Bülent Arınç'tan cemaate mesaj!
Abone olBülent Arınç, cemaatin eleştiri tarzını eleştirdi ve Gülen'in sözlerini hatırlatarak hükümete karışılmamasını savundu.
İNTERNET HABER - Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç, Gülen cemaatine ilişkin sorulara ilk kez
bu kadar netlikte cevaplar verdi. Arınç, Sözcü gazetesiyle
kıyaslayarak cemaatin kendilerini dost gibi eleştirmesini istedi ve
"Camia camia olduğunu bilmeli" dedi.
Sabah Gazetesi ve Zaman Gazetesi yazarları arasındaki tartışmalara
da değinilen programda Arınç, hükümet ve cemaatin arası açık mı
sorularına cevap verdi.
SADECE 12 EYLÜL'DEKİ KATKILARINDAN
DOLAYI..
'Ben Hocaefendi'den şunu çok iyi biliyorum; bizi çok seviyor,
hükümetimizi çok seviyor, Tayyip Beyi çok seviyor çok beğeniyor,
Abdullah Bey'i çok seviyor çok beğeniyor' diyen Arınç, '12 Eylül'de
bu camianın kadını erkeği kapı kapı gezip buna evet deyin diye
çalıştı. Sadece bu katkısından dolayı bu camiaya yüzyıllar boyu
hakkımızı helal etsek geri kalmayız. Seçimlerde büyük oranda AK
Parti'yi destekliyorlar' şeklinde konuştu.
SÖZCÜ GİBİ DEĞİL DOST GİBİ
ELEŞTİRMELİ
Cemaatin siyasi bir kurum olmadığını ifade eden Bülent Arınç,
'Hükümete yönelik eleştiriler tıpkı Sözcü Gazetesi gibi
değil bir dost olarak yapılmalı. Camia camia olduğunu bilmeli.
Hikmet-i Hükümet işine karışmak doğru değildir. Bu bizzat sayın
Hocaefendi'nin sözüdür' dedi.
Fethullah Gülen'in Amerika'da yaşadığına işaret eden Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç, "Hocaefendi Amerika'da
yaşıyor. Türkiye'ye gelebilir ama kendi tercihi orada bir süre
daha orada bulunmaya çalışacak. Burada olsa bazı olaylara direk
müdahale etmesi bazı olayları direk çözmesi söz
konusu olabilirdi. Buradan oraya nasıl haber gidiyor orası
nasıl etkileniyor ben bunu o insanların vicdanına
bırakıyorum." diye konuştu.
HOCAEFENDİ HÜKÜMETİ ÇOK
SEVİYOR
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Ben Hocaefendi'de şunu
biliyorum; bizi çok seviyor, hükümetimizi, Tayyip Bey'i, Abdullah
Bey'i çok beğeniyor, çok seviyor. Bu hizmetlerin yüzyıllardır
beklendiğini, yapılamadığını ama böylesine cesur, kararlı, ilkeli
bir partinin ve hükümetin bunları yaptığından dolayı sabahlara
kadar dua ettiğini ifade ediyor. Türkiye'nin demokratikleşmesi,
Türkiye'nin özgürleşmesi için camiaya nasihat ediyor" dedi.
Arınç, Kanal 24 Televizyonu'nda yayınlanan programda, gündeme
dair konular hakkında değerlendirmelerde bulundu. Bütün siyasi
partilerin tarikat gerçeğini bildiğini söyleyen Arınç, CHP'de Deniz
Baykal'ın genel başkanlığı döneminde çarşaflı kadınlara, tarikat
şeyhinin oğlu olduğu söylenen kişilere parti rozeti takıldığını
ifade ederek, "Cumhuriyeti kuran partiyiz, Biz Mustafa Kemal'in
partisiyiz" diyenlerin bile sonunda bu noktaya geldiğini kaydetti.
Arınç, "Çünkü ülkemizin her yerinde bir tarikat varsa o tarikata
karşı da bir sevgi ve muhabbet halkası vardır. İçlerinde yanlış
yapanlar olabilir ama yüzyıllardan bu yana bir tarikat, cemaat
gerçeği Türkiye'de vardır" görüşünü paylaştı.
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün hamdolsun, Gülen Hocaefendi'nin işaret ettiği noktalara büyük bir hızla koşan, önden giden atlılar gibi, 'bu hizmetleri önce ben yapacağım' diyen çok samimi, dürüst, ihlaslı, sadece Allah rızasını düşünen insanlar var ama onlarla beraber bulunanların kafalarından, kalplerinden farklı şeyler geçiyor olabilir. Bu da insanın doğasında var. Ancak gelinen noktada ben bir yanlış yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Şimdi, kim daha önce başladı, kim hangi vesileyi bir araya getirdi, götürdü? Yani AK Parti'de herkesin kafasından bir şey geçiyorken bir camianın içerisinde de farklı amaçları gerçekleştirmek için camiadanmış gibi görünmeye çalışan üç, beş kişinin varlığını da yadsımamak gerekir. Şunlar bu tarafa, bunlar bu tarafa laf söylemeye kalkarsa bu çok kötüdür.
Ben Hocaefendi'de şunu biliyorum; bizi çok seviyor, hükümetimizi çok beğeniyor, seviyor, Tayyip Bey'i çok beğeniyor, çok seviyor, Abdullah Bey'i çok beğeniyor, çok seviyor. Bu hizmetlerin yüzyıllardır beklendiğini, yapılamadığını ama böylesine cesur, kararlı, ilkeli bir partinin ve hükümetin bunları yaptığından dolayı sabahlara kadar dua ettiğini ifade ediyor. Türkiye'nin demokratikleşmesi, Türkiye'nin özgürleşmesi için camiaya nasihat ediyor."
"Bu camiaya yüzyıllar boyu hakkımızı helal etsek bundan dolayı geri kalmayız"
12 Eylül 2010'da gerçekleştirilen referandumun önemine işaret eden Arınç, kadınların, erkeklerin, gençlerin kapı kapı dolaşarak referandumun Türkiye'nin demokratikleşmesi için önemli bir adım olduğunu anlattığını, seçmenlerden 'evet' oyu istediğini bunun da başüstünde taşınacak, takdir edilecek bir yaklaşım olduğunu vurguladı.
Arınç, şunları kaydetti:
"Bugün biz ne yapabiliyorsak, 12 Eylül 2010 referandumundan aldığımız güçle yapıyoruz, 12 Eylül'ü, 28 Şubat'ı bununla yargılıyoruz. Bugün, 28 Şubat sürecinde mesleğinden atılan öğretmenlerin dönüşe başladığı gündür. YAŞ kararları ile ordudan atılanların en yüksek rütbe ile orduya döndüğü günü biz 12 Eylül 2010 referandumunda kazandık. Bu eğitim sistemlerini bununla yapıyoruz. Sadece buradaki katkısından dolayı bu camiaya yüzyıllar boyu hakkımızı helal etsek bundan dolayı geri kalmayız. Seçimlerde AK Parti'yi büyük ölçüde destekliyorlar, bu çok açık. Bizim muhaliflerimiz her zaman niye onlara hücum ediyor? 'Siz AK Parti'ye destek oluyorsunuz'. Ama bu camiaya geçmişte farklı siyasi tercihlerde de bulunmuş olabilir, Türkiye'nin konjonktürü içerisinde. Orada bile onlara hak vermemiz lazım. Hükümetimizi bu kadar seven, Türkiye'de yapılan bu kadar olumlu işlere bütün güçleriyle destek olan bir camiaya karşı bizim, bazılarının, onlara söz söylemesi, onların bu tarafa cevap verirken ölçüyü biraz kaçırması fevkalade yanlış. Bunu bir yerde önlememiz gerekiyor."
"Eleştiri hakkının onlar için de varolduğuna inanırım"
Fethullah Gülen'in Amerika'da yaşadığını hatırlatan Arınç, "Türkiye'ye gelebilir ama kendi tercihi ile orada bir süre daha bulunmaya çalışacak. Burada olsa belki bazı olaylara müdahale etmesi, bazı olayları bizzat çözmesi ve dinlemesi mümkün olabilecek. Ama buradan oraya nasıl haber gidiyor, orası bundan nasıl etkileniyor, ben herkesin vicdanına bırakıyorum. Aynı şekilde Tayyip Bey'e, bize veya bir başkasına oradan haberler getiren insanların veya oradakilerin kötü olduğunu söylemeye çalışan bir takım yanlış, yamuk insanların yaptıklarını da doğru görmem ben. Onlar, 'duyduk ki şöyle söylemişler' diye bu tarafa geliyor veya yazıyor. Bizim hiçbir medya organında camia ile hükümet arasındaki ilişkileri bozabilecek, söz yarışına girmeye ihtiyacımız yok, bu bizi yaralar. Çünkü onlar siyasi nitelikli bir kurum değil" diye konuştu.
Muhalefetin olduğu gibi camianın da söz söyleme hakkı bulunduğunu belirten Arınç, "Onlar da iyi niyetle ikaz edebiliyorsa, iyi niyetle bazı eleştiriler yapıyorsa bu hakkın ben onlar için de şahsen varolduğuna inanırım. Yazacaklar, söyleyecekler" dedi. Arınç, ancak eleştiride ölçünün iyi niyetli ve dostane yaklaşım olduğunun da altını çizdi.