Bumin'in kaleminden tuhaf bir tablo
Abone olYenişafak yazarı Kürşat Bümin bugünkü köşe yazısında ilginç bir gelişmeye yer verdi. Bumin Radikal ve Hürriyet'in manşetten verdiği bir haberin TBMM arkaplanını araştırdı.
Yenişafak Gazetesi yazarlarından Kürşat Bümin, bugünkü köşesinde
"Bu işten bir şey anladıysam 'Arap olayım' ya da (aşağı yukarı aynı
şey) 'Devrim Kanunları çarpsın'!" başlıklı yazısında çok ilginç bir
gelişmeye yer verdi. Kürşat Bumin, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın, AB'nin kapısını biraz daha aralamak için Paris'te
bulunduğu günlerde, basında yeralan "tuhaf" haberleri mercek altına
aldı. Radikal ve Hürriyet gazetelerinin attığı benzer manşetlerden
yola çıkıp, hadisenin TBMM'deki arkaplanını araştıran Kürşat Bümin
ortaya çok tuhaf; tuhaf olduğu kadar çelişkili bir tabloyu
okurlarıyla paylaştı. İşte Bumin'in bugünkü Yeni Şafak'ta
yayımlanan yazısı: Bu işten bir şey anladıysam 'Arap olayım' ya da
(aşağı yukarı aynı şey) 'Devrim Kanunları çarpsın'! Çok tuhaf, çok
acayip bir gelişme ile karşı karşıyayız... Başbakan'ın tam da
AB'nin kapısını biraz daha aralamak için Paris'te bulunduğu gün,
gazetelerimiz acayip bir haber ulaştırdı: "AKP'den türbana 3 ay
hapis" (Radikal, baş sayfa manşeti), "AKP'de türbana hapis
endişesi" (Hürriyet) Acayip bir gelişme olduğu muhakkak... Hani
Meclis çoğunluğu tek başına AKP'de olmasa, hani hükümet tek başına
AKP'li olmasa, "Olabilir, yine bir partinin devrimciliği tutmuş!"
deyip kayıtsız kalabiliriz... Ama durum öyle değil ki; Türk Ceza
Kanunu'nun TBMM Adalet Komisyonu'nda (aylarca süren) tartışılması
sonucunda kabul edilen tasarının 224. maddesi "Şapka Kanunu, Türk
Harfleri Kanunu ve Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair
Kanunların" koyduğu yasaklarla ilgili cezalar getiriyormuş.
"Acayiplik" daha işin başından başlıyor gibi görünüyor. "Gibi
görünüyor" diyorum, çünkü inanın, en geniş olarak Radikal'in yer
verdiği bu haberden ben hiçbir şey anlamadım.. Eğer anladıysam
"Arap olayım" ya da "Devrim Kanunları çarpsın"! AKP madem ki
Meclis'te "ezici" bir çoğunluğa sahiptir, o halde bu ekseriyet
Meclis Komisyonları'nın oluşumuna da yansımıyor mu? Eğer
yansıyorsa, nasıl oluyor da yeni Ceza Yasası TBMM Adalet
Komisyonu'ndan "Devrim kanunları" içinde yer alan bu üç kanuna
aykırı davrananlar hakkında "hapis cezası" öngörebiliyor? İşin
ilginç yanı, söz konusu Komisyon'un başkanı olan Köksal Toptan da
(tabii ki AKP milletvekili) Ceza Yasası'na son anda sokuşturulan bu
hükümlerden şikayetçi olanların başında geliyor... Toptan, yeni
düzenlemeyle cumhuriyet tarihinde konulmamış bir cezanın mevzuata
girdiğini ve türbanlı öğrenciye hapis yolunun açıldığını söylemiş.
Hadi bakalım; "modern"di, "post modern"di filan diye tartışılırken,
"türban"a şimdi de "hapis cezası"! Konuya ilişkin haberi dikkatli
bir biçimde birkaç kere okudum. Köksal, "Yanlışlığın, tasarının iyi
okunmadan görderilmesinden kaynaklandığını" belirtmiş. Komisyon
Başkanı, insanın "kanını donduran"(!) şu açıklamayı da yapmış:
"Hatta hükümetin Meclis'e gönderdiği tasarıda bu suça 6 aydan 2
yıla kadar hapis cezası isteniyordu. Alt komisyonda ceza, üç aydan
bir yıla kadar hapis şeklinde değiştirildi." Görüyorsunuz; verilmiş
sadakamız varmış! Cezanın üst sınırının "müebbet"e varmasına az
kalmış... Haberde dikkatimi çeken bir diğer husus da, tasarı Adalet
Komisyonu'na geldiğinde, AKP'li Hasan Kara'nın önerge vererek,
kisveyle ilgili cezanın çıkarılması yolundaki isteği, Adalet Bakanı
Cemil Çiçek'in bu önergeyi desteklememesi sonucunda kabul
edilmemiş. (Ben gazetelerin yalancısıyım!) Amma memleket yani,
doğrusu bu kadar olur.... Başbakan tam da sokaklarında kırk iki
milletten insanın kırk iki çeşit "kisve" içinde gününü gün ettiği
Paris'teyken, gazetelerimizde "Kisvene dikkat et yoksa 3 ay hapis
geliyor haaa!" anafikirli bir "yeniden yapılanma" müjdesi! Aslına
bakacak olursanız, bu gelişmelerden "türbana 3 ay hapis cezası"
sonucunu çıkartmak doğru bir yaklaşım değil, Çünkü biliyorsunuz,
söz konusu kanunlardan konumuzu ilgilendiren ikisinin, yani 1925
tarihli "Şapka İktisası Hakkında Kanun" ve 1934 tarihli "Bazı
Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun"un "türban"la filan yakından
uzaktan ilgisi-ilişkisi yok. 1961 ve 1982 Anayasaları'nda
kendilerine yer verilen bu kanunlar biraz dikkatlice
incelendiğinde, yeni Ceza Yasası'nın öngördüğü "üç ay hapis
cezası"ndan korkması-çekinmesi gerekenlerin başında "Türkiye Büyük
Millet Meclisi azaları" gelmektedir... Eğer bu konuda yeni bir
düzenleme getiren Ceza Yasası yürürlüğe girerse, "TBMM azaları"nın
herkesten ve herşeyden önce kendilerine birer "şapka" edinmeleri
gerekmektedir.... Edinmeleri de gerekir, çünkü söz konusu yasaya
"evet" diyen ve "şapkasız" yakalanan milletvekillerinin "Yasadan
haberim yoktu" şeklinde mazeret uydurmalarına kim inanır! İşte
böyle.... Eğer anayasalarınızda (hem de "Anayasaya aykırı olduğu
şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz" kayıt ve şartı altında)
"çağdışı" birtakım maddelere yer vermeyi sürdürür, muhtemel bir AB
üyeliği konumunda hiç değilse "Avrupa"yı üzerinize güldürecek
türden bir- takım hükümleri hâlâ sırtınızda taşımaya devam
ederseniz, gün gelir adamın başına "şapka" da giydirirler.... Demek
ki herşeyden önce "akıl yolu"na sapmak gerekiyor...