Tam da “dindar, isyankar, tinerci” gibi tanımlamalarla nasıl bir
nesil yetiştirileceği konuşulurken geldi açıklama. Ak Parti
Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli’nin “Türkiye’nin
düşmanlarını” anlattığı o eşine benzerine rastlanılmamış
beyanat. Beyanatı okuyunca nasıl bir nesil sorusuna “hayal gücü
yüksek” tanımlamasının da eklenmesi gerektiğini düşünmeden edemiyor
insan.
Niye mi?
Böylesi belki de ilk kez görülüyor da ondan…
Gedikli Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak isteyen bir gruptan
bahsediyor. Bu gruba Neo Con- Ergenekon adını vermiş. Grup hayli
geniş. İçeride de dışarıda da tanıdık isimler var. Buyurun
Gedikli’nin açıklamasından okuyun o bölümü. Ne bir eksik ne bir
fazla. Aynen söylediği gibi, tırnak içinde.
, "Neocon- kadrosunda teknik direktör Şimon Peres; kaleci,
teröristbaşı Abdullah Öcalan; geri üçlüde, Nicholas Sarkozy, Angela
Merkel, Benjamin Netenyahu; orta sahada, Mehmet Haberal, Doğu
Perinçek, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Yalçın Küçük; ileride de ve
Selahattin Demirtaş var.
Bugüne kadar gündem yaratan hangi olay varsa mutlaka ucundan
kıyısından Ergenekon ile ilişkilendirildi. Ama böylesi ilk kez dile
getirildi. Uluslar arası bir organizasyon, organizasyonun içinde
devlet başkanları, başbakanlar var, bir de Türkiye’de muhalefet
liderleri ile muhalefet milletvekilleri. Unutmadan PKK’nın başı da
aynı organizasyonun en önemli mevkiinde.
Aslında Türkiye yıllarca “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur”
cümlesi ile yaşadı. Çevremizdeki ülkelerin Türkiye üzerinde oyun
oynadıkları, yaşanan olumsuzlukların kaynağında dış güçlerin yer
aldığı söylendi. Ama son dönemde bu sohbet daha çok kahvehanelerde
edilir oldu. Ak Parti’nin dünya ile barışma, komşularla sıfır sorun
politikası “dış güçler” mit’ini en azından siyasetçiler için ikinci
plana itti, ama kahvehanelerdeki sohbetler elbette ki bitmedi.
Şimdi Bülent Gedikli’nin hayal gücünün de etkisiyle
kahvehanelerdeki o sohbetlerin çerçevesi hayli genişleyecek.
Düşünsenize, Almanya Başbakanı Tuncay Özkan ile aynı yapının
içindeymiş diyecek birisi.
Diğeri Haberal Şimon Peres ile Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak
isteyen NeoCon-Ergenekon grubunun etkin üyesiymiş diyerek, bir adım
fazladan atacak.
Öcalan da bunların içindeymiş. Sadece o mu, Kemal Kılıçdaroğlu
da bu yapının önemli adamıymış sözlerini şimdiden duyar
gibiyim.
Anlayacağınız epey bir malzeme var artık kahvede oyun oynarken
konuşulacak.
Unutmadan Türkiye’nin adını yeni duyduğu Amerika’lı ünlü yazar
Paul Auster de Neo Con Ergenekon’un bir parçası diyor Bülent
Gedikli. Onun bu yapının içinde olduğunu gösteren en önemli delili
ise Şimon Perez ve Salman Rüşti ile çektirdiği fotoğrafmış.
Sizce de artık biraz ileri gidilmedi mi?
Halkın muhalefet görevi verdiği parti liderlerini Ergenekon ile
birlikte anmak. Teröristler ile aynı yapı içinde saymak. Dünyanın
önemli liderlerini Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için oluşturulan
bir grubun içinde görmek.
Ergenekon’un boyutlarını hayalleri aşacak biçimde
genişletmek.
Her dönem toplumu korkutmak siyasetçiler için modaydı, daha
doğrusu bir siyaset yapma biçimiydi. Bu zamanında kominizm ile
yapıldı, bir dönem “bölünürüz ha” tehdidiyle. Bir dönemse
irtica en önemli korkutma aracıydı.
Şimdi ise ifade özgürlüğüyle ilgili serzenişler, hükümete
yönelik küçük eleştiriler, uluslar arası bir komplonun parçası
sayılıyor. Bu eleştiriler “işi eleştirmek olan” muhalefet
liderlerinden gelse bile. Hatta o liderler Ergenekon yapısının
içinde sayılıyor.
Türkiye’de askeri vesayeti kaldırmak için önemli adımlar atıldı,
Ergenekon soruşturması başladığında, bu devletin dönüşümünde önemli
virajlardan birisi olarak görüldü, ben deniz de soruşturmaya bu
gözle bakanlar arasındaydım, ancak artık akıl ve mantık zorlanmaya
başlandı.
Ve yine artık, maalesef komik olmaya başladı.