Bülent Arınç'tan İstanbul seçimleri için flaş açıklamalar
Abone olTBMM Eski Başkanı Bülent Arınç, seçim gündemine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile geçmişte bir dargınlık yaşadığını anlatan Arınç, daha sonraki süreçte kucaklaşarak hasret giderdiklerini söyledi. 31 Mart seçimlerinde AK Parti'nin başarısız olmadığını dile getiren TBMM Eski Başkanı İstanbul'da her iki kesimden de oy alacaklarının altını çizdi.
TBMM Eski Başkanı Bülent Arınç, Habertürk'te Kübra Par'ın
sorularını yanıtladı. Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyeliğini bir
onur olarak kabul ettiğini açıklayan Arınç, "İsteseydim aktif
siyasete devam edebilirdim" şeklinde konuştu. Arınç'ın
konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Sayın Cumhurbaşkanıyla geçen hafta da bir araya gelmiştik. Bazı konuları süratle aktarmak gerektiğinde kendilerinden talepte bulunuyorum. Şu anda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Yüksek İstişare Kurulu üyesi olarak küçük bir mekânda hazırlandı. Çeşitli olaylar, konular hakkında kendisiyle görüşüyoruz. Bugün de saat 12.00 ile 13.30 arasında bir görüşmemiz oldu. Ben 1995 seçimlerinde parlamentoya girdim ve tam 20 yıl aralıksız 5 dönem milletvekilliği yaptım. Siyaset bir yaşam tarzı, 40 yıldan fazla siyasetin içinde çalışmış bir insan olarak siyasetten kopmanız mümkün değil. Ben 3 yıldan bu yana kendime ait bir ofiste gelen misafirleri ağırlıyorum. Siyaset bana göre sadece milletvekilliği, bakanlık değil. Siyaset ülkenin yönetimi hakkında bilgisi, düşüncesi, kabiliyeti olan herkesin bir şeyler söylemesidir. Biz bu işe o günden bugüne devam ederken maalesef bazı trol ve troliçeler bizi muhalefetin merkezi olarak gösterme yoluna gittiler. Biz genel başkanımız ve Cumhurbaşkanımız olarak başımızda bulunan insana karşı muhalefet yapmadık. Bazı arkadaşlarımız yapmış olabilir.
"Yüksek istişare kurulu üyeliğini onur olarak kabul ettik"
Hiçbir mevki, makam, siyasi etiket beklemeden bu işi yapıyoruz. Şimdi üstlendiğimiz görev tam zamanlı bir mekanizma değil. Ben bir kamu görevlisi değilim. 5-6 ay öncesinde sayın Cumhurbaşkanımız benim de bulunduğum grubun içerisinde 'Sizler çok hizmet ettiniz, sizinle yakın plan çalışmak istiyorum' dedi. Kızılcahamam'daki toplantıyı kastediyorum. Cemil Bey, Köksal Bey, İsmail Kahraman Bey vardı. Biz kendimizi ortaya koymadan doğru olacağını düşündük. Biz de bunu onur olarak kabul ettik. Resmi Gazete'de yayınlanan şudur. 15 Mayıs Çarşamba günü. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin özeti, 'millete ve devlete hizmeti geçmiş bilgi sahibi kişilerin bu kazanımlarından istifade edilmesi amacıyla Yüksek İstişare Kurulu oluşturulmuştur' deniyor. Millete ve devlete hizmeti geçmiş, bilgi ve birikim sahibi kişilerin kazanımlarından istifade edilebilmesi amacıyla. Bu konu gündeme geldiğinde hem kendilerine teşekkür ettik. Sadece meclis başkanlarıyla sınırlı olmasın, çok önemli diplomat, emeği geçmiş eski genelkurmayl başkanı, yüksek yargıda görev yapmış insanları da değerlendirseniz daha iyi olur diye görüşümüzü ifade ettik. Kendisi de uygun gördü. Zaman içerisinde genişletilebilir.
"Kendisiyle bir dargınlığımız vardı"
15 Temmuz gecesi iki daire ötemde MİT Müsteşarımızın oturduğu yer var. Bunlar bildiklerine göre bombayı bırakacaklarını bekliyordum. Cumhurbaşkanımıza karşı suikast girişimi var. Cumhurbaşkanımızın 'Herkes sokaklara çıksın' çağrısı olmasaydı bunlar muvaffak olurdu. Aynı şekilde Binali Bey ve ben de iki kanala bağlandım ve hepimizin Cumhurbaşkanımızın emrinde olmamız gerektiğini söyledim. 250 şehit, Allah hepsinden razı olsun. O zaman kendisine mektup yazdım. 'Bundan önce aramızda çok tartışmalar oldu. Bu insanlar hakkında hüsnü zan besledik. Şimdi görüyoruz ki ülkemiz büyük bir tehdit altındadır' dedim. Bir dargınlığımız hemen hemen vardı. Mektubu yazdım, 1 ay sonra görüşme gerçekleştirdik. Birbirimizi kucaklaştık. Bu mektup yayınlandı. Yeni bir yöntem yaptık. O süreçte bize karşı büyük suçlamalar oldu. Onların hepsini göğüsledik.
"Ak parti başarısız mı hayır! çok başarılı mı hayır"
31 Mart'ta il genel meclisi oyları, büyükşehir belediye başkanlığı oylarına baktığınızda alınan oy oranları göreceli olarak AK Parti'nin başarılı olduğunu gösterir. Ama büyükşehirlerden kaybı var. Dün sayın Cumhurbaşkanımız bir başka zaviyeden bakarak 'Biz Ankara ve İstanbul'u kaybetmedik ki' diyor. Büyükşehir Belediye Meclis'nin bütün komisyonlarında AK Parti'nin hakimiyeti var. Sadece büyükşehir belediye başkanlığını kazanamamak bir tarafa ama meclis üyeleri, komisyonlukları da başka başarı. Ben Ankara'da sayın Özhaseki'ye kullandım, sayın Veysel Tiryaki'ye oy kullandım. Belediye meclisinde yine AK Parti'nin çoğunluğu var. Sembolik olarak büyükşehir belediye başkanlığı önemlidir ama herşey değildir. Bu ittifakın kurulmuş olması öncelikle İstanbul ve Ankara'yı kazanabilmekti. Önemli olan AK Parti başarısız mı? Hayır değil. Çok mu başarılı? Hayır o da değil.
"Binali Yıldırım bey bence İstanbul'da sahaya geç indi"
Binali Yıldırım'ın şansı daha yüksek. Ben Yıldırım Bey'i sayın Erdoğan'ın en yakın arkadaşı olarak biliyorum. İDO çok önemlidir İstanbul'da. Tayyip Bey'in o kadar başarılı, akıllı arkadaşları vardı ki, hepsi İstanbul'da destan yazdı. Tayyip Bey'in arkadaşları 200 kilometreden İstanbul'a su getirdi. Binali Bey'in Ulaştırma Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki çalışmalarında İstanbul'un ulaşım ve şehirleşmede imzası olan bir insandır. Bu şehre en çok daha iyi kim hizmet edebilir? Bu Binali Bey'den başkası olamaz derim. Bence alana biraz geç inmekle mesafeyi açtı. Ekrem İmamoğlu'nun sokağa çıktı kendisi Ankara'da TBMM'de Başkanlık yapıyordu. Yoksa Tarık Bin Ziyad gibi gemileri yakıp 'geldim' dese biz bu hallere düşmez ve seçimi alırdık.
"Kürtler'in İstanbul'da bize oy vereceklerine inanıyorum"
Biz terörle mücadele ediyoruz. O kadar çok terör örgütü var ki. Şimdi Kürt kardeşlerimizi siz PKK yanına koyarsanız, onun gözüyle bakarsanız, diliniz de buna alışmış olursa buradan bir netice çıkması mümkün değil. Onlar bu memleketin birliğini, dirliğini isteyen insanlar. Evet çözüm süreci başarısızlıkla sonuçlandı çünkü örgüt ihanet etti. Bunu ayrı programda konuşuruz. Biz bütün Türkiye'ye yönelik yeni söylem bulmamız lazım. Sayın Cumhurbaşkanımızın çok güzel prensibi vardır. 'Batı'da ne konuşuyorsam Doğu'da da onu konuşurum' demiştir. Bu söylem birliği çok önemlidir. Biz sessiz devrim yaptık. Kürtler her türlü tehdide rağmen bizi desteklediler. İstanbul'da dindara, muhafazakar Kürtlerin, devlete, millete bağlı olanların bu seçimde bize çok oy vereceklerine inanıyorum. Bu seçim sadece İstanbul'da bir büyükşehir belediye başkanını seçmenin ötesinde anlam taşıyor. İç dinamikleri var dış dinamikleri var. Kürtler bilinçli insanlardır, bunu bilirler.
"Saadetli kardeşlerimiz de Ak Parti'ye oy verecek"
Saadet Partisi'nin öncesiyle sayın Erbakan hocamızla 31 yıllık beraberliğim var. Kitabımda anlatıyorum. Lütfen ed insinler okunsunlar. Hocama saygıda kusur etmedim. AK Parti'nin kuruluşuna kadar hiç kırıcı bir şeyimiz olmadı. Biz bir beldede iki kişi olsa birisi aday olur diğeri ona oy verir. Başka bir partiye oy verilmesi konusunda Erbakan hocamızın hiçbir zaman yumuşak bir düşüncesi olmamıştır. Hoca kendisine gelenlere izin vermedi. Bu kuralların istisnaları olmuştur. Hoca der ki 'Siz kendiniz bakın, karar verin'. Mesela herhangi bir konuda iki şer arasında kaldığınız zaman ehven olanını, biraz daha zayıf olanı tercih edin der. Hocam der ki, siz kararınızı verin. Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanı seçilmesinde böyle olmuştur. Nevzat Yalçıntaş merhum üçüncü turdan sonra elenmiş ve Sezer'e oy verilmiş. Saadet Partililer'in her birinin hukukunu korumak bizim hedefimizdir. Onlara söylenenlere, hedef almalarını kınıyorum. Saadet Partililer bu seçimde kendi oylarına ihtiyaç olduğunu biliyorlar. Her seçimde biz bunu görürüz. Yüzde 5-6 arası oy alması gereken Saadet yüzde 3 oy almıştır. Yüzde 3'ü bize gelmiştir. Saadet Partililer 'Gelin ülkenin menfaati için Binali Yıldırım'a oy kullanalım' demeliler. Bunu üst düzey yöneticileri de söylemeliler.