Bülent Arınç'ın yüzünü kızartan soru!
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, en çok yanıtlarken en çok utandığı soruyu açıkladı...
5 yıl öncesindeki bir anısını anlatan Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç, yurt dışından gelen bir misafirin
Türkiye'de herşeyi beğendini ancak kulağına eğilerek 'darbe
söylentisi var, ne diyorsunuz, darbe olur mu?' diye sorduklarında
yüzünün kızardığını söyledi.
Çorum'da düzenlenen "Yerel ve Bölgesel Medya Buluşması"nın sertifika törenine katılan Arınç, daha sonra İskilip ilçesine geçti. Burada "Basın-Yayın ve Gazeteciler Hatıra Ağaçlandırması" kapsamındaki fidan dikim töreninde bulunan Arınç, Yoğurtpazarı Meydanı'nda halka hitap etti.
Yakın tarihe ilgi duyduğu için yıllardır, "Nadide, ahlaklı insanların yetiştiği" İskilip'i ziyaret etmek istediğini belirten Arınç, "Bu beldeden hep manevi dünyamızın insanları, sanatkarlar, çalışkan insanlar, vatanına hizmet eden insanlar yetişmiş. Akşemseddin de Atıf Hoca da İskiliplidir, bu kahramanlar tarihin altın sayfalarında yazılı" diye konuştu.
Cuma namazı sırasında bir vatandaşın kendisine verdiği ve ilçede yetişen manevi insanların konu edildiği şiiri okuyan Arınç, üç şey için söz verdiklerini anımsatarak, şöyle devam etti:
"Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar olmayacak. İnsanlar
özgürleşecek, fikirlerini daha özgür ifade edebilecek. Üçünü de
yaptık. Özürlülere evde bakıyoruz, başka sosyal yardımlara da devam
ediyoruz. İnsanımız rahat bir noktaya geldi. Yolsuzluk bizden önce
vardı, o başkalarının işi. Onlar yolsuzluk batağına girdi, biz yol
yaptık. 6 yılda 15 bin kilometre yol yaptık. Bütün yollarımızı
bölünmüş yol yapıyoruz, otoyol yapıyoruz. Yetmedi, Marmara'nın
üstünden üçüncü köprüyü geçireceğiz. Bizim işimiz yol yapmak, eksik
kalanları da ustalık dönemimizde bitireceğiz. Hiçbir tereddütünüz
kalmasın."
MENDERES'İ ASANLARIN ADINI KİMSE HATIRLAMIYOR
Arınç, şöyle konuştu:
"Türkiye'de demokrasiyi hazmedememiş, hala milletin iradesine 'onlar ne bilir, onlar cahil sürüleridir, ülkeyi aslında bizim yönetmemiz gerekir' diye düşünenler vardı. 10 senede bir darbe yapmayı, arada bir muhtıra vermeyi, sık sık da müdahalede bulunmayı tercih ediyorlardı. 'Millet ne bilir, her şeyi biz biliriz, bizim istediğimiz gibi giyineceksin, bizim söylediğimizi düşüneceksin, o zaman cumhuriyetçi, çağdaş olursunuz' sözlerini işitiyorduk. Evet, her yerde 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletin' yazıyordu ama uygulanmıyordu. Ülkemizde 27 Mayıs'ı hatırlayın, halkın sevgilisi rahmetli Adnan Menderes'i iki arkadaşıyla idam sehpasına götürdüler. Onun sevgisi tüm Türkiye'nin gönlünde yaşıyor ama onu asanların, onu mahkemede rezil rüsva etmeye çalışanların bugün kimse adını hatırlamıyor, hatırlayanlar da yüzlerine acıyarak bakıyor, sokağa bile çıkamıyorlar."
BU ÜLKEDE ARTIK DARBE OLMAYACAK
Türkiye'nin yakın siyasi tarihine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"10 yıllık bir dönemi kapatıp darbelerle yeni bir dönemi başlattılar. 20 sene sonra yine ihtilal, yine Meclis'e el koydular. 12 Mart muhtırası, 28 Şubatlar, cuntacılık hareketleri, bunlar bizim yüzümüzü ağartmadı, insanlar idam sehpalarında yargılandı, idam edildi, hep mutsuz oldu ama AK Parti bunlarla mücadele etti. Anayasayı değiştirdik, bir Batı ülkesinde sivil-asker ilişkisi nasıl olacaksa, askerin asli görevinin yurt savunmasını en iyi şekilde yapmak olduğunu dünyaya ilan ettik. Bugün de görüyoruz ki şerefli komutanlarımızın yönetiminde TSK artık günlük politikanın içinde değildir. Bir yandan terörle mücadelede, bir yandan ülkenin bağımsızlığını koruma konusunda tarihteki misyonunu yerine getiriyor. Hükümet ülkeyi yönetiyor, silahlı kuvvetler de kendi görev alanında görevini yapıyor. Yani şunu söylemek istiyorum, artık Türkiye'de bundan sonra kimsenin kimsenin kulağına fısıldamasına ihtiyaç olmayacak, bu ülkede artık darbe olmayacak, bu ülkede artık cunta olmayacak."
MİSAFİRLER DARBE OLUR MU DİYE SORUYORLARDI
Arınç, 5 yıl Meclis Başkanlığı yaptığını anımsatarak, "Yurt dışından gelen misafirlerimiz her şeyi beğendi ancak kulağıma fısıldayıp, çok acıyla söylüyorum 'darbe söylentisi var, ne diyorsunuz, darbe olur mu' diye sorduklarında yüzümün kızardığını hissederdim. O tarihte bile gelenler Türkiye'de bir şeyler olacağını düşünüyorlardı. Ama artık büyük bir kararlılıkla 'Hayır, Türkiye bundan sonra demokratik bir hukuk devletidir, böyle bir devlette kimse darbe yapmayı gönlüne ve gözüne koymasın' demiştik. Bugün onun da gerçekleştiği bir gündür" dedi.