Bugüne kadar ekranlarda boy gösteren uluslararası siyaset
uzmanları ve emekli generaller ısrar ve inatla bir sayıya dikkat
çekiyordu.
"Türkiye şimdilik rahat rahat operasyon yapıyor olabilir.
Ama yarın ölü YPG'li sayısı 3 bini bulduğunda Rusya, Beşar Esad ve
ABD devreye girecektir" diyordu hepsi…
Peki hemen akabinde ne diyordu bu uzmanlar?
"Türkiye mutlaka ama mutlaka Beşar Esad ile masaya
oturmalı. Yoksa bu işin sonu çok kötü olur. Türkiye Beşar Esad
ile görüşmeden Afrin'de başarılı olamaz. Beşar Esad yarın harekete
geçtiğinde yüzlerce asker
kaybederiz" diyordu...
Beşar Esad dedikleri katil, ölü sayısı henüz bin 500 civarındayken
harekete geçmeye niyetlendi bir ara hatırlarsanız.
Rejim güçleri zafer işaretleri yaparak Afrin'in 10 kilometre
yakınına kadar sokulunca, Türkiye sınırından atılan 3 top güllesi
10 metre yakınlarına düştü.
Peş peşe ve hilal şeklinde...
Düşer düşmez zafer işareti yapanlar tırım tırım kaçmaya başladı.
Afrin'e gizliden gizliye gidiyorlar mı bilemiyorum ama bildiğim şu
ki artık öyle göstere göstere gidemiyorlar.
Çünkü yemiyor!
Bu arada ölü sayısı bizim uzmanların dediği 3 bin sınırına dayandı.
Eli kulağındadır, bugün yarın o sınır da aşılacak. Peki siz
ortada Beşar Esad, Rusya, ABD falan görüyor musunuz?
Neredeyse Zeki Müren’i göreceğiz ama adı geçenlerden bir tanesini
dahi göremiyoruz.
Neden?
Nedeni belli…
Türkiye uluslararası anlaşmalardan doğan hakkını kullanıyor. Sınır
ötesinde konuşlanan ve kendisine saldıran terör örgütüne operasyon
yapıyor.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği falan arada bir kafayı çıkarıp,
“Türkiye Afrin’den çekilsin” dedikleri oluyor
olmasına ama kim takar?
Yıllardır Filistin’i karış karış işgal eden İsrail’e
“Vazgeç” dediler de ne oldu? Arakan’da soykırım
yapan Myanmar hükümetine, “Yapma” dediler de ne
oldu? Rusya’ya “İşgal ettiğin Kırım’ı terket”
dediler de ne oldu?
Türkiye de takmıyor haliyle…
Takmadığı gibi operasyonu her geçen gün biraz daha genişletip
geliştiriyor. Raco düştü, Cinderesi düştü, düşecek. Bugün yarın
Afrin’in şehir merkezine girilecek.
Başından beri söylüyorum.
Türkiye Münbiç denilen bölgeye de aynı rahatlıkla girecek ve
birileri tıpkı bugün olduğu gibi mal mal bakmakla yetinecek. Köşeye
sıkışan Amerika o bölgeden kuyruğunu kıstırmış şekilde
ayrılacak.
Fırat’ın batısındaki bu temizlikten sonra sıra Fırat’ın doğusuna
gelecek ve Allah’ın izniyle oralar da terör unsurlarından
temizlenecek.
İçiniz rahat olsun!
Eğer Mikronezya gibi süper güçlü bir ülke desteğe gelmezse
(Buraya parantez içinde bir gülücük işareti
koyalım) Amerika bu noktadan sonra Türkiye’ye yönelik tek
hamle yapamaz ama başka bir oyun çevirebilir.
Bir okurumun da dikkat çektiği üzere; Rıza Zarrab, Kıbrıs, Adalar,
Ermeni Soykırımı gibi meseleleri gündeme getirebilir, Kudüs
sorununu kaşıyabilir.
Türkiye’nin düşmesinden yana umudunu kestiği için Mısır, İsrail,
Suud ve bir iki Avrupa Birliği ülkesini yanına alarak İran’a
saldırabilir.
Direk savaş olmasa bile bir iç savaş çıkartabilir, İran’dan
Türkiye’ye yönelik büyük göç dalgası başlatabilir. Böylece elde
kalan YPG’li teröristleri de bu iç karışıklıkta kullanıp Türkiye’ye
sokmaya çalışabilir.
Bize düşen bu süre zarfında gerekli tüm hazırlıkları yapmak. Ve en
önemlisi tuzakları bozan ülke pozisyonundan çıkıp, oyun kuran ülke
pozisyonuna girmek.
Bunu da ancak birlik ve beraberlik içinde olursak başarabiliriz.
İçimizde bu kadar hain varken, inşallah bunu başarabiliriz!
SOSYAL MEDYADA TAKİP İÇİN:
Twitter: twitter.com/slymnoz
Facebook: facebook.com/suleymanozisik
İnstagram: instagram.com/suleymanozi