
şeklinde konuştu.
“KOMİSYON ÜYELERİ SEÇİLMEDİ, KİM KASITLI”
Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın 2 Haziran 2014 tarihinde Bakanlar
Kurulu’nun ardından yaptığı toplantıda, soruşturma komisyonu için
AK Parti’nin neden üye bildirmediğine ilişkin verdiği yanıtları
okuyan Kılıçdaroğlu, “Satır satır okuyorum. Arınç ne söylemiş.
Diyor ki; ‘Zannediyorum ki bu hafta içerisinde AK Parti Grubu da
soruşturma komisyonuna vereceği üyeleri mutlaka bildirmiş
olacaktır. Bildirmezse o zaman kasıtlı bir gecikmeden
bahsedilebilir. Bunun sorumlusu AK Parti Grubu olur’ diyor. Şimdi
Bülent Arınç’a soruyorum. Bildirilmedi, komisyon üyeleri seçilmedi.
Kim kasıtlı” ifadelerini kullandı.
17 Aralık Operasyonun ardından iki önemli havuzun ortaya çıktığını
belirten Kılıçdaroğlu, birisinin medya havuzu, diğerinin de rüşvet
havuzu TÜRGEV olduğunu iddia etti.
TÜRGEV’e bir şirketten 99 milyon 999 bin 990 dolar para geldiğini
daha önce açıklamasına rağmen, şimdiye kadar kimsenin çıkıp parayla
ilgili bir açıklama yapmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Kimse inkar
edemiyor. Aksini de söyleyemiyor. Her konuya itiraz eden Recep
Tayyip Erdoğan bu konuda neden konuşmuyor. Tam bir yüz karası”
dedi.
“SITKI AYAN WİKİLEAKS BELGELERİNDE ADI GEÇEN BİRİSİ”
Kılıçdaroğlu, 26 Şubat 2014’te Başbakan Erdoğan ve Bilal Erdoğan
arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmasına ilişkin, “Açık
bir rüşvet pazarlığı. 10 milyon dolar yetmez diyor ne söz
verdilerse onu ödeyecekler diyor. Şimdi kucağımıza düştüler diyor.
Bir babanın oğluna ne kadar rüşvet alacağını söylediği söz. Bir
utanç belgesi. Kalkmış meydan meydan geziyor. İnsan biraz utanır”
diye konuştu.
Bu konuşma da ismi geçen Sıtkı isimli kişinin Sıktı Ayan isimli bir
işadamı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Sıtkı Ayan Wikileaks belgelerinde adı geçen birisi. Wikileaks
belgeleri üzerinde fazla durmadık. O belgelerde iki ayrı kanaldan
doğrulatılan bilgiye dayanılarak Recep Tayyip Erdoğan’ın İsviçre
bankalarında 8 ayrı hesabı olduğu söyleniyor. Defalarca söyledik.
İlgili yere başvur. Hesabının olmadığını çok rahat
kanıtlayabilirsin. Bu konuda benzer bir iddia sayın Baykal için
yapılmıştı. Baykal hemen avukatına talimatı verdi. Dilekçe verildi,
cevaplar alındı. Ne sayın Baykal’ın ne de çocuklarının İsviçre
bankalarında hesabı yok. Recep Tayyip Erdoğan niye böyle bir
dilekçe vermiyor. Parayı sevdiğini biliyorum. Harcamamak için çaba
harcadığını biliyorum. Ben ona çok açık bir çağrı yapıyorum;
Sevgili Erdoğan avukata talimat vermiyorsan sadece şu talimatı ver.
İsviçre Bankalarında benim ve çocuklarımın hesabının olup
olmadığına dair bir dilekçeyi İsviçre yetkililerine ver. Sana söz
veriyorum. Namus sözü o avukatın ücretini ben ödeyeceğim. Yeter ki
sen bu dilekçeyi ver. Vermezsen senin de yurt dışında İsviçre
bankalarında çalınmış paraların var diyeceğim. Hiç kimse endişe
etmesin. Benim sözüm söz. Sen yeter ki talimatı ver. Avukat
bulamıyorsan bana yetkiyi ver. Avukatı ben bulacağım. Parasını da
ben vereceğim. Seni temize çıkarmak için yapacağım bunu. Eğer
temizsen. Kirliysen biliyorum bana yetki vermezsin.”
“YARIN HAKSIZ OLARAK SİZLER GÖREVDEN ALINDIĞINIZDA NEREYE
BAŞVURACAKSINIZ”
Parlamentoya getirilen yasalara da değinen Kılıçdaroğlu, idari
yargılama kanununda yapılmak istenilen değişikliklere ilişkin,
Hukuk Fakültelerine ve Barolara seslendi. Kılıçdaroğlu, “Yarın
haksız olarak sizler görevden alındığınızda nereye başvuracaksınız.
Mahkemelere değil. Gidip bir diktatör bozuntusunun önünde diz çöküp
ona yalvaracaksınız benim kararımı uygula diye. Bunun adı hukuk mu?
Hukukun üstünlüğü mü? Her şeye CHP itiraz ediyor. Peki biz bunlara
itiraz etmeyeceğiz de neye itiraz edeceğiz. Neden siz çıkıp
sesinizi yükseltmiyorsunuz. Bünyesinde hukuk fakültesi olan
üniversiteler nasıl bir üniversitedir. Hukuk devletini
savunmuyorsanız neden o fakülteleri kapatmıyorsunuz. Nasıl olsa bir
kişinin dediği olacak” değerlendirmelerinde bulundu.
Özelleştirme yasasındaki değişiklere değinen Kılıçdaroğlu, beşte
bir fiyatına satılan yerler olduğunu ve bunların iade edilmesi
gerekirken yeni düzenlemeyle mahkeme kararının geri iade edilmesi
yönündeki kararların uygulanmayacağını anlattı.
Soruşturmaların savcı tarafından gizli yapıldığını da hatırlatan
Kılıçdaroğlu, dosyalara müdahale edildiğini ileri sürerek, yeni
yapılan düzenlemeyle soruşturmalara doğrudan yapılacak müdahalenin
suç olmaktan çıkacağını kaydetti.
(İHA)