Bülent Arınç'tan çarpıcı açıklamalar
Abone olBülent Arınç TRT'de katıldığı televizyon programında Kürt sorunu, anadilde savunma ve dokunulmazlıklara değindi
Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü
tarafından düzenlenen ''Yerel ve Bölgesel Medya Buluşması''
toplantısına katılmak için Marmaris'e gelen Bülent Arınç,
toplantının gerçekleştirildiği otelde TRT Haber kanalında ''45
Artı'' isimli programda soruları yanıtladı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Son savunma noktasına
gelmiş bir insan 'ben şu dilden savunmamı yapmak istiyorum'
derse eskiden bu mümkün değildi şimdi mümkün'' dedi.
AVUKAT OLARAK SÖYLÜYORUM
''25 yıllık bir avukat olarak söylüyorum, savunma hakkı
kutsaldır'' diyen Arınç, ''Bir insan savunmasında
her şeyi konuşabilir, her şeyi söyleyebilir. Hakim onu dinlemek
mecburiyetindedir. Delil gösterir, savunma yapar, isterse masal
anlatır, hakim onu dinler, son savunması olduğu için. Son savunma
noktasına gelmiş bir insan 'ben şu dilden savunmamı yapmak
istiyorum' derse eskiden bu mümkün değildi şimdi mümkün''
diye konuştu.
AÇLIK GREVİ İLE İLGİSİ
YOK
Yaşanan gelişmelerin açlık grevleri ile bağlantılı olmadığını ifade eden Arınç, ''Bu son olaylarla bağlantılı değil. Aslında biz bunu kanunlaştırmak için geç kaldık. Çünkü bunu iki seneden beri konuşuyoruz. Son olarak 30 Eylül'de büyük kongremizde sayın genel başkanımızın konuşmasıyla birlikte bir siyasi manifestomuz yayınlandı. Dolayısıyla biz, açlık grevleri başlamadan çok önce bu meseleyi düşünmüş ve kanun yapmak üzere karar vermiştik'' dedi.
KÜRTLER ANADOLU'DA BİN YILDIR
VAR
Kürtlerin Anadolu'da bin yıldan beri var olduğunu anlatan Arınç, şunları söyledi:
''Kürt sorunu belki 30 yıldan beri sorun olmuş, konuşulmuş, tartışılmış, bazen isyanlar olmuş, bazen karşı koymalar olmuş. Bu bir kimlik meselesi... Yani 'benim kimliğim budur' demek insanlara yasaklandığı için bu yasaklamadan kaynaklanan siyasi, toplumsal, sosyal çok fırtınalar esmiş. Çünkü çok haksızlıklar yapılmış, insanlar çok cefa görmüş. Kürtçe konuşamazsınız diye kanun çıkarmışlar. Diyarbakır Cezaevi'ne konulan, başka cezaevlerindeki bütün mahkumlara da olmadık eziyetler yapılmış. Bir insan kendi etnik kökenini, kendi kimliğini söyleyemezse o kimliğin gerektirdiği insan hakları, anayasal hakları da kullanamazsa o zaman bir sorun vardır. Bu sorun hiç bir zaman yok olmaz, kronik hale gelir ve içinden çıkılmaz nokta olur.''
Geçmişte siyasetçilerin ve bilim adamlarının Kürt sorunu ile ilgili konuşmalarını da bildiklerini söyleyen Arınç, şöyle devam etti:
''Kürtler Anadolu'da bin yıldan beri var, kimse inkar
edemez. Onların bir dili var, bir medeniyeti var, gelenekleri örf
ve adetleri var, inançları var. Bu toplumda da birlikte yaşamışız,
birlikte yaşarken de çok mutlu olmuşuz. Cumhuriyeti de birlikte
kurmuşuz. Aynı amaç uğrunda aynı birlikteliğimizi
göstermişiz. ''
DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI
Anayasa'nın 83. maddesinin yasama dokunulmazlığını kapsadığını anlatan Arınç,bu maddenin 1961 ve 1982 anayasalarında da olduğunu kaydetti.
Bütün dünya parlamentolarında yasama dokunulmazlığı imtiyazının milletvekili için bir hak olduğuna dikkati çeken Arınç, şöyle devam etti:
''Kimsenin kafasını karıştıracak sözler söylemek istemiyorum. Çünkü herkes bir tarafından tutuyor, herkes dokunulmazlığın işine gelen tarafını konuşuyor. Basitleştirelim olayı... Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkması yoluna gidilecekse, önce savcılığın o suçla ilgili olan bir fezlekeyi Adalet Bakanlığı kararıyla Meclis'e göndermesi lazım. Komisyonlar toplanır ve eğer suç vahimse, dokunulmazlığın kalkması gerekiyorsa ona göre rapor hazırlarlar. Yok 'o kadar vahim değil dönem sonuna kalsın' derlerse ona göre rapor hazırlarlar. Bunların hepsi olmuştur Meclis'imizde.''