Bülent Ersoy derin devlet üyesi oldu
Abone olWikiLeaks'te Türkiye ile ilgili ilginç bir belge daha ortaya çıktı. Bu belgede Türk siyaseti fena ti'ye alındı... Aslında amaç 1 Nisan şakası yapmaktı...
Eski ABD Büyükelçisi Ross Wilson, Türk siyaseti ile fena
ti'ye aldı. Aslında amacı 1 Nisan şakası yapmaktı. Washington'a bir
metin gönderdi. Şaka amaçlı yazılan metinde, Bülent Ersoy ve
İbrahim Tatlıses'i, derin devlet üyesi olarak
gösterdi.
Amerikalı diplomatların gizli yazışmalarını yayımlayarak
politika gündemini alt üst eden Wikileaks'te Türkiye ile ilgili
ilginç bir belge ortaya çıktı.
Le Monde, Der Spiegel, The Guardian gibi yayın organlarıyla
işbirliği yapan Wikileaks diplomatik belgelerde bazı kişilerin
isimlerini, güvenliklerini sağlamak için, "xxx" ibaresiyle
sansürlemişti. Fakat şimdi Wikileaks'in elinde olan tüm belgeler
sansürsüz şekilde internete düştü. İşte bu belgeler arasında 1
Nisan 2008 tarihinde ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nden o dönemki
büyükelçi Ross Wilson imzasıyla Washington merkeze gönderilen bir
belge yer alıyor. İşte büyükelçinin "1 Nisan
şakası" olarak kaleme aldığı belgenin tam metni:
Derin Devlet Partisi'ne dava
Şaşırtıcı bir hareketle, Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya
31 Mart'ta "Derin Devlet"e (Kemalist devleti devam ettirmek için
uzun süredir gizlice hareket ettiğine inanılan gölge organizasyon,
ancak kimse gerçekten onlarla karşılaşıp karşılaşmadıklarını
bilmiyor) karşı parti kapatma davası açtı.
41 sayfalık iddianame, Derin Devlet'i, kayıtdışı siyasi parti
olarak hareket etmek, "siyasi entrika"nın merkezi
olmak, Türkiye'nin dünyadaki pozisyonunu kaybetmesine neden olmak,
ekonomik büyüme, yatırım ve "Türk toplumunun siyasi ve
sosyal olğunluğa erişmesini" yavaşlatmak ile suçluyor.
İddianame, Derin Devlet'in resmi olarak tanınmasını, ardından
yasaklanmasını ve 401 üyesinin Türk siyasetinden beş yıllığına men
edilmesini talep ediyor.
BÜLENT ERSOY ÜYE
Bu hareket özellikle şaşırtıcı çünkü Yalçınkaya, Ergenekon
soruşturması kapsamında tutuklanan bazı isimler, Türkiye Genel
Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer, 71 savcı ve hakim, Anayasa Mahkemesi'nin tamamı,
karşı cinsin kıyafetlerini giyen televizyon yıldızı Bülent
Ersoy, ve Türkiye'nin "Merv Griffith"i İbo ile birlikte kendi
isimini de bu 401 üye arasında gösteriyor.
Dosyayı bir basın toplatısında açıklayan Yalçınkaya,
"Anayasaya göre bunu yapmak zorundayım. Bu hoşuma gitmiyor,
aslında kariyerim açısından bir intihar, ancak bu benim
görevim" dedi. Süpriz dosya, halihazırda çalkantılı olan
Türk politika sahnesini, ani bir kriz ve afallamanın içine düşürdü.
Eğer Anayasa Mahkemesi hem AKP hem de Derin Devlet Partisi'ni (DDP)
yasaklarsa Türkiye politik bir boşluğa düşecek.
BAYKAL ŞİKAYET ETTİ
Açıkça şaşkına dönen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bu bir
numara olmalı, kimse bu kadar aptal olamaz" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Deniz Baykal kısa ve öz bir
basın toplantısı düzenleyerek dosyayı "doğru düşünen
Türklerin sırtına saplanan bir bıçak" olarak niteledi ve
DDP liderleri listesinde olmadığı için şikayet etti.
"Varlığını kesin olarak reddettiğim varsayımsal Derin
Devlet'in bir üyesi olarak ciddiye alınmayı hakettim"
diyen Baykal, Anayasa Mahkemesi'nde hem partinin kapatılmasına hem
de kendisinin dışarıda bırakılmasına karşı dava açacağını
söyledi.
Birçok hukuk uzmanları, Anayasa Mahkemesi'nin bir Türk siyasi
partisinin neleri teşkil ettiğine dair hukuki bir standart
oluşturmak zorunda kalacağını söyleyerek, dosyanın hukuka
uygunluğunu sorguladı.
PARTİ DEĞİL MAFYA GRUBU
Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, "Derin Devlet'in bazen
siyasi bir parti gibi hareket ettiği ve geçmişte Türk siyasi
partilerinin yarattığı felaketlere eşit boyutta ve yapıda
problemler yarattığı doğru. Ancak Derin Devlet farklı ve Yalçınkaya
bunu biliyor. Bir siyasi partiden daha çok mafya grubu. İsterseniz
La Cosa Turca deyin" diye konuştu. Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay
Tuğcu ise AKP ve DDP'nin eş zamanlı olarak kapatılması gerektiğini
söyledi ve şöyle konuştu;
"Onlar aynı madeni paranın iki farklı yüzü. AKP şeriata
doğru ilerlemek istiyor, DDP ise hayatın basit olduğu, ithalatın
bloke edildiği, Türklerin fakir olduğu ve devlet yetkililerinin
Hazine'ye kendi domuz kumbaraları gibi davranabildikleri 1970'lere
dönmek istiyor. Şimdi Anayasa Mahkemesi'nin bu aşırıcıları, Türk
politika hayatına dadanan bu öcüleri yasaklama şansı
bulunuyor."
PASKALYA TAVŞANINA İNANMAK
Anayasa Mahkemesi'nin tüm üyelerinin iddianamede yer alması birçok
gözlemcinin Yalçınkaya'nın ne düşündüğünü merak etmesine yol açtı.
Zira, yasalara göre tüm kapatma davalarında kararı Anayasa
Mahkemesi'nin vermesi gerekiyor. Köşeyazarı Murat Yetkin, ilk
bakışta Yalçınkaya'nın kendisi ve ve diğer DDP üyelerini gelecek
davalardan muaf tutmaya çalışıyor gibi gözüktüğünü söyledi.
Ancak Yetkin, dosyada Anayasa Mahkemesi'nin kendisi de yer aldığına
göre, davada karar almak için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından
seçilmek üzere alternatif hakimler listesi oluşturmaları
gerkeceğini de not düşüyor. Yalçınkaya, Gül'ü de AKP'nin kapatma
davasına dahil etti.
Halihazırda AKP'ye karşı kapatma davası olduğuna göre, Yetkin,
bunun AKP ve DDP arasında "hukuk terörü dengesi" yaratacağı
şeklinde akıl yürütüyor ve "Ya da Yalçınkaya sadece
doğrudan yana bir savcıdır ve gerçekten de bu davayı görevinin bunu
gerektirdiğini düşündüğü için açmıştır. Ancak Türkiye'de bu
Paskalya Tavşanı'na inanmak gibi bir şey" diye
ekliyor.
BERBERİM SÖYLÜYOR
Köşe yazarı Yalçın Doğan buradaki komplocuların, AKP veya "politik
olarak önemsiz sayılan ve ABD'deki yeni muhafazakarlar kadar gerçek
olan DDP" olmadıklarını söyledi. Doğan, bunun MHP'nin başının
altından çıkan zekice bir darbe olabileceğini tartışıyor:
"Kimin yararına? Berberim dahil, sağlam otoritelere
dayanarak MHP'nin Yalçınkaya'yı bu davaya bakması için ikna
ettiğini düşünüyorum.
Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin adını vererek Yalçınkaya,
AKP'ye DDP'yi yok etmesi için gerekli gücü verdi. DDP de başka bir
kapatma davası sayesinde AKP'yi yok edebilir. Böylece MHP ayakta
kalan tek parti olacak. Bu onlara bir seçim kazanma şansı
verebilir. Boz kurtları geri getirebilir. Kürt kelimesini
dağarcığımızdan silebilir."
Şaşkın ve kafası karışmış bir Bülent Ersoy, (Oldukça popüler, karşı
cins gibi giyinen bir TV yıldızı, bir süre önce yargıya küfür
etmekle suçlanmıştı) makyajını yapama fırsatı bulamadan basın
mensupları tarafından sarıldı. Davaya dahil edilmesiyle ilgili
olarak, "Depresyon hariç herhangi bir derin durumda
bulunabileceğime ancak 1 nisan şakasını yutan biri inanır"
dedi.